Masalların etkisiz kalacağı bir döneme koşuyoruz!..

Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Küresel düzeyde son altı aylık dönemde yaşananlar kırılganlığın önemli ölçüde arttığına, sürdürülebilir olmayan rotada çok daha sıkıntılı bir dönemin kapıyı çalmaya başladığına işaret ediyor. İlkesel olarak çözülmesi gereken sorunlara dokunulamıyor, yapılmaması gereken davranış biçimlerinden kaçınılamıyor; bu süreçte şeffaflık kademeli olarak azalırken belirsizlik artıyor, beklentileri yönlendirerek günü kurtarmak çok daha zor ve maliyetli hale geliyor. Giderek olumsuzlaşan rekabet koşulları nedeniyle faaliyet gelirleri esir iken, faaliyet dışı gelir yaratması amacı ile alınan risklerin alarm vermeye başlaması bu süreçte etkili oluyor. Başka bir ifade ile iyice hantallaşmış ve böyle olduğu için yönetilemeyen riskli pozisyonların nasıl korunacağı, günün nasıl kurtarılacağı konusu ciddi bir açmazın konusu oluyor.

Yukarıda ifade etmeye çalıştığımız karmaşık yapı nedeniyle hiç bir ekonomi olduğu gibi görünmüyor, buna izin verilemiyor. Siyasiler sorunlara dokunmaya cesaret edemiyor, dokunmaya niyet edenler iç ve dış baskılarile engellenmeye çalışılıyor. İş dünyası sanki herşey normalmiş gibi faaliyetini sürdürmeye çalışıyor. Merkez bankaları ise her derdin devası imiş gibi sürekli müdahale etmek zorunda kalarak yıpranıyor. Bu ortamda risk alma isteği dalgalı bir şekilde azalıyor ve küresel ekonomi gelişmekte olanlarında katılımı ile kademeli olarak durgunlaşıyor. Merkez bankaları daha fazla yıpranmamak adına bir süre pasif kalmaya çalışsa ve parasal genişlemeyi azaltacağını dile getirse ortalık karışıyor. İşin ilginci tüm bu olumsuzlukların geniş kitlelerin bilincinden uzak tutulması ve onların gerçek dışı söylem  ve beklentiler ile yönlendirilebiliyor olması günü kurtarmanın ön şartı olarak karşımıza çıkıyor. Gerçeğe tahamül olmadığı için yalanın dozu giderek artıyor, enerji biriktiren güven bunalımını patlamaya hazır bomba haline getiriyor. Deyim yerinde ise boşa konsa, dolmuyor, doluya konsa almıyor, içine düşülen açmazdan çıkılamıyor.

Son altı aydaki eğilimler gelişmekte olan ekonomilere giden sermayenin çıkmak istediğini, fakat çıkamadığını söylüyor. Panik halinde çıkmaya çalışmanın küresel bir felakete yol açacağı ise çok iyi biliniyor; bu olumsuz gerçek gelişmiş ekonomileri bu olumsuzluğu desteklemeye meçbur eden sigorta haline geliyor. Zira gelişmekte olan ekonomilerde batacak para gelişmişlerin mali sistemini de felç edebilir ve batanları kurtarmak veya gitmelerine izin vermek tahammül sınırlarını aşan maliyetler üretebilir. Diğer taraftan bu bedelsiz sigortanın gereğini yapmak ise enflasyon baskılarını arttırarak kaçılan duruma koşmak sonucunu üretebilir. Riskten kaçınmaya çalışsanda, aşırı risk almayı göze alan da olmuyor. Ayrıca beklentiler yolu ile sermayeyi yönlendirmekte giderek zorlaşıyor.

Belli ki üst kattakiler birbirlerini yapılmaması gereken işlere zorluyor, alt kattaki çoğunluğu masallarla uyutmaya çalışıyor. Geri dönüşü olmayan bu sürecin felaketle sonuçlanması kaçınılmaz olacak gibi görünüyor. Bu koşullarda demokrasi ve serbest piyasanın etkinliği gibi konular şekil şartı olmaktan öteye gidemiyor. Bu durumu bilmiyordum söylemi yarınki kayıplarınızı hafifletemez!..

Tüm yazılarını göster