Merkez bankaları sadece altın almıyor

Şant MANUKYAN Ekofobi dunyaweb@dunya.com

Altının düşüşü ile beraber merkez bankalarının alım spekülasyonları yine gündeme geldi. Ama ilginç bir şekilde ciddi miktarlarda hisse senedi aldıkları çok fazla konuşulmuyor. Salı günü İsviçre Merkez Bankası (SNB) FX rezervlerinde hisse senedinin payının yüzde 12'den yüzde 15'e çıktığını açıkladı. Ki bu rakamsal olarak 67 milyar franklık hisse senedi anlamına geliyor. Detaylara baktığımızda yatırımın gelişmiş ülke hisse senedi endekslerine yapıldığını ve pasif bir şekilde yönetildiğini görüyoruz. Ayrıca bir iki değil yüzlerce hisse senedi satın alınmış durumda.
Bilançoyu incelediğimizde İsviçre Merkez Bankası'nın hisse almak için bono satmaktan ziyade elindeki nakdi kullandığı görülüyor. Ve görülen bir diğer detay da elinde şu anda 82 milyar dolar daha var. Eklemem gereken bir diğer nokta da herkes BOJ'un ne kadar agresif bir hareket yaptığından bahsederken İsviçre Merkez Bankası'nı unutuyor. Zira şu anda bu bankanın bilançosu İsviçre'nin GSMH'sının yüzde 84'üne ulaşmış durumda. Bu büyük merkez bankaları arasında bir rekor ve BOJ'un büyüklüğünden de fazla.
Konumuza dönersek; Israil Merkez Bankası'nın Apple aldığını (600+ dolardan) geçen yıl çıkan haberlerde okumuştuk. Daha yakın bir tarihe gelirsek; BOJ önceki toplantıda hisse alımlarını arttıracağını ve 2014 itibarı ile 35.2 milyar dolara dolara yükselteceğini açıkladı. Central Bank Publication 60 merkez bankası ile yaptığı görüşmelerin neticesinde yüzde 23'ünün hisse aldığını belirtiyor. Bank of Kore, Çin hisselerinden de oluşan portföyünü 18.6 milyar dolara yükseltmiş durumda. Hisselerin toplam rezerv içindeki oranı yüzde 5.4. Bunlar hiçte küçümsenecek oranlar değil. Mutlaka sorulacaktır; FED doğrudan hisse alımı yapamaz. Olağanüstü durumlarda kullanılan 13-3 maddesi dahil, ki Dodd Frank ile beraber Hazine'nin onayı gerekiyor, böyle bir adım atılması hemen duyulacaktır. Ancak bir SPV veya dolaylı olarak future piyasasında hareket etmek vs çokta zor olmasa gerek. Bütün bunlar merkez bankaların sadece likidite vererek veya faizleri aşırı düşük tutarak değil aynı zamanda yatırım yaparak da piyasaları etkilediğini gösteriyor. Söz konusu bankaların piyasaları manipüle ettiği inanıcına sahip değilim. Zira gerçeğin her zaman ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır. Ancak oyunun içinde çok büyük, normal yatırımcılardan farklı kaygılara sahip ve kar-zarar mentalitesi farklı kurumların bulunması verimli bir piyasa oluşmasını da engelliyor. Dahası risk algısını bozuyor, yatırım kararlarını değiştiriyor. Ancak ana trendi değiştiremeyeceğinden bir süre sonra sorun çok daha büyük bir şekilde yeniden karşımıza çıkıyor.

Tüm yazılarını göster