Merkez’den bir taşla birkaç kuş!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Merkez Bankası faiz oranlarını yarımşar puan indirdi. Politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı yüzde 5.5’ten yüzde 5’e, gecelik borçlanma faiz oranı yüzde 4.5’ten yüzde 4’e, borç verme faiz oranı ise yüzde 7.5’ten yüzde 7’ye çekildi.

Merkez Bankası’nın her faiz toplantısının sonrasındaki temel değerlendirme, kararda bir “sürpriz” olup olmadığıdır ya… Bu kez herhangi bir sürpriz olmadığını belirtelim.

Merkez’den iki nedenle faiz indirimi zaten beklenmekteydi.

Biri, Merkez Bankası adına pek de hoş olmayan bir açıklamaydı; Başbakan Erdoğan’ın açıklaması. Başbakan, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın gözünün içine bakarak “Faiz oranları yüksek” dememiş miydi? Merkez Bankası’nın dünkü kararında Erdoğan’ın açıklamasının belki de hiç mi hiç etkisi yoktu; ama, siz gelin bunu kamuoyuna anlatın, anlatabilirseniz…

Başbakan Erdoğan’ın da faizin yüksek olduğu görüşünü dile getirmesinin altında yatan etken, ekonominin canlandırılması gerektiği düşüncesiydi. Bu görüşe sahip olanlar yalnızca siyasetçiler değildi elbette. Özellikle reel kesim temsilcileri, faizler aşağı çekilmek suretiyle ekonominin canlandırılması yönünde adım atılması gerektiğini çok uzun zamandır dile getirmekteydiler zaten. Reel kesimin hükümetteki sözcüsü de bir anlamda Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’dı ve Çağlayan ile Merkez Bankası adeta rutine binmiş bir şekilde sürekli karşı karşıya gelmekteydiler.

Faiz indirimi beklentisi doğuran diğer etken ise Türk parasının daha da değerlenmesine yol açacak sermaye girişinin hız kazanma olasılığında beliren artıştı. Dünyada likidite bolluğu ve Türkiye’de faizin görece yüksek oluşu, portföy yatırımı amaçlı döviz girişini hızlandırabilir ve bu da TL’nin reel olarak değerlenmesine yol açabilirdi. Bu yüzden de faizi aşağı çekmekte yarar vardı. 

İşte Merkez Bankası faizi indirmek suretiyle hem bir anlamda hükümetin isteğini ve reel kesimin beklentilerini yerine getirmiş oldu; hem Türk parasının reel olarak fazla değerlenmesinin önüne geçecek bir adım attı.

Faizin düşürülmesinden sonra ilk etki tahvil bono piyasasında görüldü ve faiz oranları hızlı bir gerileme gösterdi.

Merkez’in değerlendirmesi

Merkez Bankası, faiz indirimiyle ilgili açıklamada bazı gelişmelere vurgu yapma ihtiyacı duydu.

Buna göre, yurtiçi nihai talep sağlıklı bir toparlanma sergilerken, ihracat zayıf küresel talebin etkisiyle yavaşlamaktaydı.

İç talepteki canlanmaya bağlı olarak cari işlemler açığında bir miktar yükseliş gözlenmekteydi. Ancak, mevcut politika çerçevesi ve emtia fiyatlarında gözlenen düşüşün, cari işlemler açığındaki artış eğilimini sınırlayacağı umuluyordu.

Merkez Bankası’nın değerlendirmesinde daha sonra şu görüşlere yer verildi:

“Yakın dönemde sermaye girişleri tekrar hızlanma eğilimi gösterirken, kredi artış oranları referans değerin üzerinde seyretmektedir. Kurul, finansal istikrara dair risklerin dengelenmesi amacıyla mevcut konjonktürde bir yandan faiz oranlarının düşük tutulmasının, diğer yandan döviz rezervlerini artırıcı yönde makro ihtiyati tedbirlere devam edilmesinin yerinde olacağını belirtmiştir. Bu doğrultuda, kısa vadeli faizlerde indirime gidilirken, rezerv opsiyonu katsayılarının artırılmaya devam edilmesi uygun bulunmuştur.”

Rezerve 1.4 milyar dolar katkı

Merkez Bankası, Türk Lirası cinsi zorunlu karşılıkların döviz cinsinden tesis edilmesine ilişkin rezerv opsiyonu katsayılarını, ilk dilimden sonra gelen dilimlerde 0.2 puan artırdı.

Merkez Bankası’nın açıklamasında, “Mevcut imkan dahilinde Türk Lirası zorunlu karşılıklar için 32.7 milyar dolar değerinde döviz tutulmaktadır. Yapılan değişiklik sonucunda, imkanın aynı oranda kullanılması halinde bankamız döviz rezervlerinde yaklaşık 1.4 milyar dolar artış olması beklenmektedir” denildi.

Tasarruf sahibinin durumu

Merkez Bankası’nın faizi düşürmesiyle ekonomi canlanacak… Türk parasının fazla değer yitirmesi önlenecek ve bu sayede pek iyi seyretmediği Merkez Bankası’nca da kabul edilen ihracat biraz olsun toparlanacak, ithalatın alıp başını gitmemesi ve cari açığın çok hızlı artmaması sağlanabilecek. Bütün bunlar iyi, güzel… Ama, bu karardan olumsuz etkilenecek kesimler de var.

Merkez Bankası şimdi bankalara ne diyor; “Ben size yüzde 6.5’ten para veririm”. Yani mevduat faizi için tavan belirlenmiş oluyor. Şu durumda bankalar da faizi aşağı çekecekler. Böylece, üç kuruş parasını mevduat olarak tutan ve mevcut durumda bile enflasyona yenik düşenler, bankaların mevduat faizini daha da aşağı çekmesi karşısında paralarıyla rezil olmayacaklar tabii ki, ama en azından paralarıyla zarar etmekten kurtulamayacaklar. 

Tüm yazılarını göster