Merkez Bankası olmasaydı…

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Yok yok, hemen aklınıza Merkez Bankası'nın görevlerini sıralayacağımız ve "TCMB olmasaydı, bunlar bunlar yapılamayacaktı" görüşünü dile getireceğimiz bir yazı gelmesin. Merkez Bankası'nın görevleri yasasında yazıyor ve Banka da bu çerçevede faaliyetini sürdürüyor. Bunda şaşılacak bir yan yok zaten. Üstünde durmak istediğimiz Merkez Bankası'nın çoğunu kamuoyuyla da paylaştığı o müthiş veri zenginliği. Bu zenginlik, elbette bu yönetim dönemine özgü de değil. Geçmiş yönetimlerden devralınan ve her geçen gün üstüne ek yapılan bir zenginlikten söz ediyoruz.

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, bu hafta içinde önce Bakanlar Kurulu üyelerine, ardından TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine brifing verdi. Bu brifingler dolayısıyla oluşturulan veri seti ise, deyim yerindeyse hazine, veri ve bilgi hazinesi. Hem bu setler yalnızca brifing verilen kişilere sunulmakla da kalmıyor, kamuoyuna da açıklanıyor. Bu setlerde, Dünya ve Türkiye ekonomisinin nasıl detaylı bir şekilde izlendiğini görüyor, ekonominin geleceğine ilişkin ipuçlarını bulabiliyorsunuz.

Haksızlık etmeyelim; ekonomiyle ilgili Hazine, DPT, TÜİK gibi kurumlar da bir dizi veri üretiyor ve açıklıyor, ama onların yaptıkları doğal olarak kendi alanlarıyla sınırlı. Merkez Bankası'nın çalışmalarında ise her tür veriyi görme şansınız var. Ayrıca Merkez Bankası, bir anlamda yorum yapan ve ona göre karar veren bir kurum. Diğer ekonomi kurumlarıyla olan temel farklılıklardan biri bu zaten. Ve tabii ki, özerk olmanın, özerk çalışabilmenin önemini de bu sunumlarda dile getirilen görüşlerde görmek mümkün. 

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın Bakanlar Kurulu'na verdiği brifingdeki bazı satır başlarını aktaralım. Böylece, hem Türkiye ekonomisiyle ilgili bir özet bilgi sunmuş oluruz, hem de bağımsız bir kurumun pek hoşa gitmeyecek doğruları nasıl söyleyebildiğinin izlerini yakalayabiliriz:

İstihdam:

-İşgücü piyasasına ilişkin veriler iktisadi faaliyetteki belirgin yavaşlamayı teyit eder niteliktedir.

-İşsizlik oranındaki artışta işgücüne katılım eğilimindeki yükseliş kısmen etkili olmakla birlikte, temel belirleyicinin istihdamdaki yavaşlama olduğu düşünülmektedir.

-2009 ocak döneminde tarım dışı istihdamın yıllık bazda gerilemesinde sanayi sektöründe yaşanan istihdam kaybı önemli bir rol oynamıştır.

Ödemeler dengesi:

-Geçen yılın üçüncü çeyreğinden bu yana dış ticaret açığında ve cari açıkta önemli gerileme yaşanmaktadır. Cari dengedeki iyileşme sonucu finansman ihtiyacının hızla azaldığı görülmektedir.

-Mevsimsellikten arındırılmış verilere göre ihracatta geçen yıl ekimde başlayan gerileme eğiliminin bu yıl ilk aylarda durduğu gözlenmektedir. Ancak, küresel talep koşulları göz önüne alındığında ihracattaki toparlanmanın uzun bir süre alacağı düşünülmektedir.

Özel sektör:

-Özel sektörün borç çevirme oranı geçen yılın kasım ayında yüzde 75'e gerilemiş, bu yılın ilk iki ayında ise yüzde 88 düzeyinde gerçekleşmiştir.

-Reel sektör firmalarının borçlanma olanakları, 2008'in son çeyreğinden itibaren daralma eğilimine girmiştir. Son dönemde ise borç çevirme oranlarının istikrarlı bir seyir kazandığı görülmektedir.

-Banka dışı kesimin yabancı para açık pozisyonu, 2008 yılının son çeyreği itibariyle 78 milyar dolardır.

-Türkiye'de küçük ve orta ölçekli şirketlerin yüzde 75'inin yabancı para cinsi borcu bulunmamaktadır. Yabancı para cinsi krediler, daha çok büyük ölçekli ve ihracat amaçlı üretim yapan şirketler tarafından kullanılmaktadır.

- Hanehalkı:

-Hanehalkı borçluluk oranı AB ve Doğu Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında düşük bir düzeydedir. Tüketici kredileri içinde dövize duyarlı kredilerin payının çok düşük olması, finansal dalgalanmalar karşısında hanehalkının kur riskini sınırlamaktadır.

Aktardıklarımız, özetin özeti bile sayılmaz. Belki daha önemlisi şu; Merkez Bankası verilerinde ve değerlendirmelerinde hiç yalpalama yok. Merkez Bankası, önceki yönetimler döneminde de olduğu gibi, bilgi sunduğu kişi ya da kurumlara göre fark etmeksizin, elindeki veri ve bilgileri tüm yalınlığıyla ortaya koyuyor ve doğru bildiklerini söylemeye devam ediyor.

Şimdi bir kez daha soralım ve yanıtını size bırakalım:

"Ya Merkez Bankası olmasaydı?"

Tüm yazılarını göster