Maliyetler artarken aynı döviz kuru ile üretim ve ihracatı sürdürmenin b

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Sadece son 5 yıllık dönemde olan biteni özetleyelim: 2005 Yılı Haziran ayından bu Haziran ayına ÜFE(Üretici Fiyatları Endeksi) yüzde 43.1 oranında arttı.

TÜİK'in ÜFE endeksinde verdiği rakamlara göre elektrik ve su fiyatındaki artış yüzde 80.6, petrol ürünlerindeki artış yüzde 126.9, metal fiyatlarındaki artış yüzde 159.9 oranında.

Bu artışlar üreticinin maliyetinin nasıl değiştiğini gösteriyor. Girdi fiyatları ve maliyet değişirken üretici acaba aynı malı aynı döiz fiyatı ile nasıl ihraç edebilir?

2005 Yılı Haziran ayında dolar 1.33-1.34 TL'den işlem görüyordu. Şimdilerde 1.51 TL. dolayında

Bu rakamlara dayalı olarak doların 1.51 TL'lik fiyatı ile ihracat yapmanın güçlüğünden söz edenler "develüsayon lobisi "mensubu olarak kötüleniyor.

Geçtiğimiz hafta bu tartışmalar TEPAV'ın yeni bir araştırması nedeniyle gene gündeme geldi.Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nın (TEPAV) yayımladığı araştırma, "İhracatın "değerli kur" yüzünden gerilediği savını çürüttü." başlığı ile medyada yer aldı. TEPAV'ın bu araştırmasında, Türkiye'nin en büyük ihracat pazarı olan AB'nin dış ticaretinde bir eksen kayması yaşandığına dikkat çekilirken, para birimleri değerlense de Çin, Endonezya ve Singapur gibi ülkelerin bu bölgeye ihracatlarının arttığı vurgulandı.

Ayşegül Dinççağ ve Ümit Özlale tarafından kaleme alınan politika notunda, AB'nin geçen yılın son çeyreğinden itibaren kendi bölgesi dışından yaptığı ithalatın arttığı, birlik üyelerinden yaptığı ithalatın ise düştüğü belirtilirken; "Türkiye bu fırsatı değerlendirememiştir" denildi.

Araştırmada Türkiye'nin emek yoğun giyim ve tekstil ihracatında Asya ülkelerine karşı mevzi kaybettiği, sermaye yoğunluğu daha fazla olan motorlu kara taşıtlarında ise AB'ye yeni üye olan ülkelere karşı kayıp yaşadığı vurgulandı.

Türkiye'nin özellikle ticari araç segmentinde üretim yaptığı belirtilirken, AB'nin bu segmenti teşvik dışında tutmasının da olumsuz etkisi olduğu kaydedildi.

Raporda verilen bilgiye göre Ekim 2009-Mart 2010 döneminde Türkiye'nin giyim eşyası ihracatı kriz öncesine göre yüzde 17 azaldı.

Buna karşılık Çin'inki yüzde 8, Bangladeş'inki yüzde 6, Polonya'nınki ise yüzde 18 arttı.

Motorlu kara taşıtları ihracatında ise Türkiye yüzde 23'lük gerileme yaşarken Hindistan yüzde 117, Romanya yüzde 83, Güney Afrika ise yüzde 46 artış yakaladı.

Türkiye'nin en büyük ihracat pazarının AB olmasının diğer ülkelerden ayrışmasında en büyük rolü oynadığı vurgulanırken, bunun kurla ilgisinin olmadığı, daha çok yapısal nedenlere bağlı olduğu belirtildi.

Raporda, enerji dışı ihracat kalemleri incelenerek AB'ye yeni üye olan ülkelerin AB pazarındaki paylarının yükseldiği, ayrıca Asya ülkelerinin ihracatının da arttığı belirtilirken, "Kurun dış ticaret dengelerini olumsuz etkileyecek ölçüde değerli olduğu savı, kriz sonrası dönemde de sıkça tekrarlanmaktadır. Kriz sonrası dönemde AB'ye ihracatta pazar payını artıran Asya ülkeleri reel kur değerlerine göre incelendiğinde pazar paylarını artıran Çin, Endonezya ve Singapur'un para birimlerinin son dönemde değer kazandığı, ihracatları ve pazar payları düşen Tayvan ve Kore'nin para birimlerinin de değer kaybettiği ortaya çıkmaktadır. Sadece pazar payını önemli ölçüde artıran Hindistan'ın para biriminin yukarıdaki argümanı destekler nitelikte değer kaybettiği görülmektedir" denildi.

TEPAV'in çalışmasındaki gözlemler doğrudur. Pazardaki hareket hakkında verilen bilgiler doğrudur.

Tartışılması gereken nokta şudur: Maliyetler artarken üretici malını ne noktaya kadar üretebilir? İhracatçı, artan maliyetler karşısında aynı malı sabit döviz kuru ile ne noktaya kadar ihraç edebilir?

Bu bir hesap işidir. Yapılamayacak bir şey değildir.

TEPAV'ın araştırması sorunun liranın yüksek değerinden çok AB'nin ihracatının karakteristiğinde yaşanan değişiklikten kaynaklandığını gösteriyor.

1-26 Temmuz'da ihracat yüzde 10.2 arttı

Dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, 1-26 Temmuz 2010 itibariyle bakıldığında geçen yılın aynı dönemine göre ihracatta yüzde 10.2'lik artış olduğunu belirtti. Çağlayan, Rusya'nın Rostov kentinde meyve-sebze halinin temel atma töreni sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamada, "İhracatımızdaki bu sürdürülebilir artış öyle gösteriyor ki biz bu yıl koymuş olduğumuz 107.5 milyar dolarlık hedefi aşacağız" dedi. Çağlayan, Avrupa'daki pazar daralması, euro'nun değer kaybetmesi, Türk Lirası'nın euro karşısında değer kazanmasının ihracatçıyı üçlü bir ateş altında bıraktığını, buna rağmen ihracatın Temmuz ayında yüzde 10.2 artmasının önemli olduğunu söyledi.

Rusya'nın ardından Azerbaycan'a geçen Çağlayan, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 2 milyar dolardan 5 milyar dolara çıkmasını planladıklarını belirtti. Çağlayan Azeri yetkililerden gümrüklerden konteyner alımında ortalama sürenin 50 günün altına çekilmesini de istedi.

Tüm yazılarını göster