Merkez’den ılımlı, sınırlı artış

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Faizde yukarı ve aşağı yönlü hareketler genellikle 0.5 puanın katları şeklinde olduğu için Merkez Bankası’nın faizi 0.75 puan artıracağına ihtimal veren sanırız pek fazla değildi. Daha önce, yangının söndürülebilmesi için, Merkez Bankası’nın en az 1.5 puanlık bir artış yapması gerektiğini söyleyenler, ki biz de o gruptaydık, FED Başkanı Bernanke’nin geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamadan sonra tansiyonun düşmesiyle birlikte daha düşük bir artışın yeterli olabileceği görüşünü dile getirmeye başlamıştı. Nitekim ağırlıklı olarak faizde 1 puanlık artış beklentisi vardı; 0.5 puanlık bir artışın ise yeterli olmayacağı görüşü yaygındı.

Merkez Bankası ise ılımlı ve sınırlı bir artış yapmayı tercih etti. Çok açık ki 0.5 puanlık bir artış pek de tatmin edici bulunmayacak, hatta hiçbir işe yaramayacaktı. Anlaşılan Merkez Bankası 1 puanlık artışı da şu aşamada fazla buldu ve arada karar kılınarak 0.75’lik artışla yetinildi.

İlk tepkilerin olumsuz olmadığını söylemekte yarar var. Piyasa, ne “Bu kadarcık artış olur mu” diyor, ne de “Faiz bu kadar çok artırılır mı” diye tepki gösteriyor.

Faiz artışı 1 puan da olsa, yine tepki çekmezdi. Ama 0.5 puanlık artış, bir kez daha altını çizelim, çok büyük olasılıkla yetersiz bulunacaktı. Merkez Bankası 0.25 puanlık farkla doğabilecek tepkiyi ya da hayal kırıklığını bertaraf etmiş oldu.

Dolar ve faiz önce düştü, sonra yine arttı

Merkez Bankası’nın gecelik borç verme faiz oranını 0.75 puan artırması ilk anda piyasalarda olumlu etki yarattı. Dolar ve gösterge kağıdın faizi geriledi, borsada da özellikle banka kağıtlarında artış oldu. Ancak, kısa bir süre sonra bu gerileme ve artış tersine döndü. Bunu da normal karşılamak gerekir, klasik kar realizasyonu durumu yaşanmış oldu.  

Para politikası duruşu

Gecelik borç verme faiz oranının 0.75 puan artırılarak yüzde 6.50’den yüzde 7.25’e çıkarıldığı Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısından sonraki açıklamada, sermaye akımlarındaki zayıflamaya bir kez daha vurgu yapıldı. Merkez Bankası, bu soruna haziran toplantısından sonra yapılan açıklamada da dikkat çekmişti.

Para Politikası Kurulu’nun dünkü toplantısından sonra yapılan açıklamada, “Mayıs ayından bu yana küresel düzeyde para politikalarına ilişkin artan belirsizlik nedeniyle sermaye akımlarında zayıflama gözlenmiştir” denildi. Nitekim mayıs ayına ilişkin ödemeler dengesi verileri de bu konuda çok çarpıcı bir tablo ortaya koymuştu.

Açıklamada, “Kurul, böyle bir konjonktürde para politikası duruşunun sıkılaştırılmasının finansal istikrarı destekleyeceği değerlendirmesinde bulunmuştur” denildi.

İhracat ve cari açık

Açıklamada, ihracatta ılımlı bir büyüme gözlendiğine dikkat çekildi. Oysa haziran toplantısı sonrasındaki açıklamada ihracatın zayıf küresel talebin etkisiyle zayıfladığı vurgulanmıştı.

Para Politikası Kurulu açıklamasında, “Mevcut politika çerçevesi cari işlemler açığındaki artışı sınırlamaktadır. Nitekim altın ticareti hariç tutulduğunda cari işlemler açığının yatay bir seyir izlediği görülmektedir” görüşüne yer verildi.

Ancak, eğer altın ticaretinden arındırılmış cari açık serisi izleyeceksek, bunu yalnızca bu yıl için yapmak pek doğru olmasa gerek. Altın ticareti bu yıl cari açığı büyüten bir etki yaratıyor, geçen yıl da tersiydi; geçen yıl altın ihracatı çok fazla olduğu için cari açığı azaltan bir etki söz konusuydu.

Enflasyon beklentisi olumsuz

Para Politikası Kurulu açıklamasında enflasyonla ilgili karamsar bir tablo çizildi. Açıklamanın son bölümünde şu görüşlere yer verildi:

“Enflasyonu artıran birden fazla unsurun aynı dönemde ortaya çıkması enflasyon beklentilerini olumsuz etkilemiştir. İşlenmemiş gıda grubundaki fiyat artışları, petrol fiyatlarındaki yükseliş ve döviz kurunda gözlenen oynaklık kısa vadede enflasyonu olumsuz etkilemeye devam edebilecektir. Kurul, bu gelişmelerin enflasyon üzerindeki etkilerinin büyük oranda geçici olacağını öngörmekle birlikte, fiyatlama davranışları üzerindeki olumsuz etkileri sınırlamak amacıyla ölçülü bir parasal sıkılaştırmaya gidilmesinin gerektiğini belirtmiştir.

Sonuç olarak Kurul, fiyat istikrarını sağlamak ve finansal istikrarı desteklemek amacıyla faiz koridorunun üst sınırının yükseltilmesine karar vermiştir. Enflasyon görünümü orta vadeli hedeflerle uyumlu olana kadar para politikasının temkinli duruşu korunacak, gerektiğinde ek parasal sıkılaştırmaya gidilebilecektir.”         

Tüm yazılarını göster