Mayıstaki vergi tahsilatı sevindirdi; ekonomik yavaşlama hız kesebilir

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com




Tek bir ayın verisi çok önemli bir ölçü kabul edilmeyebilir elbette ama, mayıs ayındaki vergi tahsilatı, ekonominin tahminlerden çok daha hızlı ve çok daha belirgin bir şekilde yavaşlayabileceğine dönük kaygıları biraz olsun giderdi. Dahilde alınan KDV'de bu yılın en yüksek ikinci artışı mayısta sağlandı. ÖTV'de ilk beş ayda en yüksek artış mayısta ortaya çıktı. Şubat ve mart aylarında geçen yılki düzeyine bile ulaşamayan ithalde alınan KDV, mayıs ayında çok yüksek oranda olmasa da yine de artış gösterdi.  

Bu yıl için yüzde 4 olarak öngörülen büyüme, hükümet yetkililerince geçen yılki yüzde 8.5'lik büyümeyle kıyaslanarak "yumuşak iniş" olarak niteleniyor. Ama son zamanlarda özellikle sanayi üretimine, ithalata ve vergi gelirleri artış hızına bakılarak, yüzde 4'lük büyümeye erişmenin bile zor olacağı dile getirilmeye başlanmıştı. Büyüme yüzde 4'ün altında kaldığı takdirde, bu kez yumuşak inişten söz edilemeyecek, dibe oturmak sayılmayacaksa da ekonominin çok sert biçimde yavaşladığından dem vurulacaktı.

İşte bu kaygıların giderek arttığı bir dönemde Maliye Bakanlığı'nın mayıs ayı bütçe verilerinin detayı, yüreklere biraz olsun su serpti. Dolaylı vergilerin en önemlileri olan dahilde alınan KDV, ithalde alınan KDV ve ÖTV'de görece artış sağlanması, ekonomik aktivitede sınırlı da olsa bir canlanma yaşanmakta olduğu biçiminde yorumlandı.

Ama bu demek değildi ki ekonomideki sıkıntı tümüyle aşılmıştı. Mayıs ayındaki tablo biraz umut vermişti vermesine ama, son bir yıldaki enflasyon dikkate alındığında, vergi gelirleri reel olarak neredeyse hiç artmamıştı. Kaldı ki, toplam vergi gelirlerinin artmasını sağlayan da dolaysız vergilerdeki değişimdi.

Reel artış yalnızca yüzde 0.6

Geçen yılın ilk beş ayında 100 milyar lira olan toplam vergi geliri, bu yıl 110.9 milyar lira olarak gerçekleşti. Vergi gelirinde yüzde 10.9 oranında artış sağlandı. 2011 ve 2012'nin ilk beş aylık dönemlerinin kıyaslamasına göre, yıllık TÜFE artışı yüzde 10.2 oldu. Vergi tahsilatındaki yüzde 10.9'luk artış, bu dönemdeki yüzde 10.2'lik enflasyondan arındırılınca, vergideki reel artış yüzde 0.6'ya indi. Yani, geçen yılın 100 milyarlık vergisi enflasyon kadar artsa zaten 110.2 milyara çıkacaktı, 110.9 milyara ulaşıldığı için enflasyona ek olarak bir yılda yalnızca 700 milyon liralık gelir artışı sağlanmış oldu.

Bu, vergi gelirlerinin bir anlamda yerinde saydığını gösteriyor. Ayrıca, biraz önce de belirttik; bu artışı dolaysız vergiler sağlamış durumda.

En önemli dolaylı vergiler olan dahilde alınan KDV, ithalde alınan KDV ve ÖTV'de geçen yılın ilk beş ayında 54.4 milyar lira olan gelir, bu yıl yüzde 5.2 artışla 57.2 milyar liraya yükseldi. Beş aylık dönem ortalaması itibariyle enflasyonun yüzde 10.2 olduğu dikkate alınırsa, söz konusu üç vergi toplamında reel olarak yüzde 4.5'lik bir gerileme ortaya çıkmış oldu.

