Malumun ilamı

Amerikan Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın seçilmesiyle beraber oluşturmaya başladığı müstakbel kabinesi şaşkınlık ve belli kesimlerde hayal kırıklığıy­la karşılandı.

Prof. Dr. Burak KÜNTAY DÜNYA’NIN POLİTİKASI burak.kuntay@dunya.com

Amerikan Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın seçilmesiyle beraber oluşturmaya başladığı müstakbel kabinesi şaşkınlık ve belli kesimlerde hayal kırıklığıy­la karşılandı.

Sadece Amerika’da değil, Tür­kiye’de de kabinenin içindeki isimlerin Tür­kiye’ye karşı daha evvelki vazifelerinde ta­kınmış oldukları tutumlar ve söylemler, bazı kişilerde soru işaretleri doğurdu. Oysaki bu yaşananlar ve verilen tepkiler hiç de sürp­riz değil. Trump’ın böyle bir ekip seçeceğini, isimler konusunda net olmasak da profil ko­nusunda biliyorduk diyebilirim.

İlişkinin seyrini ‘hava durumu’ belirler

Önce gelelim bizim taraftaki bakış açısı­na. Seçim gecesi ve hemen seçim öncesi ya­pılan yorumlarda Trump ile birlikte Türk Amerikan ilişkilerinin çok daha iyi bir nok­taya gideceği, Trump’ın Türkiye ile arasının çok iyi olduğu ve her şeyin Trump’la çok da­ha güzele ve iyiye evrileceği ile ilgili kanaat­ler dinledik. Her zaman söylediğim şeyi bir kez daha söylüyorum. Türk Amerikan iliş­kilerinin seyrini başkanlardan ziyade hava durumu belirler. Hava durumu ne demek­tir?

İki ülke arasında güncel olarak yaşanan menfaat çatışmaları ya da ortak çıkarlar, gi­dişatın günlük seyrini belirler. İki ülke lideri de çok iyi dost bile olsalar ülkelerinin men­faatleri birbiriyle ters düşerse dostluğun esamesi okunmaz. İşte bu yüzden de Trump ya da Kamala değil, olayların seyri ve bu ge­lişen süreçleri ülkelerin tarihsel ve güncel yaklaşımlarındaki politikaları belirler.

İlk başkan olduğunda tecrübesizdi

Her zaman söylüyorum uzmanlık önem­li bir şeydir, herkesin her konuda fikri olur bu fikrini söyleyebilir bunlar normaldir. Ancak her konuda derinlik ve uzmanlık sa­hibi olmadan; hissi ya da genel kaynaklar­dan son dakika edinilmiş bilgilerle orta­ya büyük kanaatler koymaya kalktığınızda, sonu öyle ya da böyle hüsranla sonuçlanır.

Uzmanlık önemlidir. İşte bu bağlamda bak­tığımızda Trump’ın kabinesinin nasıl ola­cağı ve Trump’ın süreçlere nasıl yaklaşaca­ğı katiyen bir sürpriz değildi. Donald Trump ilk başkan olduğunda tecrübesizdi. Belki de Amerikan tarihinde Franklin Roosevelt’in dört dönem başkanlığını bir kenara koyar­sak, Andrew Jackson’la birlikte en fazla ka­bine üyesini ilk döneminde değiştiren baş­kanlardan biridir. Donald Trump bu döne­minde geleneklere uymaya çalışıp, askeri tecrübesi olan, dış ilişkilerde uzman, parti­nin de tasdik ettiği isimler üzerinde uzlaş­maya çalıştı.

Fakat gerek üslubu gerek yöne­tim tarzı geleneksel devlet yönetimiyle ters düştü. Birçok kabine üyesi görevden ayrıl­dıktan sonra Trump’ı çok yoğun bir şekilde eleştirmekle kalmadı, karşısına geçip diğer adayları desteklediğine şahit olduk. En ba­siti; Başkan Yardımcısı Pence bu örneklerin başında gelirdi. Bu kişilerin tavrı doğruy­du, yanlıştı bu ayrı bir mevzu ama esas olan Trump sadakatle imtihan edildi.

En önemli kriteri sadakat

Başkanlıktan ayrıldıktan sonraki dört se­nede ise üzerine gelen davalar, hukuki sü­reçler yanından daha da çok kaçan insanlar düşünüldüğünde; Trump son bir senesin­de birçok konuşmasında ve röportajında üs­tü kapalı ima eder bir şekilde, bazen de açık açık yeni yönetimini oluştururken en önem­li kriterinin sadakat olduğunu defalarca ifa­de etti.

Dolayısıyla hiç umulmadık bir ismin Savunma Bakanı olması, sırala deseniz ilk on sıraya yazmayacağınız bir ismin Dışişleri Bakanı olması ya da Ulusal Güvenlik Danış­manlığı’na çok üst rütbelerde bulunmuş işin hem siyasetine hem stratejisine hakim bir ge­neralin gelmemesi bir sürpriz değil. Çünkü Trump’ın aradığı profil çok tecrübeli, üst dü­zey görevlerde bulunmuş, güvenlik ve güve­nilirlik hissi veren isimler değil. Trump’ın is­tediği kendisine sadık ve aldığı kararları sual etmeden sorgulayacak bir kabine. Bu benim fikrim değil. Bu tartışmaya açık bir konu da değil.

Bu Trump’ın işin başından beri net du­ruşu ve söylemi. Dolayısıyla kimse ne bu sü­recin ilerleyişine ne isimlerin belirlenişine şaşırmasın. Olacak olan zaten buydu. Bugün­kü yazıma sığdıramayacağım için; Trump’ın muhtemel dış politikasını ve Türk Amerikan ilişkilerini etkilemesini başka bir yazıya bıra­kıyorum. Ama şu net bir şekilde bilinmeli ki; uzmanlık bir hadiseyi tarihiyle birlikte ele al­mak, o tarihe, gelişmelere yıllarını verip oku­mak ve bunların yıllar içerisinde analizini ya­parken kattığı değer basite indirgenmemeli.

Tüm yazılarını göster