Maslow’un neresindeyiz?

Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

“Maslow’un neresindeyiz?” sorusuna cevap vermeden önce, “ Maslow kimdir?” sorusunu yanıtlamalıyız. Maslow, 1908-1970 yılları arasında yaşamış, Amerikalı meşhur bir bilim adamı, psikolog. İhtiyaçların hiyerarşisi diye bir teori ortaya koymuş. Bu teoriye göre, insanların ihtiyaçları beş seviyede incelenir. İlk sıradaki ihtiyaçlar fizyolojik ihtiyaçlardır: Hava, su, yemek, barınak ve cinsellik. Bir üst seviyedeki ihtiyaç ise güvenlik ihtiyacıdır. Kişi dışardan gelen tehlikelere karşı kendini güvende hissetmek ister. Üçüncü ihtiyaç ise sosyal ihtiyaç dediğimiz sevgi, aşk ve bir gruba ait olma ihtiyaçlarıdır. Dördüncü sırada yer alan ihtiyaç ise saygınlık ihtiyacıdır. İnsanoğlu takdir edilmek, statü sahibi olmak ister. Beşinci seviyede ise kendini gerçekleştirme ihtiyacı yer alır. Kişi, neyi olabilecekse onu olmak, kendini gerçekleştirmek ister.
 

Bu teoriye göre kişi önce ilk sıradaki ihtiyacını karşılamak için çaba harcar. Birinci sıradaki hava, su, yemek, barınak ve cinsellik ihtiyacını karşılayınca güvenlik ihtiyacını karşılamaya çalışır. Bu ihtiyacını karşılayınca sonra sırası ile bir üst seviyedeki ihtiyacını karşılamaya yönelir.
 

Bir toplumda kişilerin tatmin ettikleri ihtiyaç seviyeleri farklı olacaktır. Ancak kendi toplumumuza Maslow penceresinden baktığımızda genel olarak daha birinci seviyede savaş verdiğimizi gözlemliyoruz.

Hava ihtiyacı

Orhan Veli’nin ünlü “Bedava” şiiri vardır. “Bedava yaşıyoruz, bedava; hava bedava, bulut bedava” diye başlar. Artık büyük şehirlerde yaşıyorsanız temiz hava da bedava değil. Temiz hava istiyorsanız büyük şehirlerin dışına çıkmanız gerekecek. Demek ki, hava ihtiyacımızı da dört dörtlük karşılayamıyoruz. Çünkü şehirlerin akciğerleri olan ağaçları her fırsatta yok edip, yerlerine beton enjekte ediyoruz. Ağaçları katledip yerlerine beton “gökkondular”, “Avara Vatandaş Merkezleri” (AVM) konduruyoruz. Örneğin, en sonunda Taksim Gezisi Parkında da ağaçlara kıyıp bir “ucube” dikeceğiz.

Su ihtiyacı

Orhan Veli, “Peynir ekmek değil ama; Acı su bedava” demişti. Artık acı su da bedava değil. Örneğin İstanbul’da dünyanın en pahalı sularından birisini kullanıyoruz. İnsanların gelen su paralarını ödemek için epey çalışmaları gerekiyor. Demek ki bu ihtiyacın tatmin edilmesi de o denli kolay değil.

Yemek ihtiyacı

Bu temel ihtiyacımızı da sağlıklı biçimde çözmemiş bir toplumuz. Dışarıya sattığımız yiyecek maddeleri oraların sağlık otoritelerince geri döndürülmese, yiyeceğimizdeki rezaletlerin farkına varamayacağız. Herkesin kafasının içini, fikirlerini denetlemeye kalkan, ama yurttaşının sağlıklı gıda yemesini denetleyemeyen bir yönetim anlayışımız var. Böylesine güzel bir coğrafyada yaşıyoruz ama, hayvancılığımızı ve tarımı öldürmeyi başarmışız. Sadece boş konuşmalar dinliyoruz. Televizyonlardaki saçma sapan programlarla da halkımızın sağduyusunu “kulak memesi yumuşaklığı”na getirmeyi başarmışız.

Cinsellik ihtiyacı

Cinsellik ihtiyacını da tam çözememiş bir toplumuz. Kadın ve erkeği bu kadar ayrı tutan bir anlayış doğanın gerçeğine ters düşüyor. Cinsellik ihtiyacını karşılayamamış bireyler de ruhsal sorunları ile hep çevrelerinde huzursuzluk yaratıyorlar.

Barınak ihtiyacı

Televizyonların evlendirme programlarını izlerseniz barınak ihtiyacı konusunda da sorunumuz olduğunu görürsünüz. Evlilik, Maslow’un üçüncü seviyedeki “sosyal ihtiyaç” alanına giriyor diyebilirsiniz. Ama programa çıkan kadınların damat adaylarına ilk sorduğu soru “Eviniz var mı?” oluyor. Demek barınak konusundaki ihtiyacını da tam olarak karşılayabilmiş bir toplum değiliz.

Sonuç

Toplumumuza Maslow penceresinden baktığımızda ihtiyaçlar düzleminde daha ilk seviyede kaldığımızı görüyoruz. Ama öte yandan, Türkiye İstatistik Kurumu’nun Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na göre, halkımızın %61’i mutlu olduğunu beyan etmiş. Demek ki, halkımız temel ihtiyaçlarını bile tam olarak karşılayamasa da mutlu olmasını biliyor. Bu da halkımıza özgü bir özellik olsa gerek (!).

Tüm yazılarını göster