Maga senaryoları II: Kripto, dijital tekeller ve genel çerçeve

Maga senaryolarının içe dönüş ya da ço­ğu Avrupa ülkesinde sağın yükselişi­nin dayanak noktası olan woke kültürüne bir çeşit başkaldırı dışında belli bir ana fikri ol­duğunu düşünmüyorum ancak Trump’ın en belirgin özelliği nedir denilecek olursa ke­sinlikle “öngörülemez” olduğunu söyleye­bilirim.

Nazlı SARP nazli.sarp@dunya.com

Maga senaryolarının içe dönüş ya da ço­ğu Avrupa ülkesinde sağın yükselişi­nin dayanak noktası olan woke kültürüne bir çeşit başkaldırı dışında belli bir ana fikri ol­duğunu düşünmüyorum ancak Trump’ın en belirgin özelliği nedir denilecek olursa ke­sinlikle “öngörülemez” olduğunu söyleye­bilirim.

Kripto paraya bakış da bu öngörüle­mez oluşun en belirgin hamlesi olarak karşı­mıza çıkıyor ki geçmişteki tutumu tamamen tersiydi. Bitcoin Konferansı’nda SEC (ABD sermaye piyasası kurulu) başkanı Gary Gensler’i (nasıl olacaksa?) görevden alaca­ğını söyleyen Trump’ın bu hamlesi, kripto para piyasasında karşılığını bulmuş, özellik­le Bitcoin’in 70 bin dolara yaklaşmasını be­raberinde getirmişti ancak gerek jeopolitik tansiyonun yükselmesi gerekse de resesyon korkusu hisse piyasasında olduğu gibi kripto borsasında da olumsuz etki yarattı.

Kripto evreni; volatil ancak bir miktar form değiştirmiş haliyle iki başkan adayına da kapılarını açıyor

Diğer taraftan son günlerde bağış ve an­ketlerde öne çıkan Harris’in de Biden’dan farklı olarak teknoloji sektörünü yeniden kazanmaya yönelik atılımlarda bulunduğu görülüyor. Sonuçta ülkedeki kutuplaşma teknoloji liderleri arasındaki ayrışmaya da sirayet etmiş durumda. Dolayısıyla krip­to para piyasası seçim sonuçlarından ba­ğımsız ancak en riskli yatırım enstrümanı olarak devam edecek gibi gözüküyor. Şu an­da başkan adaylarıyla olan tatlı temasının adıysa “seçim ekonomisi”…

Dijital tekellere gelince aklımıza en çok X ya da Meta’nın şirketleri ve youtube gi­bi sosyal medya ağları geliyor ki bu ağlar, siyasetin gündemini belirlemekten se­çim sonuçlarına kadar pek çok şeyi etki­leyebilme gücünü ellerinde tutmaktalar. Hatırlanacak olursa 2021’de ABD kongre baskınıyla Trump’a sosyal medyada ya­sak gelmişti fakat birkaç ay sonrası Mayıs 2021’de bu yasaklara da yasak getirilme­siyle konu çözüme kavuşmuş oldu.

“Tüm teknoloji girişimcilerinin MAGA olmadığını gösterelim"

Teknoloji denilince akla Silikon Vadisi geliyor ve bu kesim, genellikle liberallerin desteklendiği bir alandı ancak Elon Musk, Marc Andreessen, Ben Horowitz ve David Sacks gibi büyük yatırımcıların Trump’a bi­at etmeleri, çok geçmeden Harris’e destek veren bir grup teknoloji girişimcisini de ha­rekete geçirmiş. NYT tarafından erişilen bir belgenin başlığında “Tüm teknoloji girişim­cilerinin MAGA olmadığını gösterelim” çı­kışı olduğu belirtiliyor ki bu siyasi ayrışma, bir yönüyle de teknoloji tekellerine dokun­mama konusunda birleşmeyi öne çıkarıyor.

Piyasa dinamiklerinin dışında genel bir çerçeve çizilecek olursa; Trump’ın seçilme­si tekrar ticaret savaşlarını ve Çin’i merke­ze koyarken, küresel stagflasyon; Harris’in seçilmesi halindeyse teknoloji ve yeşil dö­nüşüm odaklı olarak hızla bölgeselleşen bir yeni neoliberalist nepotizme maruz kalma riski ortaya çıkacak gibi görünüyor.

Siyasi olarak Trumpizm’in evanjelist an­layışının Harris’in neoliberalizminden ne kadar farklı olduğu kısmını yoruma açık bı­rakmakla beraber; her iki adayın da seçil­mesinin mevcut konjonktürde Türkiye’nin rotası açısından çok fazla belirleyici olma­yacağını düşünenlerdenim.

Türkiye’ye akan tasarruflar etkin yatırımlara dönüşmediği sürece spekülatiftir…

Yazımın ilk bölümünde ABD seçimleri­ne bağlı olarak dolar ve altının yönü hakkın­da çıkarsamalar yapmış; seçim sonuçları­nın altın fiyatı üzerinde belirleyici olmadı­ğı, doların değeri üzerindeki belirleyiciliğin ise Fed’in itibarsızlaştırılması pahasına da olsa Türkiye açısından orta ve uzun vade­de önemli bir etki yaratmayacağı sonucuna varmıştım. Değersiz dolar kısa vadede Tür­kiye gibi gelişen ülkelere sermaye akışını hızlandırsa da tasarruflar çoğu zaman etkin yatırımlara dönüşmeden toz olup, uçabili­yor. Defalarca tecrübe edildiği üzere kırılgan ekonomi, daima hem içeriden hem de dışa­rıdan gelebilecek basınca karşı dayanıksız­lık manasına gelir. Dolayısıyla ekonomimiz üzerindeki belirleyiciliği açısından ABD se­çiminin kazananı konusunda kayıtsızım.

Tüm yazılarını göster