Merkez'in işleri

Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Merkez Bankası yılın sonunda başladığı döviz müdahalesini yeni yılda da sürdürüyor. Kendi rezerv büyüklüğüne göre yaptığı müdahalenin boyutu oldukça büyük. Bu biraz tedirginlik uyandırıyor. Bu böyle  devam  ederse  işin karakolda biteceğinden çekinenler  var.

TCMB hafta başında  döviz müdahalesinin yanı sıra, bir dizi yeni önlem de açıkladı. Bu müdahale setinin temel amacı parasal sıkılaştırma. Merkez "İstisnai Dönemlerde uygulanacak Para Politikasına İlişkin Basın Duyurusu" başlığı ile yaptığı yarım sayfalık açıklama ile ek parasal sıkılaştırmanın nasıl yapılacağını açıklığa kavuşturmak istedi. Ancak, önceki uygulamalarda da olduğu gibi,  bu açıklama yeteri kadar açıklayıcı olmadı.

Yeni yılın başında Merkez'in işleri yine karışık gitti anlayacağınız. Merkez Bankasının işlerinin karışık gitmesine ve tepki üretmesine alıştık sayılır. Sanırım bu defa da böyle oldu.

                                                  *                   *                      *

Merkez Bankası'nın ana ilgi alanının dışında kalan bir meseleyle başı dertte.  Aslında Bankanın ana ilgi alanı bir seneyi aşkın bir süredir ikinci plana itildi gibi. Malum , Merkez  Bankalarının esas ilgi alanı enflasyon. Bizim Merkez Bankamız da uzunca süre ana ilgi ve sorumluluk alanını böyle belirledi. Para politikasını da buna göre tasarlayıp, yürüttü. 

Küresel kriz bu ezberi bozdu. Baskılanan enflasyon ciddi bir sorun olmaktan çıktı. Buna karşılık finansal istikrar tabloya dahil oldu.  Başka bir deyişle,  Merkez Bankası düne kadar kendi ilgi ve sorumluluk alanı dışında kaldığını söylediği  "sermaye hareketi- döviz kuru-cari açık " arasındaki ilişki denkleminin istikrar açısından önemli olduğunu kabul etti ve bu meseleyi sorumluluk alanına  dahil etti.  Para politikası buna göre yeniden tasarlandı. Bu durumda faiz enstrümanı daha çok sermaye girişini caydırmak amacıyla kullanılmaya başlandı. Enflasyon tarafı ise bankaların mevduat karşılıklarını değiştirerek kredi talebini törpüleme yöntemine emanet edildi. 

Kısacası olağan, alışılmış, Ortodoks para politikasından sapıldı. Para  politikası  ihtiyati (prudential) ek tedbirlerle zenginleştirildi. Bana kalırsa yeni para politikası dönemin koşullarına uygun,  maksada hizmet edecek nitelikteydi. 

Yeni politika uygun sayılırdı ama dozu  zaman içinde yükselen tepkiler üretti. Ortodoks olmayan politikaya tepki değişik kanallardan geldi. Düşük düzeye indirilen ve adeta oraya kilitlenen faizler yüksek faiz beklentisi içinde olanların tepkisini çekti. Aynı uygulama para politikasının temelde faiz ekseninde tasarlanması gerektiğini düşünenlerden de tepki gördü. Yeni politikanın beklenen etkilerini görece uzun sürede gösterecek olması,  özellikle sermaye hareketi-döviz kuru- cari açık ekseninde bu etkinin bayağı zaman alması tepki çekti. Bu arada Merkez Bankasının kendisi de tepki üretimine ciddi katkı yaptı. Başlangıçta sık ve ani yön değiştirmesi yeni politikanın amacının ve araçlarının anlaşılıp, içselleştirilmesini güçleştirdi.  Banka yönetiminin kendisini ve yeni politikasını anlatmakta sergilediği beceriksizlik ve isteksizlik de bu sürece katkı yaptı. Aktörler Merkez Bankasının işlerini anlaşılması mümkün olmayan meseleler kategorisine soktu.  Sonuçta ekonomide ciddi bir belirsizlik alanı oluştu.  Belirsizlik tepkileri katlayarak büyüttü.

                                          *                  *                   *

Hafta başında devreye sokulan "İstisnai Dönemlerde Uygulanacak Para Politikası" girişimi sanki mevcut belirsizliği daha da büyüttü.  Adeta yaraya tuz basılmış gibi oldu.

Oysa yapılan iş alışılmış Merkez Bankası operasyonları açısından çok da karmaşık, anlaşılmaz  bir iş değil. Asıl mesele son haftalarda döviz kurunda yukarıya doğru oynaklığın artmış olması. İstisnai denilen durum bu.  Merkez başından beri finansal istikrarsızlık olarak tanımladığı bu tür oynaklığın muhtelif kanallardan ekonomiye zarar verdiğini düşünüyor. Bunu engellemek, yani kuru makul bir düzeyde stabilize  etmek  için iki şey yapılması gerekiyor. Bunlardan birisi döviz talebindeki yükselişin caydırılması.  TL fonlamasının daraltma ve maliyetini yükseltme işi bunun için yapılıyor.  Ek  parasal  sıkılaştırma olarak tanımlanan girişim özünde  bu.  Bir de işin arz yönü var. Oynaşmayı sınırlamak için döviz arzını da beslemek gerekiyor. Büyük tutarlarda döviz satarak döviz piyasasına müdahale edilmesinin nedeni de bu. 

Gördüğünüz gibi Merkez Bankası'nın son işi basit. Anlatması zor herhalde ki bu kadar tepki çekiyor. 

Tüm yazılarını göster