Merkez'in faiz kararı tam da beklendiği gibi

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Murat Çetinkaya'nın başkanlığında ilk toplantısını yapan Para Politikası Kurulu'ndan piyasaların beklediği ölçüde bir faiz indirimi kararı çıktı. Para Politikası Kurulu, gecelik borç verme faiz oranını yüzde 10.50'den yüzde 10'a çekti. Küçük bir olasılık olarak görülmekle birlikte "Acaba indirilir mi" diye düşünülen gecelik borçlanma faiz oranında ve haftalık repo ihale faiz oranında değişikliğe gidilmedi. Kurul, gecelik borçlanma faiz oranını yüzde 7.25'te, haftalık repo faiz oranını yüzde 7.50'de sabit tuttu. 

Para Politikası Kurulu'nun gecelik borç verme faiz oranında gittiği yarım puanlık indirim, zaten bekleniyordu. Hatta, mart ayındaki toplantıda 0.25 puanlık indirimden sonra faiz indiriminin yolunun açıldığı da dile getirilmişti. Yani Merkez Bankası'nda başkan değişmese ve bu koltukta hala Erdem Başçı oturuyor olsaydı bile dünkü toplantıdan bir faiz indirimi kararı çıkacaktı. İndirim yine 0.50 puan mı olurdu, yoksa 0.25 puanda mı tutulurdu kesin bir yargıda bulunamayız ama bir indirim olurdu.

Dolayısıyla yeni Başkan Murat Çetinkaya'nın dünkü kararda kayda değer bir rolü olduğunu söyleyemeyiz. O koltukta kim oturuyor olsaydı fark etmeyecek, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu dünkü toplantısında faiz indirimine gidecekti. Hatta indirim 0.75 puan olsa da çok şaşırtıcı bulunmayacaktı. Ama, Merkez Bankası temkini elden bırakmamayı tercih etti. Belki de şimdi kullanılmayan o 0.25 puanlık indirim hakkı, mayıs toplantısına saklandı. 

3 Mayıs'ta nisan ayı enflasyonu açıklandığında nisan itibariyle yıllık artışı yüzde 6.0-6.5 arasında görme olasılığımız oldukça güçlü. Merkez Bankası, bu oran kesinleştikten sonra 24 Mayıs'ta gerçekleştireceği toplantıda faiz kararı alırken enflasyon yönünden çok daha geniş bir hareket alanına sahip olacak. 

Demek ki neymiş! 

Merkez Bankası'nın dünkü toplantıda faizi yarım puan düşürmüş olmasında şaşılacak bir yön olmadığının altını bir kez daha çizerek, gözlemlerimizi aktarmaya devam edelim.

Erdem Başçı, faizi indirmediği gerekçesiyle neredeyse vatan hainliğiyle suçlandı mı, suçlandı... Başçı'nın, görev süresinin biteceği zaman kastedilerek, 'Zamanı dolunca düşünürüz' denilmek suretiyle bu göreve yeniden atanmayacağı çok önceden belli edildi mi, edildi... Kamuoyunun bir kısmında yeni başkanın göreve gelmesiyle faizde keskin bir iniş beklentisi yaratıldı mı, yaratıldı... Bu beklenti, kamuoyunun bir kesiminde ise kaygı oluşturdu mu, oluşturdu... Faizin öyle ileri sürüldüğü gibi radikal bir şekilde düşürülmesi durumunda taşların yerinden oynayacağı kaygısı hakim oldu mu, oldu... Ama neyse ki piyasayı sarsacak, alt üst edecek bir faiz indirimi kararı gelmedi. 

Ve şimdi soralım: Merkez Bankası yeni başkanıyla ilk toplantıda yarım puan faiz indirdi, belki mayısta bir o kadar daha indirim gelecek; ama bu radikal bir indirim sayılmayacağına göre, Çetinkaya için de bir süre sonra "Yanıldık" mı denilecek? 

Demek ki Erdem Başçı'da pek bir kusur yokmuş, eğer tüm sorun Başçı olsaydı, onun yerine getirilen Çetinkaya ilk toplantısında siyasileri çok mutlu edecek üç beş puanlık bir indirim yapıverirdi. Ama yapmadı. 

Ve yine demek ki sorun kişilerle özdeş değilmiş, demek ki düşünülmesi gereken ülkenin ekonomik koşullarıymış ve ekonomide kararlar öyle "Ben yaptım oldu" mantığıyla alınamıyormuş. Hele hele faiz gibi ince ayarla gidilmesi gereken bu konu, sırtında yumurta küfesi bulunmayanlara hiç ama hiç bırakılmayacak kadar önemliymiş. 

Çetinkaya da mı işi bilmiyor?

Hala bir türlü karar veremediğimiz bir konu var. Faiz mi enflasyonun sonucu, enflasyon mu faizin? Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bazı siyasiler, enflasyonun faizin sonucu olduğu görüşünden hareketle öncelikle faizin düşürülmesi gerektiğini dile getiriyorlar. Karşı görüşte olanlar ise enflasyonun faizin yüksek kalmasına yol açtığını belirterek, öncelikle enflasyonun düşürülmesi gerektiği tezini işliyorlar. 

Merkez Bankası da ikinci görüşte; önceden de öyleydi, dünkü açıklamada da bu görüş aynen korundu:

"Enflasyon yakın dönemde belirgin bir düşüş sergilemiştir. Temelde işlenmemiş gıda kaynaklı gerçekleşen bu düşüşün kısa vadede devam edeceği öngörülmektedir. Bununla birlikte, çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmenin sınırlı olması likidite politikasındaki sıkı duruşun korunmasını gerektirmektedir."

Yani Merkez Bankası diyor ki, "enflasyon düşüyor ama yeterli değil, bu yüzden de likidite politikasındaki sıkı duruş sürecek, yani faiz öyle çok fazla düşürülmeyecek, bizden bunu beklemeyin..."

Piyasa pek beklemiyor da, siyasilerin beklentisi nasıl kırılacak, işte o belli değil...

Tüm yazılarını göster