Merkez Bankası bir tek “Ekonomide tehlike çanları çalıyor” demiyor

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

“Enflasyona ilişkin yukarı yönlü riskler önemini korumaktadır. Kurul, (Para Politikası Kurulu) ocak ayında yapılan güçlü ve önden yüklemeli parasal sıkılaştırmanın, söz konusu risklerin orta vadeli enflasyon beklentileri üzerindeki etkilerini sınırladığı değerlendirmesinde bulunmuştur. Bununla birlikte, baz etkisinin de katkısıyla haziran ayına kadar enflasyondaki yükselişin devam edebileceği tahmin edilmektedir. Bu süreçte enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları yakından izlenecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir.” 

Bu görüşü dile getiren Merkez Bankası. Şimdi soralım, Merkez Bankası daha ne desin! Enflasyona ilişkin yukarı yönlü riske dikkat çekiliyor, haziran ayına kadar yükselişin süreceği tahmininde bulunuluyor; enflasyonda belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceğine vurgu yapılıyor. 

Yani Merkez Bankası çıkıp bir tek “Ekonomik gidişat pek de iyi değil, tehlike çanları çalıyor” demiyor, diyemiyor. Merkez, “Bu kadar söylerim” diyebiliyor adeta. 

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, dünkü toplantısında faizleri değiştirmedi. Zaten bir değişiklik beklentisi de yoktu. Toplantıdan sonra yapılan açıklamada ise girişte aktardığımız görüşlere yer verildi. Açıklamada kredi hızındaki yavaşlamanın devam ettiği hatırlatıldı, ilk çeyreğe ilişkin verilerin de yurtiçi özel kesim nihai talebinde ivme kaybına işaret ettiği belirtildi, net ihracatın dış talepteki toparlanmanın da etkisiyle büyümeye olumlu katkı yapmasının beklendiği görüşüne yer verildi. Açıklamanın son bölümünde, enflasyona ilişkin bir umut dile getirildi; “Talep bileşenlerinin mevcut görünümü altında 2014 yılında toplam talep koşullarının enflasyon baskılarını sınırlayacağı”nın tahmin edildiği ifade edildi. Açıklamada, talep koşullarının, enflasyonu sınırlamanın yanı sıra, cari işlemler açığında belirgin bir iyileşme sağlayacağı tahminine de yer verildi. 

Enflasyon kaygısı

Merkez Bankası enflasyonun hazirana kadar yükselebileceğine dikkat çekiyor, bunda da baz etkisinin rol oynayacağını belirtiyor. TÜFE, ocak sonunda yıllık bazda yüzde 7.75 düzeyindeydi, şubat sonunda yüzde 7.89’a çıkıldı. Merkez Bankası’nın hazirana kadar hangi düzeye çıkılabileceğini ima ettiğini bilemiyoruz, ama niye böyle bir beklenti içinde olunduğunu rakamlara bakarak kolaylıkla anlayabiliyoruz.

TÜFE’de 2005-2012 dönemi ortalamasına göre mart ayları artışı yüzde 0.62, geçen yılın martındaki artış yüzde 0.66; yani mart ayı için baz etkisi yaratacak bir durum yok. Ancak, nisan ve mayısta durum çok farklılık gösteriyor. Nisan ayında 2005-2012 döneminin ortalaması yüzde 0.99 artışa işaret ediyor, geçen yıl nisandaki artış ise yüzde 0.42 düzeyinde. Fark, mayısta daha da açılıyor. 2005-2012 ortalamasında mayıs ayında TÜFE yüzde 0.91 artmış, geçen yılın mayısındaki artış ise yüzde 0.15 olmuş. 

İşte Merkez Bankası’nın dikkat çektiği tablo bu. Enflasyonun hazirana kadar niye yüksek seyredeceğinin baz etkisine dayalı tablosu. 

Hazirandaki durum ise baz etkisi yönüyle bir anda değişecek. 2005-2012 dönemi ortalaması, haziran ayları için yüzde 0.37’lik düşüşe işaret ediyor. Geçen yıl haziranda ise yüzde 0.76 artış olmuş. Yani hazirana geldik mi, baz etkisini unutacağız. 

Şubat sonunda yüzde 7.85 düzeyinde bulunan yıllık oran, üç ay sonra mayıs sonunda nereye ulaşır, kestirmek zor; ama tahmin yapılabilir elbette. Eğer 2005-2012 dönemindeki ortalama oranların gerçekleşeceğini varsayarsak, geçen yılki görece düşük artışların yaratacağı olumsuz baz etkisiyle yıllık artış martta yüzde 7.84’le şubat sonuna göre pek değişmeyecek, ancak sonrasında hızlı bir artış ortaya çıkacak. Yıllık oran, nisan sonunda yüzde 8.46’yı, mayıs sonunda yüzde 9.28’i bulacak, haziran sonunda ise yeniden yüzde 8.05’e inilecek. Dikkat edelim, inilen düzey, yüzde 8’ler ve Merkez Bankası’nın yüzde 5.3’lük yıllık hedefinin de, yüzde 6.8’lik yıllık tahmininin de çok uzağında bir oran.   

Kaldı ki, 30 Mart’tan sonra, biraz da sandıktan çıkacak sonuca göre, uzun süredir yapılmayan bazı zamların hem de yüksek oranda gelmesi şaşırtıcı olmaz. Bu durumda biraz önce bir varsayım olarak aktardığımız oranların çok üstüne çıkarız, mayıs sonu geldiğinde ise bir de bakmışız ki yeniden çift haneli enflasyon ortamındayız.

Tüm yazılarını göster