Şimdi marka satın almanın zamanıdır. Örneğin Şişe-Cam Fabrikaları, İngiltere'de zor durumda olan iflası istenilen 1973 yılından bu yana kristalin en büyüğü unvanını elde etmiş, markasını parlatmış "Waterford"u satın almalıdır.
Kütahya Porselen'in "Rosenthal" markasını satın alma girişimi, her sektörde önde gelen Türk şirketlerine örnek olmalıdır.
Rosenthal'in 1997 yılında yüzde 90.7 hissesini satın alan 1759 yılında kurulan ünlü İngiliz Waterford-Wedgwood Grubu bu yılın başında küresel krizden etkilenerek iflas etti. Hemen ardından Rosenthal'in iflası gündeme geldi. Waterford-Wedgwood da ünlü markalar. Ünlü kristal markası Waterford da bu gruba dahil bir marka
Ünlü çikolata markası Godiva'yı Ülker'in satın alması Türk firmalarının dünyanın en ünlü markalarını satın alabileceğini gösterdi.
Haberlerine göre iflas eden Rosenthal firmasının tesislerine ve markasına 36 milyon Euro fiyat biçilmiş. Bugüne kadar İtalyan Sambonet Paderno firması 19 milyon Euro teklif etmiş. Türk-Alman Ekonomi Birliği tarafından yapılan açıklamaya göre ise, Kütahya Porselen Sambonet Paderno'dan daha iyi bir teklif ile Rosenthal'ı satın almaya çalışıyormuş.
Bu çok hem de çok önemli bir haberdir. Ümit edilir ki, Ülker gibi Kütahya Porselen de rakiplerinin önüne geçerek bu önemli markayı satın alır.
Sadece Kütahya Porselen değil, başka firmalar da kriz şartlarını değerlendirir.
1) Küresel kriz dünya pazarının ünlü markalarını satın almak için fırsat yaratmaktadır. Türk firmaları bu fırsatı kullanmalıdır.
2) Bir marka yaratmak para ve zaman ve de beceri işidir. Küresel pazara markasız mal çıkaran ya ucuza mal satar ya fasoncu olarak kalır.
3) Türk firmalarının küresel pazar için marka yaratmaları çok hem de çok güçtür. Bu nedenle marka satın almak tek yoldur.
4) Marka satın almanın bir başka ve çok önemli avantajı, Türk firmasının merkezini pazarın içine taşıması, her türlü koruma engellerini aşabilmesidir. Kütahya Porselen markayı alır ise Almanya'daki tesisleri ve merkezi koruyacak, Türkiye'de üretilecek porselenleri de Rosenthal markası ile Almanya'dan dünya pazarlarına satabilecektir.
5) Türk firmalarının marka satın almalarını öncelikle hükümet teşvik etmelidir. Fuar, defile ve gezi konularında uygulanan dağınık teşviklerden çok bu tür marka satın alma teşvikleri ihracatın tırmanmasına imkan verir.
6) Odalar, birlikler, üyelerinden topladıkları zorunlu katkı paylarını toplantılar, geziler ve kuruluş amaçlarıyla ilgisi olmayan faaliyetler için harcayacaklarına üyelerinin marka satın almalarını teşvik etmek, marka satın almak için üyelerinin tek başlarına veya birleşerek harekete geçmelerini desteklemek zorundadırlar.
TOBB ve TİM gibi kuruluşlarımızın gündeminin başına şimdilerde dünya markalarını nasıl ele geçirebileceğimiz konusu oturmalıdır. Bu bir fırsattır. Her zaman böyle fırsat önümüze gelmez.