Merkez'den beklenen faiz indirimi geldi, koridor biraz daha daraltı

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Merkez Bankası tahmin edildiği gibi gecelik borç verme faiz oranını yüzde 9.5'ten yüzde 9'a indirdi. Haftalık repo faiz oranı olan yüzde 7.5 sabit tutuldu ve böylece faiz koridoru biraz daha daraltılmış oldu. 

Yeri gelmişken vurgulamakta yarar var. Faiz koridorunda iki kavram söz konusu. Teknik tanıma göre faiz koridoru, "Merkez Bankası'nın gecelik borç verme ve borç alma faizi arasındaki fark". Yani yeni koridor, yüzde 9'luk borç verme ve yüzde 7.25'te sabit tutulan borç alma faizine göre 1.75 puan. Ama pratikte faiz koridoru kavramından Merkez Bankası'nın piyasayı fonladığı en düşük ve en yüksek oranların arasındaki fark anlaşılıyor. Bu da, haftalık repo ihale faizindeki yüzde 7.5 ile gecelik borç verme faizi olan yüzde 9 arasındaki 1.5 puanlık fark. Biz, değerlendirmemizi piyasanın fonlandığı oranlar arasındaki farkı gösteren koridor üzerinden yapacağız. 

Faiz koridoru, mart ayına gelinceye kadar bir yıl boyunca 3.25 puan olarak uygulanmıştı. O dönemde haftalık repo faiz oranı yine yüzde 7.5 düzeyindeydi, ancak gecelik borç verme faiz oranı yüzde 10.75 olarak uygulanıyordu. 

Merkez Bankası dünkü faiz indirimi kararından önce piyasayı ya gecelik yüzde 9.5 faizle ya haftalık yüzde 7.5 faizle fonluyordu ve ortalama fonlama maliyeti de 20 Haziran itibariyle yüzde 8.4 düzeyinde oluşmuştu. Yani alt ve üst faiz oranlarına göre neredeyse tam ortada bir fonlama düzeyi tutturuluyordu. 

Merkez Bankası'nın ortalama fonlama maliyetini önümüzdeki dönemde de taban ve tavan oran arasında orta noktaya yakın bir düzeyde oluşturmak gibi bir zorunluluğu yok tabii ki. Ama beklenen, bu iki oranın ortalamasının biraz altına doğru sarkacak bir fonlama maliyeti oluşacağı. Yani, kısa dönemde fonlama maliyetinin yüzde 8.1-8.2 dolayında oluştuğunu görebiliriz. 

Zaten yapılan yorumlarda da Merkez Bankası'nın sadeleştirme çerçevesinde faiz oranını yüzde 8'e oturtmayı öngördüğü dile getiriliyor. Ama tek orana öyle birdenbire değil, böyle aşamalı bir şekilde koridor daraltarak geçmenin tercih edildiği biliniyor. 

Bu son indirim olabilir 

Faizde tavan oran artık yüzde 9. Ortalama oran da 20 Haziran'daki duruma göre yüzde 8.4, önümüzdeki günlerde ise bu oranı yüzde 8'e iyice yaklaşmış biçimde görebiliriz. 

Merkez Bankası dün de vurguladığımız gibi faiz indiriminde son barutunu da kullandı sayılır. Bundan sonra yüzde 9'luk gecelik borç verme faiz oranı ya zorlanarak yüzde 0.25 daha indirilir ya da bu orana hiç dokunulmaz. Ama siyasiler o bildik tutumlarıyla "faiz indirimi de faiz indirimi" diye Merkez Bankası'nı topa tutarlar ve Merkez de bu baskıları göğüsleyemeyip yine yarım puanlık bir indirime gider ve koridor yüzde 7.5- 8.5 olarak belirlenerek 1 puana indirilirse, hareket alanı fena halde daralır. 

"Zaten sadeleştirmeyle tek faiz öngörülmüyor mu, iyi ya işte koridor daralsın ve tek faize geçilsin" denilebilir. Bunu söylemek de kolay, yapmak da. Ama sonrasında ortaya çıkacak sonuçlara katlanmak çok ağır olabilir. 

Merkez Bankası şimdi fonlama maliyetini duruma göre yukarı ya da aşağı çekme şansına sahip. Çünkü elinde ortalamayı tayin etmesine yarayan iki oran var. Eğer oran bire inerse ve işler olur ya kötüye doğru giderse, Merkez Bankası o zaman ne yapacak? 

Faiz indirmek kolay, ama ya artırmak? 2014'ün ocak ayındaki durumu unutmayalım. Para Politikası Kurulu'nun olağanüstü toplanıp faizleri apar topar nasıl çok yüksek oranda artırmak durumunda kaldığını... 

Dolayısıyla Merkez Bankası temkinli gitmek, faizi bire indirmekten olabildiğince kaçınmak durumundadır ve bu adımı atmak için gerek iç, gerek dış koşulların çok uygun hale gelmesini beklemek zorundadır. Evet, hedef sadeleştirmedir ve tek faizdir ama bu, ne olmazsa olmazdır ne de bunun için mutlaka uyulması gereken bir tarih vardır. 

Kaldı ki, Türkiye gibi enflasyonun çok oynak olduğu, ekonomik koşulların her an değişebildiği bir ülkede 1 ya da 1.5 puanlık faiz koridoru hiç kimse için "Faiz de çok belirsiz" gerekçesi yaratacak bir aralık değildir. Sanki enfl asyonumuz sıfıra yakın da, faizdeki bu aralıktan rahatsız oluyoruz. 

İşgücü maliyetlerindeki artış 

Para Politikası Kurulu'nun dünkü toplantısından sonra yapılan açıklamada önceki toplantı açıklamalarına göre en dikkat çeken farklılık, "hizmet enflasyonundaki ve birim işgücü maliyetlerindeki gelişmelere" yapılan vurgu oldu. 

Toplantı açıklamasında, "Son aylarda işlenmemiş gıda fiyatlarının olumlu seyri ve çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeye bağlı olarak enflasyonda belirgin bir düşüş gözlenmiştir. Bununla birlikte, hizmet enflasyonundaki ve birim işgücü maliyetlerindeki gelişmeler likidite politikasındaki sıkı duruşun korunmasını gerektirmektedir" denildi. 

Birim işgücü maliyetleri vurgusuyla neyin kastedildiği açık elbette; asgari ücrette yılbaşından geçerli olmak üzere yapılan yüzde 30 zam kastediliyor. Öyle anlaşılıyor ki Merkez Bankası'nın önümüzdeki dönemde enfl asyona ilişkin temel kaygısı bu noktada yoğunlaşıyor.

Tüm yazılarını göster