Merkez Bankası'nın eli rahatlamış gözüküyor

Tuğrul BELLİ GÜNDEM tugrulbelli@gmail.com

Merkez Bankası'nın açıkladığı yılın 3. Enflasyon Raporu enflasyon konusunda oldukça olumlu bir resim ortaya koyuyor. Son dönemde gruplar itibarıyle TÜFE'ye katkılarına baktığımızda "gıda ve enerji"nin katkısının %3'e kadar gerilediğini, keza "hizmetler" ve diğer tüm ürünleri kapsayan "temel mallar"ın da %1.5 gibi oldukça düşük seviyelerde seyrettiği görülüyor. Son dönemde yükseliş gösteren tek ürün grubu ise "tütün ve altın". Ancak enflasyona %2 kadar etki yapan bu artış tamamen sigaraya getirilen vergiler ve dünya altın fiyatlarındaki artıştan kaynaklanıyor. Para politikasından bağımsız olan bu ürün grubundaki fiyat artışlarının önümüzdeki dönemlerde devam etmesi çok düşük bir ihtimal. Altın fiyatı dışındaki fiyat gelişmelerini en kapsamlı şekilde ele alan endeks ise çekirdek TÜFE göstergelerinden "F" endeksi olmakta. Bu endeks Haziran sonu itibarıyle %4.9 ile tarihi en düşük seviyesinde. (Şahsen bu endeksin 12 aylık değerlerinin MB'nin içinde gıda ürünleri bulunan H ve I endekslerinden daha önemli olduğunu düşünüyorum). MB'nın pozitif gelişimine vurgu yaptığı bir başka fiyat grubu ise uzun süredir katılık arz etmiş olan, ancak son dönemde gözle görülür bir şekilde düşen "kira" fiyatları. Kira fiyatlarının yıllık artışı Haziran'da ilk defa yıllık olarak %4.2'ye kadar gerilemiş durumda.

Merkez Bankası Nisan ayında yayınlanan önceki raporuna göre enflasyon tahminlerinde bazı aşağı yönlü güncellemeler yapmış bulunuyor. Buna göre, gıda fiyatlarının 2010 yılı artış oranı %9'dan %7.5'e, ve ortalama ham petrol fiyatı 85 dolardan 80 dolara çekilmiş. Ayrıca, TÜFE'ye dış talep koşullarında artan zayıflamanın %0.1 ve 2. çeyrekte temel mal ve hizmet fiyatlarında görülen tahminlerin ötesindeki yavaşlamanın da %0.2 eksi yönde etkisi olacağı tahmin ediliyor. Bu güncellemelere bağlı olarak da 2010 yıl sonu enflasyon tahmininin orta noktası bir önceki Rapor dönemine kıyasla 0.9 puan aşağı çekilmiş bulunuyor. MB enflasyonun, % 70 olasılıkla, 2010 yılı sonunda %6.5 ile %8.5 aralığında (orta noktası %7.5), 2011 yılı sonunda ise %3.6 ile %7.0 aralığında (orta noktası %5.3) gerçekleşeceğini tahmin etmekte. Esasında bu tahminler senenin ilk enflasyon raporundaki tahminlere çok yakın. (O raporda 2010 tahmini %6.9 ve 2011 tahmini %4.9 idi.)

Merkez'in enflasyon tahminlerine önemli bir baz teşkil eden "çıktı açığı" tahminleri de bu raporda ileriye dönük olarak artırılmış bulunuyor. Son 3 ayda genel olarak beklenenden iyi gelen üretim gerçekleşmelerine rağmen Merkez 2010 2. çeyrek çıktı açığı tahminini biraz çelişkili bir şekilde artırmış. Sonraki dönemler ve 2011 yılı için çıktı açığını ise özellikle ihracat pazarlarımızda beklenen büyüme tahminlerindeki düşüşe paralel olarak artırmış. 

Bu gelişmeler sonucunda MB'nin para politikası konusunda eli oldukça rahatlamış gözüküyor. Piyasanın sene sonuna kadar faiz artırımı beklentilerinin 20 baz puan gibi çok düşük bir seviyeye gerilediği bu dönemde Merkez Bankası politika faizlerinde değil bir artırım, gerekirse bir gevşemeye dahi gidebileceğinin sinyallerini vermekte. Gene bu hafta içinde yayınlanan Temmuz enflasyon raporunda da parasal sıkılaştırmanın daha geç başlayacağı ve daha sınırlı olacağı ifade edilmekte. Ancak, politika faiz oranlarının sabit olduğu bir ortamda düşen enflasyon oranı (ki 2011 sonuna kadar %5.3'e gerilemesi bekleniyor) aslında reel faizlerin artması, yani göreceli parasal sıkılaştırma anlamına gelir. Hele, aynı dönemde TL'nin değerleniyor olması durumunda pekala politika faizlerinde bir indirim bile gündeme gelebilir.

Enflasyon Raporu'ndaki ilginç bir bilgi notu da istihdam verileriyle ilgili. Bugüne kadar doğruluğu tartışma konusu olan istihdam verilerinde görülen hızlı toparlanma konusuna MB da biraz şüpheyle yaklaşmış. TUİK'in istihdam verilerini gene TUİK tarafından üç ayda bir yayınlanan sanayi sektörü işgücü girdi göstergeleri ile karşılaştıran MB'ye göre söz konusu göstergeler, sanayi istihdamındaki toparlanmanın Hanehalkı İşgücü Anketi'ne göre (çok) daha yavaş olduğuna işaret etmekte. Ayrıca işgücü rakamları Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yayımlanan kayıtlı istihdam verilerine göre de tutarsızlık arz etmekte. Her ne kadar MB bu durumun kısmen çalışan sayısının 20'nin altında olduğu (ve yaratılan katma değerin sadece %20'sini temsil eden) küçük işletmelerdeki kayıt-dışı istihdam artışından kaynaklanabileceğini ifade etse de, satırlar arasında, verilerle ilgili MB'nin de tam ikna olmadığını sezinlemek mümkün.

Tüm yazılarını göster