Madem gidişat kötü değil, bunca önleme ne gerek vardı ki

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Ekonomi Koordinasyon Kurulu 28 Şubat 2009 tarihinde 5838 sayılı kanun ile kuruldu. Kurulun sekreteryası Hazine Müsteşarlığı tarafından yürütülüyor. Kurul, ilk toplantısını 11 Mayıs 2009 tarihinde gerçekleştirdi. Ekonomi Koordinasyon Kurulu şimdiye kadar yüzlerce defa toplanmıştır kuşkusuz. Toplantı duyuruları ve sonrasında yapılan açıklamalar Hazine Müsteşarlığı’nın web sayfasında ilan ediliyor. Ama iyi de giderek önem kazanan son toplantıların ve bunlara ilişkin açıklamaların Hazine Müsteşarlığı’nın web sayfasında yer alması gerekmez miydi...

Son olarak 18 Kasım’da gerçekleştirilen toplantıyla ilgili bilgi var Hazine’nin sayfasında. Ama biliyoruz ki Kurul bu tarihten sonra bir kez Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında toplandı, bir kez de Başbakan Yıldırım başkanlığında. Çankaya Köşkü’nde önceki hafta gerçekleştirilen toplantıda alınan kararlar da geçen perşembe günü Başbakan Yıldırım tarafından açıklandı.

Şu da merak edilmedi değil tabii ki. Başbakan’ın bu kararları açıklaması için toplantıdan sonra neredeyse bir hafta geçmesine niye gerek duyuldu acaba. Bu gecikme, toplantıdan dişe dokunur bir önlemler paketi çıkmayacağı yorumlarını da beraberinde getirdi.

Peki alınan kararlar, uygulamaya konulacak olan önlemler öyle umulduğu gibi birçok derde çare olabilecek düzenlemeler mi? Tartışılır doğrusu.

Bu kadar önlem niye gerekti ki

Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısında alınan kararları, uygulamaya konulacak önlemleri biliyorsunuz, onları tekrar etmeye gerek yok. Ama şu basit soruya yanıt bulmak gerekiyor:
“Ekonomide işler madem öyle çok da kötü gitmiyordu, hatta hiç kötü sayılmazdı, Türkiye ekonomisinin temelleri çok sağlamdı, ne oldu yani birden sarsılıverdik mi ki böylesine radikal önlemlere gerek duyduk?”

Bir kişi hasta olmadan doktora götürülür mü, herhangi birine rahatsız değilse durup dururken yan etkileri de olan bir sürü ilaç verilir mi?

Ne oldu da peş peşe Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantıları yapmaya başladık; ne oldu da normalde Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek başkanlığında bazı bakanlardan oluşan kurula önce Başbakan, ardından Cumhurbaşkanı başkanlık etme gereği duydu?

Yoksa ortada bir olağanüstülük mü vardı; kamuoyu olarak bizim görmediğimiz, bilmediğimiz bir ekonomik sıkıntının işaretleri mi alınıyordu da Kurul böylesine üst düzeyde başkanlıkla toplanır olmuştu?

Bugün GSYH merakla beklenecek

Ekonomide bir sıkıntı olduğunu, işlerin iyi gitmediğini herkes görüyor. Türkiye ekonomide en sıkıntılı dönemi bu yılın üçüncü çeyreğinde yaşadı, dördüncü çeyrek de üçüncü kadar olmasa da pek parlak gelecek gibi görünmüyor.

Bu köşede 9 Aralık Cuma günü yer alan yazımızda üçüncü çeyrek büyümesinin sıfır dolayında beklendiğini, son çeyrekte en iyi olasılıkla yüzde 2.5 gibi bir büyüme gerçekleşebileceğini, bu durumda da 2016 yılı büyümesinin yüzde 2.5’i ancak bulabileceğini yazmıştık. O yazımızda, bu tahmini, yılın ilk yarısına ilişkin verilerin revize edilmemesi kaydıyla yaptığımızı da özellikle vurgulamıştık.

Şimdi TÜİK GSYH hesaplamalarında revizyona gidiyor. Bu revizyon bir seri kırılmasına yol açacak mı, bu yılın ilk iki çeyreğini etkileyecek mi ya da etkilerse bile ne ölçüde etkileyecek, üçüncü ve son çeyreğe yansıma nasıl olacak, bilmiyoruz. İlk üç çeyreğe ve önceki yıllara bir yansıma olduğu takdirde bunu bugün TÜİK’in yapacağı açıklamayla göreceğiz zaten.

GSYH serilerinde her zaman için revizyona gitmek gerekebilir tabii ki. Bu anormal bir durum değil. Ama eğer revizyon yıl ortasında gündeme gelirse, işte bu anormal bir durum olur.
TÜİK’in açıklamasını bekleyelim, o revizyon bu yılı kapsayacak biçimde yapılacak mı, yapılmayacak mı görelim.

Eğer GSYH serisi sil baştan olursa, durum gerçekten çok vahim demektir. Gerçek anlamda sağlayamadığımız büyümeyi, giderek yavaşlayan büyümeyi, bu kez rakamları “revize” etmek suretiyle gerçekleştirme yoluna gidiyoruz demektir. Bu da müthiş bir itibar kaybından başka bir şey değildir. Umarız böylesi bir hataya düşülmeyecektir.

Tüm yazılarını göster