Mevduat faizleri neden düşmek zorunda?

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Ekonomik durgunluğa paralel enflasyon düşmeye başladı. Tüketici fiyatlarındaki yıllık artış yüzde12'den yüzde10'a geriledi. Merkez Bankası kısa vadeli faiz oranlarını yüzde16.75'ten yüzde15'e çekti. Yabancı yatırımcıların ve bankaların alışlarıyla birlikte Devlet İç Borçlanma Senetleri'nin faizleri yüzde22 seviyesinden yüzde16 civarına düştü. Buna rağmen belirli büyüklüğün üzerine uygulanan mevduat faizleri yüzde19 seviyesinin altına inmekte zorlanıyor.

Piyasa profesyonelleri yurtdışından borçlanma imkanlarının daralması nedeniyle bankaların Merkez Bankası'nın faiz indirimlerini mevduat faizlerine tam olarak yansıtamadıklarını söylüyor. Bankaların sene sonunu güçlü bir bilanço ile kapatma isteği mevduat faizlerinin yüksek kalmasının arkasındaki diğer bir neden olarak öne çıkıyor.

Küresel mali sistemin küçülmesinin ve risk alma iştahının azalmasının Türkiye'yi diğer gelişmekte olan piyasalara göre daha olumsuz etkilediği bir gerçek. Türkiye ekonomisi son yıllardaki hızlı büyümesini dış kaynak kullanımını artırarak sağlıyordu.

Türkiye ekonomisinde son yıllarda özel sektör yatırımları (milli gelirin yüzde 19'u) ile tasarrufları (milli gelirin yüzde 14'ü) arasındaki fark yüzde 5'i geçti. Buna karşı kamu kesiminin tasarruf-yatırım açığı milli gelirin yüzde 1-2'si civarına geriledi. Söz konusu açığın kapatılması için dış kaynak kullanımımız milli gelirin yüzde 4'ünden yüzde 6-7'si civarına yükseldi.

Tasarruf-yatırım dengesindeki bozulmanın makro düzeydeki yansıması bütçe açığının daralmasına rağmen cari açığın artması olarak kendini gösterdi. Şirketler ve hanehalkının borçluluk oranı yükseldi. Bankaların özel kesime verdikleri krediler mevduattan daha hızlı büyüdü. Bankalar söz konusu açığı aktiflerinde kamu kağıtlarının payını azaltarak, pasiflerinde ise yurtdışı borçlanmalarını artırarak fonladılar.

Küresel mali sistemin daraldığı, risk alma iştahının azaldığı 2009 yılında Türkiye'nin eskisi kadar yüksek miktarda dış kaynak bulma şansı yok. Dolayısıyla son yıllarda yaşadığımız ana eğilimler tersine dönecek. Ekonomik büyüme yavaşlayacak. Borçluluk oranlarının artış hızı duracak. Bankaların yurtdışı borçlanmaları azalacak; kredilerinin büyümesi mevduatın gerisinde kalacak; buna karşı kamu borçlanma senetlerinin bilançoda aldığı pay uzun yıllar sonra ilk kez büyüyecek.

Söz konusu ortamda mevduat faizlerinin seyri Merkez Bankası'nın para politikası, Hazine'nin borç talebi, bankaların özel sektöre kredi verme iştahı gibi çeşitli değişkenlerin rol oynadığı çoklu bir denklem silsilesinin çözülmesi ile belirlenecek.

Bizim görüşümüz ekonominin durgunluğa girdiği, varlık fiyatlarında deflasyon yaşandığı, Merkez Bankası'nın faiz indirmeye devam edeceği mevcut ortamda mevduat faizlerinin de süratle aşağı inmesi gerektiği yönünde.

Toplam mevduatın yaklaşık yüzde35'inin 20,000 civarında büyük mevduat sahibi tarafından kontrol edilmesi bu süreci kısa bir süre geciktirebilir. Bu kesime ödenen mevduat faizleri Merkez Bankası tarafından belirlenen kısa vadeli faizlerin 200-300 baz puan üzerinde kalabilir. Ancak bu durum Türk Lirası faizlerde yönün aşağı doğru olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Bana ayrılan yerin sonuna geldim. Haftaya devam edeceğim…

Tüm yazılarını göster