Mevduat enflasyona yenik; kredi artışı ise yüzde 14'lük hedefe doğr

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Mevduat, 2007 yılında yüzde 7.93, 2008 yılında yüzde 4.91 ve 2009 yılında yüzde 8.81 olmak üzere üç yılın toplamında yüzde 23.2 reel getiri sağladı. Yani yıllık ortalama reel getiri yüzde 7.2'ye denk geldi. 2010 yılıyla birlikte ise reel getiri adeta ortadan kalktı.

TÜFE artışından arındırılmış reel mevduat faizi 2010 yılında yalnızca yüzde 1.44 oldu. 2011, 2010'u da arattı. 2011 yılında reel getiri bir yana, yüzde 2.79'luk zarar oluştu. Bu yılın ilk yarısındaki reel getiri ise yüzde 1.34 düzeyinde kaldı. TÜİK'in reel getiri hesaplamasına göre, mevduat son iki buçuk yılda ancak enflasyonla başa baş bir getiri sağladı, reel getiri söz konusu olmadı.

Bir yandan faizin eski cazibesinin kalmaması, bir yandan finansal yatırım araçlarının çeşitlenmesi ve belki bunlardan daha önemli olarak geniş kitlelerin daha az tasarruf yapabiliyor olmaları mevduata olan ilgiyi de azaltıyor. Temmuzdan temmuza son bir yıldaki enflasyon yüzde 9.07 olduğu halde, bu dönemde Türk Lirası cinsi mevduatta yalnızca yüzde 5.9 artış oldu. Yani son bir yıllık dönemde TL cinsi mevduat reel olarak azaldı.

Yabancı para mevduatta ağırlıklı olarak kur artışının etkisiyle yüzde 13 artış gerçekleşince, TL ve yabancı para toplamından oluşan mevduattaki artış yüzde 8'i ancak buldu. Bu oran bile mevduatın enflasyonun altında kaldığını gösteriyor.

Yurtiçindekilerin mevduatı daha az arttı

Türk Lirası cinsi mevduat bir yılda yüzde 5.9 artarken, yurtiçinde yerleşiklerin mevduatındaki artışın yüzde 5.3'te kaldığı dikkati çekti. Yurtdışında yerleşiklerin mevduatındaki artışın oranı ise yüzde 66.2'yi buldu.

Son bir yıllık dönemde vadesiz mevduat reel gerilemenin ötesinde, nominal olarak bile geriledi. Vadesiz mevduatta bir yılda yüzde 0.9 gerileme oldu.

Vadeli mevduat ise bir yılda yüzde 6.5 oranında artış gösterdi.

Kamudan, özel ve yabancıya kayma var

Son bir yıllık dönemin en dikkat çekici gelişmelerinden biri de kamu bankalarının mevduatındaki gerileme. Son bir yılda kamu bankalarının Türk Lirası mevduatında yüzde 7.8'lik gerileme oldu. Buna karşılık, bu dönemde özel bankaların mevduatı yüzde 14.3, yabancı bankaların mevduatı yüzde 17.8 arttı.

Kredide yüzde 18 artış var

Merkez Bankası, bu yıl kredilerdeki artışın yüzde 15'te kalmasını kararlaştırdı. Daha sonra daha sıkı bir politika uygulanması kararıyla birlikte oran yüzde 14'e düşürüldü. Hatırlanacaktır; yeni oran, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı tarafından açıklanmıştı.

Geçen yılın tümünde TL cinsi krediler yüzde 28, yabancı para cinsi krediler yüzde 57 artış göstermiş, böylece yurtiçi kredilerdeki toplam artış yüzde 34 olmuştu.

Temmuzdan temmuza bir yıllık dönemde mevduat bankalarının toplam kredilerinde yüzde 18.2 artış oldu. Bu dönemde yurtiçi krediler yüzde 18.4 artarken, yurtdışı krediler yüzde 4.9 geriledi.
Söz konusu bir yılda TL cinsi krediler yüzde 19.2, yabancı para cinsi krediler yüzde 15.3 artış gösterdi.

Özel bankaların payı artıyor

Yurtiçi kredilerden özel bankalar giderek daha çok pay almaya başladı. Son bir yılda kamu bankalarının yurtiçi kredileri yüzde 10.9, yabancı bankaların kredileri yüzde 19.2, özel bankaların kredileri ise yüzde 22.5 oranında artış gösterdi.

Konut kredilerindeki artış enflasyon kadar

Konut kedileri, temmuz ayları itibariyle son bir yılda yüzde 9.07 oranında arttı. Bu, son bir yıldaki yüzde 9.07'lik TÜFE artışıyla tam olarak örtüşen bir oran.

Konut kredileri, tüketici kredileri kapsamında en az artışın gerçekleştiği tür. Taşıt kredilerinde yaklaşık yüzde 14, diğer kredilerde ise yüzde 17 artış oldu.

Tüketici kredilerindeki toplam artış yüzde 13.45 düzeyinde oluştu; kredi kartlarında ise yüzde 24'lük artış ortaya çıktı.

Reel artış yüzde 7

Merkez Bankası, son enflasyon raporunda 2012 yılına ilişkin enflasyon tahminini yüzde 6.2'ye çekmişti. Kredilerde ise yüzde 14 artış öngörülüyor. Buna göre, kredilerde reel olarak yaklaşık yüzde 7'lik bir artışa izin verileceği anlaşılıyor.

Ancak, yüzde 7 somut olarak ortaya konulmuş bir oran değil. Daha da önemlisi, enflasyonda örneğin yüzde 6.2'nin çok üstüne çıkılacağının anlaşılması durumunda yüzde 7'yi koruyabilmek için yüzde 14'lük kredi artışına ilişkin bir anlamda tavan niteliğindeki oranın yukarı çekileceği de hiç beklenmemeli. Hatta tam aksine, enflasyonda oluşabilecek olası sapmayı frenlemek adına Merkez Bankası'nın kredi artışını daha da frenlemesi ve yüzde 14'ü aşağı çekmesi kuvvetle muhtemel.

Dolayısıyla yüzde 14'lük kredi artış öngörüsü, mevcut tabloya göre olan bir oran. Bu oran, ekonomik büyümenin öngörülenin çok altında kalması riski doğduğunda bir miktar gevşetilebilir; en azından yeni bir oran telaffuz edilmese de yüzde 14'e fazla bağlı kalınmayacağı ve bankalara bir yaptırım uygulanmayacağı ifade edilebilir.

Tüm yazılarını göster