Memur sayısı artıyor.
"Kamu küçülmeli" derken, büyüyor.
Devlet bütçesi ise bu artışa/büyümeye dayanamıyor.
* * *
Bu politika nedeniyle, dolaylı yoldan'üretim'de zarar görüyor.
Bütçeye bir darbede o vuruyor.
* * *
Nasıl mı?
İşçi yok diye...
Çalışabilecek vasıfta olanlar 'sosyal yardımlarla' rahata alıştırılıyor diye...
Kolayca 'memur' olunabiliyor diye...
Şanlıurfa'da pamuk toplanamıyor.
Kızıltepe Ovası'nda mısır çürütülüyor.
Mersin'de narenciye denize dökülüyor.
Antalya'da meyveler dalında kalıyor.
Iğdır'da Kars'ta hayvanlara bakılamıyor.
Balık sezonunda balık bulunmuyor.
Trakya, Ege ve İç Anadolu'da hasat gerçekleştirilemiyor.
Ormanlarımız kendi haline bırakılıyor.
* * *
İnşaat ve turizm sektörü çalışanları en az 12 saat çalışmak zorunda kalıyor.
Fazla mesai nedeniyle iş kazaları artıyor, verimlilik ve kalite düşüyor.
* * *
81 il, 957 ilçemizde potansiyeli olan birçok değer atıl bırakılıyor, ekonomiye kazandırılamıyor.
Adıyaman'da tekstil tezgahları çalışmıyor.
Türkiye'nin dört bir yanında CNC tezgahları onda bir kapasite ile çalışıyor.
Diyarbakır'da, Elazığ'da, Denizli'de, Afyon'da, Gümüşhane'de maden ocaklarının kapısına kilit vuruluyor.
* * *
Türkiye teknoloji geliştiremiyor.
İthal ettiğin ürüne bakım yapacak teknik eleman dahi bulunamıyor.
Ve dışa bağımlılık yarası giderek açılıyor.
* * *
Örnek mi...
"Rüzgarımızdan faydalanalım" diyoruz ya...
Getirdiğimiz rüzgar güllerinin parası için 10 sene çalışılıyor.
Bakım onarım maliyetini karşılama ise ortalama 2 yıl çalışmaya denk geliyor.
Daha sonra o teknoloji eskimiş oluyor.
Ve yeni yatırım...
Ve aynı kısır döngü...
* * *
Küçük bir hesaplamayla tamamlayalım:
Son 20 senede kamu personeline ödenen ücretin yüzde 5'i teknik eleman altyapısı için harcansaydı...
İsrail, İsveç, Finlandiya, Hollanda, Japonya gibi ülkeler seviyesine yaklaşamasak da Hindistan, Güney Kore seviyesinde olabilecektik.
Mal ve hizmet üretiminde yeni yöntemler geliştirip, verimliliği ve kaliteyi arttırıp, işçimizin hayat standardını da bunlara paralel yükseltip, 'teknik eleman' kavramının cazibesini arttırabilecektik.
Atıl bıraktığımız potansiyeli ekonomiye kazandırıp katma değer yaratabilecektik.
Ve yeni yatırımlar...
Ve aynı verimli döngü...