Mehmet Şimşek'e düşen…

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in, vergi gelirlerindeki dolaylı-dolaysız dengesine isyan etmiş olması olumlu bir gelişme sayılmalıdır. Ancak Şimşek'in, Türkiye'deki bu dengesizliği yeni fark etmesi ya da ediyormuş gibi davranması da doğrusu şaşırtıcıdır.

Bir dönem vergi gelirlerinin yüzde 30'unu dolaylı vergilerden, yüzde 70'ini dolaysız vergilerden sağlayan Türkiye, zaman içinde "vergi toplama borç al" şeklinde özetlenebilecek adı konmamış bir politika uygulamaya yönelince, dolaysız vergiler reel olarak azalmaya başladı. Oluşan boşluğu doldurmak da dolaylı vergilere yüklenmekle mümkündü ve bu yapıldı. 1980'lerin başında yüzde 30'a 70 olan dolaylı-dolaysız vergi dengesi, 1990'ların başında eşitlendi, daha sonra ise denge bozulmaya başladı. Toplam vergi gelirlerinde dolaylı olanlar yüzde 70'e yakın pay alır hale geldi.

İşte Bakan Şimşek de bu tabloya isyan ediyor. Doğrusu bu tablo isyan edilmeyecek bir tablo değil. Maliye Bakanlığı, vergi konusunda yıllardan beri görünürde önlem üstüne önlem alıyor. Ama, ya gerçekte pek dişe dokunur önlemler uygulamaya konulamıyor ya da bu önlemler işe yaramıyor.

Geçen yıl 7 Ağustos'ta bu köşede, 1990'lı yıllarda derlediğim vergiyle ilgili kupürlere dayandırdığım bir yazıya yer vermiştim. Vergi konusunda neler yapılıyordu neler…

22 Ağustos 1994 tarihli bir gazetenin manşeti:

"Kaçak muslukları kapatılıyor. Vergi sisteminde köklü değişiklikler için kollar sıvandı ve devletin gelirlerinde büyük kayba yol açan vergi yasalarındaki boşlukları 'tuğla tuğla' kapatacak 78 maddelik yeni tasarı hazırlandı."

Yine aynı dönem; 24 Temmuz 1994 tarihli bir başlık:

"Maliye, ev sahiplerinin yakasına yapışıyor."

Tarih 8 Ağustos 1994, haberin başlığı "Vergiye büyük gözaltı". Habere göre dönemin Başbakanı Tansu Çiller'in talimatıyla "tarihin" en kapsamlı vergi denetimi başlatılmış. Maliye Bakanlığı bünyesindeki müfettişler, hesap uzmanları ve gelirler kontrolörleri bölgelere dağılmışlar, ayrıca özel vergi timleri oluşturulmuş.

1993 ve 1994 yıllarından vergiyle ilgili diğer başlıkları da şöyle sıralamak mümkün:

"Zenginlere ağır vergi."

"Vergi casusları gündemde."

"Maliye göz açtırmıyor."

"Sanatçılara büyük gözaltı."

"Gazinoda şampanya patlatmadan önce vergisini ödeyecekler."

"Maliyeciler konser izliyor."

"Maliye'nin balyoz operasyonu."

"Vergi idaresi sil baştan. Havuz başındaki sulu partiye, kuş sütü eksik yaş günü, nikah töreni kutlamasına yakın takip."

"Tam üniter sisteme geçiliyor, istisna ve muafiyetler kalkıyor."

"Lüks tüketip lüks yaşayan daha çok vergi ödeyecek."

"Rantiye kesime ilave vergiler düşünülüyor. Mükellefler yakın takibe alınacak, vergi kaçakçısına ağır cezalar getirilecek."

Aradan on beş yılı aşkın zaman geçti. Bırakınız iyileşmeyi, vergide geri gittik. Topladığımız her 100 lira verginin yaklaşık 65-70 lirasını gelire bağlı olmaksızın herkesten aynı oranda alıyoruz. Öyle bir vergi sistemi oluştu ki, vergiden bile vergi alır durumdayız.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in isyanı, bu tabloyu değiştirme yönünde adım atacağı umudunu doğurduğu için önemlidir. Yoksa isyan tek başına hiçbir anlam ifade etmez, hatta tam aksine bir maliye bakanının vergi konusunda yakınması tuhaf bile karşılanır.

Şimdi Mehmet Şimşek'e düşen, vergideki bu çarpık yapılaşmayı zaman içinde ıslah edecek düzenlemelere yönelmesidir. Zaman içinde, diyoruz; çünkü bu ıslahın kısa sürede olamayacağı açıktır, hem hiç kimse vergi sisteminin bugünden yarına daha adil hale getirileceği umudu içinde değildir. Ama Maliye Bakanı'nın bile mevcut duruma isyan etmesi, umut verici bir gelişmedir ve Bakan Şimşek'ten, bu sözünün altını doldurması beklenmektedir. 

Tüm yazılarını göster