Merkezkaç etkisi

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Dünya borsalarındaki satış dalgası korkulandan daha kolay atlatıldı. Beklentilerden daha güçlü gelen ekonomi verilerinin ve şirket karlarının desteğiyle ABD ve Avrupa borsaları yukarı yönlü dalgalı seyirini koruyarak 2008 yılından bu yana gördüğü en yüksek seviyelere ulaştı. Gelişmekte olan ülke borsaları Mısır ve Tunus'da yaşanan siyasi kargaşanın risk algısını artırması ve küresel sermayenin   beklentilerden hızlı büyüyen ABD ve Avrupa'ya yönelmesi ile Ocak ayında %2.8 geriledi.

Türkiye Ocak ayında gelişmekte olan ekonomiler içinde en kötü performans gösteren ülke oldu. Merkez Bankası'nın yeni politikasına yönelik belirsizlikler, bankaların karlılığına yönelik endişeler, emtia fiyatlarındaki hızlı yükseliş ve halka arzlardaki artış Türkiye aktiflerinde sert satışlara neden oldu. Dünya borsalarındaki %2.2'lik yükselişe rağmen MSCI Türkiye endeksi %9.9 geriledi. 

Merkez Bankası'nın, gelişmekte olan ülkelere sıcak  para girişinin artması üzerine, finansal istikrara ağırlık veren yeni bir para politikasına yönelmesi Türkiye piyasalarındaki satış dalgasının şiddetinin artıran temel neden olarak öne çıkıyor.  Merkez Bankası'nın kısa vadeli faizleri indirmesi ve faiz koridorunu genişleterek dalgalanmaya izin vereceğini  açıklaması 8 milyar dolara yaklaşan sıcak paranın Türkiye'den çıkmasına neden oldu. Türk lirası bir dolar ve bir avrodan oluşan döviz sepetine karşı %4.6 değer kaybederek Ocak ayında gelişmekte olan ülkelerde en kötü performans gösteren para birimi oldu. 

Türk lirasındaki değer kaybı "zarar-durdur" emirlerinin devreye girerek tahvil piyasasında  yabancı yatırımcıların pozisyon azaltmalarına neden oldu. Merkez Bankası'nın faiz oranlarındaki düşüşün yaratacağı genişletici etkiyi ortadan kaldırmak için munzam karşılıkları artırarak piyasalardan 22.5 milyar Türk lirası çekmesi  Türk lirası likiditesini azaltarak  tahvil piyasasındaki satışların şiddetinin artmasına  yol açtı.

Yeni dönem para politikalarının yarattığı karışıklığa Mısır ve Tunus'ta çıkan olaylar ve gelişmekte olan ülke aktiflerine olan iştahın azalması  eklenince işler ekonomi yönetiminin kontrolünden çıktı. Hazine geçen hafta yapılması planlanan on yıl vadeli borçlanma ihalesini iptal etmek zorunda kaldı. Yapılan borçlanmalarda  vadelerin kısalması ve değişken faizli borçlanmanın payının artmasına rağmen faizler yükselmeye devam etti.

Mevcut durum Merkez Bankası'nın yeni dönem para politikasının net etkisinin sıkılaştırıcı olduğu konusundaki tereddütleri azaltıyor. Merkez Bankası munzam karşılıklarını artırarak  politika faizlerindeki düşüşün etkisini fazlasıyla telafi etti. Piyasaların Merkez Bankası'nın yeni politikasına güvenmemesi parasal sıkılaşmanın boyutunu olması hedeflenenden daha fazla artırdı.

Döviz kurundaki artış ve piyasa faizlerindeki  yükseliş ekonomik birimlerin yatırım ve tüketim kararlarını etkileyerek ekonomik büyümeyi azaltıcı ve dış açığı daraltıcı etki yapabilir. Ancak elde edilen kazanımların "finansal istikrara katkı sağladığını" savunmakda zorlanıyoruz. Ekonomi yönetiminin uzun dönemli  finansal istikrarı sağlamak için kısa vadede mali piyasalarda finansal istikrarsızlığa yol açmayı kabul etmek zorunda kaldığı görüşündeyiz. 

Son dönemde piyasalarda yaşanan dalgalanmalara ve para politikasının uygulanmasında yaşanabilecek sorunlara rağmen yatırım stratejimizde temel bir değişikliğe gitmiyoruz. Türkiye ekonomisinin 2011 yılında makro normalleşme sürecinde önemli yol almasını ve  yatırım yapılabilir statüye ulaşmasını bekliyoruz. Söz konusu süreçte Türk lirasının kaçınılmaz olarak değer kazanacağına inanıyoruz. Üstelik son dönemde görülen değer kaybı ve faiz oranlarında yaşanan yükselme sonucunda Türk  lirasının sıcak para için cazibesinin yeniden arttığına inanıyoruz. Bu nedenle piyasalarda yaşanan dalgalanmaların dövizdeki  uzun pozisyonları azaltmak için fırsat olduğuna inanıyoruz.

Tüm yazılarını göster