Ocak-mayıs toplamında dahilde alınan KDV reel olarak yüzde 0.7, ÖTV yüzde 3.9, ithalde alınan KDV ise yüzde 8 geriledi.

Bu arada, toplam vergi gelirlerinde yalnızca yüzde 0.6 artış kaydedilen ilk beş ayda, merkezi yönetim bütçesindeki toplam artış reel olarak yüzde 4.4'ü buldu.

Gidiş iyiye doğru

Beş ayın toplamındaki rakamlar iyi değil, bu çok açık. Ancak, girişte de vurguladığımız gibi, hiç olmazsa gidişat olumlu yönde. Özellikle ithalde alınan KDV'de dramatik bir düşüş gözleniyordu.

Mayısta ise eğilim tersine döndü. Bu vergide her ne kadar hala reel gerileme varsa da, hiç olmazsa nominal bir artış sağlandı.

İthalde alınan KDV'nin düşük kalması, ithalatın gerileyeceğinin en büyük işareti. Ancak, ithalatın gerilemesi her zaman iyi bir durum değil ki… İthalatın hızlı bir gerileme göstermesi, üretim ve ihracatın da gerilemesi sonucunu doğurduğu için doğaldır ki her zaman arzulanan bir durum değil.
Ocak ayında geçen yıla göre yüzde 24.5 artan ithalde alınan KDV, şubatta yalnızca yüzde 3.3 artmış; daha sonra ise gerileme başlamıştı. İthalde alınan KDV, mart ve nisanda geçen yılın yüzde 3.3 ve yüzde 11.8 altında kalmıştı. Üstelik bu oranlar nominal değişimi gösteriyordu.

İthalde alınan KDV bu yıl reel olarak yalnızca ocak ayında arttı. Ocaktaki yüzde 12.6'lık reel artıştan sonra şubatta yüzde 6.4, martta yüzde 12.4, nisanda ise yüzde 20.6 gerileme oldu. Reel gerileme, mayısta büyük ölçüde hız kesti ve yüzde 4.2'ye indi.

Ancak yine de özellikle vurgulamakta yarar var. Mayısta durum biraz iyileşmiş izlenimi uyandırıyorsa da, bunun uzun soluklu bir iyileşmeye işaret edip etmediğini görebilmek için birkaç ay daha geçmesi gerekiyor. Haziran verileri açıklandığında yalnızca mayısa özgü bir iyileşme görüp hayal kırıklığına uğramak da var.

Dolayısıyla mayıstaki iyileşme önemsenmeli, ekonominin biraz olsun canlandığının işareti gibi görülmeli; ama bu verilere bakarak ekonominin yine şaha kalkmakta olduğu sanılmamalı. Kaldı ki, ekonominin öyle geçen yılki gibi tahminlerin çok çok ötesinde bir büyüme performansı yakalaması beklenmediği gibi, böyle bir performansa karşı zaten set çekiliyor. Hem de Merkez Bankası eliyle… Hatırlanacaktır, Merkez Bankası bu yılki kredi artış hızının yüzde 14'ü aşmamasını istiyor. 2012 için başlangıçta öngörülen oranın yüzde 15 olduğunu da hatırlatalım.

Ancak, ekonomi tahminlerin ötesinde yavaşlama gösterirse ne olur, bu da tartışılıyor. Ekonomideki hızlı yavaşlamanın ilk ve en belirgin, en rahatsız edici etkisini istihdamda yapacağı çok açık. İşsizlik oranının yeniden rahatsız edici biçimde yükselmesi karşısında para musluklarının biraz gevşetilmesine izin verileceği tahmini ağır basıyor.

İthalat ne olur?

Bu arada, mayıs ayına ilişkin ithalde alınan KDV rakamı, mayıstaki ithalatın önemli ölçüde hızlanabileceğinin işaretini veriyor. Geçmiş dönemlere ilişkin ithalde alınan KDV ve ithalat gerçekleşmeleri arasındaki ilinti dikkate alınarak yapılan hesaplamalar, mayıs ayındaki ithalatın 22 milyar dolara ulaşabileceğini gösteriyor.

Tüm yazılarını göster