Merkez sıkılaşıyor, TL güçleniyor, peki borsa?

1 yıldır devam eden ekonomide normale ve normlara dönüş süreci kredi derecelendirme kuruluşları nezdinde karşılık bulmaya devam ederken, Merkez Bankası’nın sıkı duruşu ve artan yabancı ilgisiyle Türk Lirasına olan talep artmaya başladı.

Volkan DÜKKANCIK Yatırım Dünyası volkan.dukkancik@dunya.com

1 yıldır devam eden ekonomide normale ve normlara dönüş süreci kredi derecelendirme kuruluşları nezdinde karşılık bulmaya devam ederken, Merkez Bankası’nın sıkı duruşu ve artan yabancı ilgisiyle Türk Lirasına olan talep artmaya başladı.

Atılan adımlar makro göstergelerde, özellikle enflasyon cephesinde henüz arzu edilen karşılığı bulmamış olsa da MB’nın sıkı duruşu ve son açıklanan kamu tasarruf tedbirleri ile beklentiler pozitif yönde şekillenmeye devam ediyor. Mayıs ayıyla birlikte zirve yapması beklenen enflasyonun yılın ikinci yarısında hem baz etkisi hem de genel eğilim olarak düşüşe geçeceği noktasında, yerli yabancı tüm yatırımcılar neredeyse hem fikir.

Kararlı duruşunu her fırsatta dile getiren TCMB, geçen hafta açıklanan enflasyon raporunda 2024 yıl sonu enflasyon tahminlerini 2 puan artışla yüzde 38’e revize ettiklerini açıklarken ‘Sıkılaşma’ vurgusu toplantının her noktasında defaatle vurgulandı. TCMB başkanı Fatih Karahan, basın toplantısında “ne pahasına olursa olsun” enflasyonu düşüreceklerini belirtirken Haziran’dan itibaren yaşanacak dezenflasyon sürecinde, enflasyonun, bankanın belirlediği ara hedeflerle uyumlu olacak şekilde düşürmek için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceklerini altını çizdi.

Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise, para politikası duruşunun daha da sıkılaştırmaktan çekinmeyeceklerini özellikle vurguladı. TCMB’nin bu karalı para politikası ve buna eşlik edecek mali sıkılaşma süreci, ekonomide normlara dönüş senaryosunun en önemli araçlarından biri olarak fiyat istikrarının sağlanması ve piyasalarda öngörülebilirliğin artmasına destek olabileceği için orta uzun vadede TL oldukça pozitif bir tablo ortaya koyuyor.

Ancak özellikle yerli yatırımcıların kemikleşmiş döviz alışkanlığını kırmak yine de çok olmayacak. Bununla birlikte mevcut politika setinin devamı, özellikle yaz aylarıyla birlikte artmasını beklediğimiz döviz girişinin (hem sermaye akımı hem de turizm kaynaklı) katkısıyla TL’nin yılın devamında reel anlamda değer kazanmasını bekliyorum. Bu durum ihracatçı şirketler açısından kısa vadede çok olumlu bir tablo yaratmıyor olsa da, orta-uzun vadede dengeli ve istikrarlı bir kur daha tercih edilecek bir senaryo olacaktır kanaatindeyim.

Bu süreç şirketleri, diğer alanlarda verimlilik ve katma değer arayışına itmesi açısından da uzun vadede pozitif bir katkı sağlayabilir. Son dönemde TL’ye artan talep ile birlikte TCMB de rezervlerindeki kaliteyi artırmaya devam ediyor. TCMB’nin bilanço verileri incelendiğinde swap hariç net rezervler 10 Mayıs Cuma günü 4,2 milyar dolar iyileşme kaydetti. Böylelikle TCMB bir günde rekor Döviz alımına imza atmış oldu.

Bundan önceki rekor 3,3 milyar dolarla 30 Nisan tarihinde gerçekleşmişti. Bu son alımla birlikte TCMB’nin seçim sonrasında gerçekleştiği döviz alımı 42 milyar dolara yaklaştı. 10 Mayıs itibariyle TCMB’nin swap hariç net rezervi eksi 23,7 milyar dolar seviyesine geldi. Bu da swap hariç net rezervlerde Mayıs 2020’den itibaren en iyi seviye olarak kaydedildi. Borsa İstanbul açısından, kısa vadede bir patinaj ve konsolidasyon yaşanma ihtimali olsa da orta uzun vadeli olumlu hikayenin devam ettiğini söylemek mümkün.

Enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürdürüldüğü, ülke risk priminin gerilediği, TL’nin reel olarak değerlendiği, ülke kredi not artırım potansiyelinin korunduğu mevcut süreçte uzun vadeli bakış açısıyla hisse senetleri cephesinde yönün yukarı olduğunu aşikar. Seçimlerin geride kalması, TCMB rezervlerinde yaşanan iyileşme, not artırımına yönelik artan beklentiler ve yaz aylarıyla birlikte başlaması olası dezenflasyonist süreç özellikle sıcak para anlamında yabancı girişlerinin artmasını beraberinde getirebilir.

Yabancının almaya başladığı ve alacağı büyük hisseler için oldukça olumlu bir sürecin başında olabiliriz. Ancak yabancının radarına giremeyen, ayrıca özel bir hikaye ya da beklentisi olmayan, borçlu, işletme sermaye ihtiyacı yüksek ve bunu kısa vadeli borçla çeviren şirketler içinse zorlu süreç devam ediyor. Bu noktada yatırımcıların hisse seçiminde çok dikkatli olması gereken bir süreçte olduğumuzun bir kez daha altını çizelim.

Tüm yazılarını göster