Merkez Bankası'na kulak vermeli

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun toplantı özetleri, mevcut duruma ilişkin tabloyu gerçekçi biçimde ortaya koyan ve gelecekte ne yönde adımlar atılacağına dönük ipuçları taşıyan, mesajlar veren çok önemli bir doküman niteliğinde. Örneğin, bundan sonraki süreçte politika faizleri, hangi koşulda, ne yönde oluşacak, bu çok merak edilen sorunun yanıtı toplantı özetlerinde.

Kurul'un toplantı tutanaklarında faiz oranlarına ilişkin üç olasılıktan söz ediliyor. Bunlardan biri faizin sabit kalacağı, ikisi ise daha da aşağı çekileceği. Ekonominin hızla canlanacağı ve bu yüzden faizlerin artırılmasının gerekeceği ise olasılıklar arasında yer almıyor.       

Kurul, küresel krizde en kötü dönem geride kalsa da, toparlanmanın henüz yeterince güçlü bir ivme kazanamadığı görüşünü koruyor. Bu görüşten hareketle de faizin uzun bir süre düşük düzeylerde tutulması gerekeceğine bir kez daha vurgu yapılıyor.

Ancak Kurul, faizlerin indirilmesiyle sonuçlanabilecek iki olasılıktan daha söz ediyor. Kredi piyasalarındaki sıkılığın devam etmesi ve işsizlik oranlarının yüksek seyrinin, küresel iktisadi faaliyete ilişkin aşağı yönlü riskleri canlı tuttuğu vurgulanıyor ve "Önümüzdeki dönemlerde küresel büyümenin tekrar kesintiye uğraması ve bu durumun yurtiçi iktisadi faaliyetteki toparlanmayı geciktirmesi durumunda, politika faizlerinde ek bir indirim süreci söz konusu olabilecektir" deniliyor.

Türkiye'ye olan sermaye akımlarının güçlenmesi olasılığı da faizleri aşağı çekmeyi gerektirecek bir başka etken olarak görülüyor. Sermaye girişlerinin hızlanması durumunda kısa vadede enflasyon üzerinde aşağı yönlü risklerin artabileceği, böyle bir durumla karşılaşılması halinde de faizlerin geçici olarak daha düşük düzeylere çekilmesinin söz konusu olabileceği belirtiliyor.

Merkez Bankası mevcut tabloyu çok farklı bir gözlükle, kuşkusuz siyasal kaygılardan uzak gerçekçi bir şekilde okuyor, değerlendiriyor. Sanayi üretimine ilişkin değerlendirme bu açıdan çok önemli. Ekim ayındaki sanayi üretiminin geçen yılın yüzde 6.5 üstüne çıkmış olması değerlendirilirken de, temkinli bir duruş sergileniyor. Özette, bu konuyla ilgili olarak, "Kurul bu artışta çalışma günü etkisine dikkat çekmiş ve takvim etkilerinden arındırılmış verilerle yıllık bazda daralmanın sürdüğünü not etmiştir. Kurul üyeleri, kasım ve aralık aylarında da takvim etkilerinin belirleyici olacağına dikkat çekerek, yıllık kıyaslamalarda söz konusu etkilerden arındırılmış verilerin önemine vurgu yapmıştır" denildi.

Ekim ayı üretiminin, mevsimsellikten arındırıldığında geçen yılın altında kaldığını vurgulayan Kurul, üretimde eylüle göre ise mevsimsellikten arındırıldığında bile kayda değer bir artış görüldüğüne işaret etti. Hemen belirtelim, eylülden ekime mevsimsellikten arındırılmamış üretim artışı yüzde 13.7 gibi rekor bir düzeye çıkmıştı. Kurul'un sanayi üretimiyle ilgili değerlendirmesinde daha sonra şu görüşlere yer verildi:

"Üretime ilişkin eğilimler yorumlanırken tek bir ayın verisi yerine birkaç aylık ortalamaları göz önüne almak daha faydalı olacaktır. Bu doğrultuda mevsimsellikten arındırılmış verilerle eylül-ekim dönemi, temmuz-ağustos dönemi ile kıyaslandığında, sanayi üretiminde ılımlı bir eğilimime işaret etmektedir. Dolayısıyla salt ekim ayı artışı dikkate alınarak üretimde güçlü ve kalıcı bir toparlanma olduğu yönündeki tespitlerin sağlıklı olmayacağı not edilmelidir."

Tüm yazılarını göster