Milli Eğitim, Vodafone ve AÇEV "İlk Adım" projesinde buluştu

Yavuz DİZDAR yavuz.dizdar@dunya.com

Geçtiğimiz cuma günü Milli Eğitim Bakanlığı, Anne-Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) ve Vodafone Türkiye'nin ortak çalışmalarıyla sürdürülen İlk Adım Projesi'nin konuğu olarak Adana Bilge Kağan İlköğretim Okulu'nu ziyaret ettik. Söz konusu proje çocukların okul öncesi eğitimlerinin güçlendirilmesini amaçlıyor. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki okulları kapsayan bu proje ile hem çocuklara hem de anne-babalara eğitim veriliyor. Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkanı Serpil Timuray projenin amacını şöyle açıklıyor: "2006 yılından itibaren Türkiye'deki çalışanlarımızla birlikte sentezleyerek değer yaratmayı, iletişimden daha fazla faydalanmalarını istiyoruz. 15.7 milyon abonemize hizmet vermekteyiz. Biz ana faaliyet alanımızı icra ederken, Türkiye'deki kurumsal sosyal sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışıyoruz". Türkiye Vodafone Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Rengin Onay projelerinin amacının sosyal sorumluluklarını yerine getirmenin yanı sıra, Türkiye'yi bilgi toplumuna dönüştürmek olduğunu özellikle vurguluyor. Hedef bu olunca, elbette eğitim ön plana çıkıyor, çünkü ülkemizde nüfusun yüzde 50'si 25 yaş ve altı. Bu nedenle eğitim çok önemli, Vodafone Vakfı geçen yıl Milli Eğitim Bakanlığı'nın da çok önem verdiği Batman, Diyarbakır, Mardin yaz okulları projesini zaten bu amaçla hayata geçirmişti. İlk Adım projesi de okul öncesi eğitim destek vermek amacıyla başlatıldı. Böylelikle AÇEV'in açmış olduğu sınıf sayısı da 180'den 302'ye ulaşmış oldu.

Bu projeleri ayrıcalıklı kılan, eğitim odaklı olmaları

Projede hangi illere destek verileceğini bizatihi Milli Eğitim Bakanlığı saptamış ve Vodafone da en yüksek standartlarla donatılmasına yardımcı olmuş. Önce öğretmenlerin eğitimiyle başlanmış. Buna ek olarak toplam 36 bini aşkın anne ve çocuğa erişilerek ilk adım eğitiminin esas önemli aşaması başarılmış. İşte bu yaklaşım söz konusu projeleri diğerlerden ayıran temel unsur. Zira bu projelerin merkez noktasında insana yapılan yatırım yer almakta. Çocukların, anne-babaların, gençlerin eğitimi katma değeri yükselten esas unsur.

AÇEV adına konuşan Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ayla Göksel bu yıl 32 ilde okul öncesi eğitim zorunlu eğitim kapsamı altına alınmış olduğunu vurguluyor. Çünkü 0-6 yaş dönemi çocuğun en hızlı geliştiği dönem ve bu yaşlara eğitim yatırımı yapılmadığında AÇEV kendilerini "ihanet etmiş" sayıyor. Çocukların dört duvar arasına alınması önemli değil, önemli olan "kalite, erişim ve eşitlik"; bu bağlamda fiziksel koşulların sağlanması, öğretmenin desteklenmesi ve eğitimi. Projeye ilk başladıklarında erişim yüzde 7 iken, şimdi yüzde 30'lara ulaşmış. AÇEV eşitlik ilkesinin korunabilmesi amacıyla, okul önce eğitimin en düşük olduğu illeri seçmiş. Okul öncesi eğitimden yararlanamayan çocuklara öncelik vermişler, hem birikmiş tecrübe aktarılmış, hem de destek verilerek sıçrama yapılması amaçlanmış.

Hükümetin parlayan yıldızı Nimet Çubukçu'dur!

Açılış sonrasında Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ile sohbet etmek olanağını da yakaladık, o anlattı biz dinledik. Bakan Çubukçu okul öncesi eğitim konusunda özellikle kadınların istekli olduklarını vurguluyor. Anadolu'daki seyahatleri sırasında bir yerde kadınlar arabayı durdurmuşlar ve "ana okulu istiyoruz" diye bağırmışlar. Bu yaklaşımla Urfa'da okul öncesi okullaşma yüzde 1 iken yüzde 60'lara varmış. Kadınların "farkındalık yaratma" konusundaki etkinliklerinin bilincinde olan Bakan Nimet Çubukçu, Talim Terbiye Kurulu üyeliğine iki kadın müfettiş atamakla kalmamış, Cumhuriyet tarihinde ikinci kadın il milli eğitim müdürünün atamasını da gerçekleştirmiş. Bunu yaparken özellikle devlet görevindeki kadınların "sınav dışında bir yere gelmemiz mümkün değil, zira takdire bağlı atamalarda bir şansımız olduğunu düşünmüyoruz" söylemlerini dikkate alıyor. Kadınlar başvuru sonrasında çok ciddi düş kırıklığı yaşamaktalar ve bu nedenle eğitim sektöründe yönetici olmak istemiyorlar. Oysa Bakan Çubukçu'nun saptaması tamamen doğru; "kadınlar yönetime gelseydi, insani gelişmişlik endeksimiz bir anda 20-30 puan artardı".

Nimet Çubukçu kız öğrencilerden çok fazla "okumak istiyorum" mektubu aldığını ve bu talepleri yerine getirmek için gereken bütün önlemleri yerine getirdiklerini vurguluyor. Bu yıl ilk kez e-kayıta geçmişler, çocuk evine en yakın okula gönderiliyor. Dolayısıyla ailelerin ikna edilmesi gibi bir süreci artık bitirilmesi gerektiğini, "isterse gönderir" şeklinde bir tavrı bırakılması gerektiğini vurguluyor. Ailenin sorumluluğunun bittiği yer çocuğun sosyal haklarının başladığı yerdir. Bu yaklaşım Doğu'da bile sorunsuz uygulanabiliyor. Adrese kayıtlı sistem sayesinde, çocuk nüfusa girmese bile sisteme giriyor. Yaş grupları ve durumları analiz edilebiliyor. Bu durumda müdahil oluyorlar. Örneğin Siirt'in bir ilçesinin bir köyünden bir mektup ulaşmış, okula kaydetmişler, ama baba almış. Çocuk 13-14 yaşında, vali eve kadar gitmiş ve sonunda bu kızımız yatılı bir okula yerleştirilmiş.

Biz Bakan Çubukçu'nun başarma azmi ve enerjisinden asla şüphe etmemiştik, ancak İlk Adım Projesi sayesinde gördük ki, hükümetin parlayan yıldızı kuşkusuz Nimet Çubukçu'dur. Vodafone, AÇEV ve Milli Eğitim Bakanımıza çocuklarımız ve geleceğimiz adına müteşekkiriz.

Tüm yazılarını göster