Merkez Bankası harekete geçti

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Merkez Bankası geç de olsa harekete geçti.

1) Önce bankaların YTL borç verme ve borç alma faiz oranlarını aşağıya çekti.

2) Sonra da bankaların kendi aralarında döviz verme ve alma sistemi ile ilgili düzenlemeler yaptı.

Merkez Bankası'nın bu kararları doğrudan reel ekonomiyi ilgilendirmiyor ama, banka sistemini rahatlatıyor.

Dikkat buyurulur ise görülür ki başta ABD başta olmak üzere Batı ülkelerinde kriz ile mücadelede hükümetler ve merkez bankaları (1) Önce finans sisteminin (bankaların) çöküşünü önleme arayışına girdi. (2) Daha sonra finans sistemi (bankalar) kanalıyla ekonomiyi harekete getirmek amacıyla para akıtlamaya başladı.

Bizde bugün için banka sisteminde çöküş tehlikesi yok. Fakat banka sistemi YTL ve döviz akışının kesilmesi endişesi ile reel kesime eskisi kadar kaynak akıtamıyor.

Bankaların YTL endişeleri şunlar. Kriz nedeniyle talep gerilemesine bağlı olarak reel kesimde imkanlar daralacak. Reel kesim faiz ve kredi anapara ödemelerini geri ödemekte zorlanabilir. Bunun için tedbirli olmak gerekir. YTL girişi aksar ise bankalar mevduatın anapara ve faiz yükümlülüklerini yerine getiremez.

Bankaların döviz endişeleri şunlar: Daha önce yurtdışından alınan kredilerin vadeleri geldiğinde yenilenmesi konusunda zorluklarla karşılaşılabilir. Bu nedenle piyasadan imkan ölçüsünde döviz satın almakta yarar vardır.

Merkez Bankası'nın bankaları bu 2 konuda rahatlatması gerekir. Bunun yolu da bankalara YTL ve döviz kaynağı sağlanmaktır.

Bankalar ihtiyaç duyduklarında ihtiyaçları ölçüsünde döviz ve YTL bulabilecekleri güvencesini alır ise reel kesime daha rahat yaklaşırlar.

Reel kesime kaynak aktaracak sistemi sadece bankalar işletebilir. Hele hele senet ve vadeli çek çarkının durmasından sonra reel kesimin başvurabileceği tek para kaynağı bankalardır.

İşte bunun için hükümete ve Merkez Bankası'na düşen;

1) Banka sistemini rahatlatmak,

2) Bankaları kullanarak reel ekonomiye kaynak aktarmaktır.

Gerçekçi olalım. Reel ekonominin acil kaynak desteğine ihtiyaç var. Uzun vadeli tedbirler (Teşvik tedbirleri, yatırım önerileri) işe yaramaz.

Burada da önemli sorun "teminat sorunudur". Bankalar güç durumdaki firmalara kaynak aktarmaktan çekinir. Halbuki esas ihtiyaç sahipleri bu firmalardır.

Güç durumdaki kuruluşların alacakları ek kaynağa karşılık gösterecekleri teminatları olmayabilir.

İşte bu nedenle teminat sorununda yeni uygulamalar getirmeden çözüm formülleri bulunmadan, bankalara bolca kaynak aktarılsa da bankaların bunları hemen krediye önüştürmeleri mümkün olmayabilir.

Açık anlatımıyla konu çok yönlü ve karışık bir konudur. Bu nedenle reel sektörün gerçek durumunu iyi bilmek ve gerçek duruma göre işleyebilecek çözüm mekanizmaları geliştirmekte yarar vardır.

Tüm yazılarını göster