Merkez'in 2010 enflasyon tahmini yüzde 6.9

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Merkez Bankası 2010 yılı için daha önce yüzde 5.4 olarak tahmin ettiği enflasyonu yüzde 6.9'a revize etti. 2010 yılının ilk enflasyon raporunu açıklamak üzere bir basın toplantısı düzenleyen Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, 2010 yılı enflasyon tahminini yukarı çektiklerini belirtti. Yılmaz'ın verdiği bilgiye göre, Merkez Bankası artık 2010 yılı enflasyonunu orta noktası yüzde 6.9 olmak üzere yüzde 5.5 ile yüzde 8.3 arasında bekliyor. Geçen yıl 27 Ekim'de açıklanan son enflasyon raporunda, 2010 yılı enflasyonunun orta noktası yüzde 5.4 olmak üzere yüzde 3.9 ile yüzde 6.9 arasında beklendiği ifade edilmişti. Yani, 2010 yılı tahmini böylece 1.5 puan yukarı çekilmiş oldu.

Merkez Bankası'nın enflasyonu 2011 yılında orta noktası yüzde 5.2 olmak üzere yüzde 3.4 ile yüzde 7 arasında beklediğini, 2012 yılına ilişkin tahmininin de yüzde 4.9 olduğunu belirtelim. Banka, daha önce 2011 için yüzde 4.9, 2012 için yüzde 4.8'lik tahminler dile getirmişti.

2010 yılı enflasyonuna ilişkin tahminin 1.5 puan yukarı çekilmesinin altında yatan en büyük etken aralık ayı enflasyonuna ilişkin değerlendirmede de dile getirildiği gibi vergi artışlarından kaynaklanan zamlar. Zaten Merkez Bankası vergi artışlarının ocak ayı enflasyonuna 1.5 puanlık bir yansıması olacağını daha önce açıklamıştı. Bu etkiyle, aralık sonunda yüzde 6.53 olan yıllık TÜFE'nin ocak ayı sonunda yüzde 8'e ulaşabileceğini dile getirmiştik.

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz enflasyon raporunu açıkladığı basın toplantısında başka hangi konulara değindi, satır başlarıyla aktaralım…

-Viyana'da bir soru üzerine dile getirdiğim Türkiye'nin 2010 yılında yüzde 5 büyüyebileceğine ilişkin görüşüm, büyük ölçüde ihracat pazarlarımızda ortaya çıkacak toparlanma ve buna bağlı ihracat artışına bağlı. Bu orana ulaşılmasında borç çevirme oranımızın düşürülmesi de kuşkusuz katkı yapacaktır. IMF ile imzalanacak bir anlaşma da borç çevirme oranının düşmesine katkıda bulunabilir.

-Dış talebin kısa sürede toparlanması beklenmemeli. Bu yüzden ihracatta görülen artışa karşı ihtiyatlı olmakta yarar var.

-IMF anlaşması konusunda belli bir aşamaya gelindi; ancak, anlaşma yapılıp yapılmaması siyasi bir karardır. Belirsizlik ne kadar erken ortadan kaldırılırsa o kadar iyidir. Biz de dahil ekonomi yönetimleri sürpriz yapmamalıdır. (Anlaşmanın sürüncemede kaldığının hatırlatılması ve bunun yarattığı olumsuzluklara dikkat çekilmesi üzerine)

-Yatırımların kısa sürede kriz öncesine ulaşacağı beklenmemeli, bu uzun zaman alacak.

-İşsizlik, üçüncü çeyrekte tarım dışı sektörlerdeki etkisiyle toparlandı. Ancak işsizliğin uzun süre yüksek seyredeceği ortada.

-Kredi notunda hala hakkımız olduğunu düşünüyorum. (Derecelendirme kuruluşlarının son not artırımı öncesinde dile getirdiği, Türkiye'nin daha yüksek not hak ettiğine ilişkin sözlerinin hatırlatılması ve şimdiki görüşünün ne olduğunun sorulması üzerine)

-Önümüzdeki dönemde kredi piyasasındaki gelişmelerin yurtiçi iktisadi faaliyeti desteklemeye devam edeceğini, orta vadede ise para politikasının etkilerinin daha da belirgin hissedileceğini tahmin etmekteyiz. Diğer yandan, kamunun halen yüksek seyreden iç borçlanma gereksiniminin, küresel ekonomide süregelen sorunların ve yüksek işsizlik oranlarının kredi genişlemesini sınırlayacağını öngörmekteyiz.

-Son dönemde açıklanan veriler ekonominin ılımlı bir toparlanma sürecine girdiğini göstermiştir. Önümüzdeki dönemde iktisadi faaliyetteki kademeli canlanma eğiliminin süreceğini tahmin etmekle beraber, ekonomideki kaynak kullanımının bir süre daha uzun dönem ortalamalarının altında seyredeceğini düşünmekteyiz. Bu çerçevede, orta vadeli tahminlerimizi güncellerken toplam arz ve talep dengesinin enflasyona düşüş yönünde yaptığı katkının, bir önceki döneme kıyasla azalmakla birlikte 2012 yılı başına kadar devam ettiği bir görünümü esas almış bulunmaktayız.

Tüm yazılarını göster