Maddison 2030

Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

Angus Maddison Contours of the World Economy: 1-2030 AD, Oxford University Press, 2007 isimli kitabıyla yine başarılı bir iş yapmış oldu. Tüm sosyal bilim lisans öğrencilerinin okumasında fayda var. Roma imparatorluğu üzerine olan bölüm çarpıcı biçimde ilginç; ancak burada gelecekten haberler bölümü üzerinde duracağım. Maddison, US Census Bureau ve Groningen Growth and Development Centre (GGDC) ile beraber 2030 civarında dünya ekonomisinin nasıl görüneceğine dair bir nitelemeye kalkışmış ve bunu nüfus, verimlilik, enerji ve global ısınmaya ilişkin tahminlerle beraber yapıyor. Bunu yaparken de makroekonomik tarih diyebileceğimiz bir ekonomi alanındaki ustalığını tekrar gözler önüne seriyor.

1952-1978 arasında dünyada fert başına gelir daha önce hiçbir dönemde olmadığı kadar hızlı artarak yılda %2,6 oranına ulaşmış. Bu artış hızı 1700-1820 arasında yakalanan hızın 28 katı ve 1820-1952 döneminin de yaklaşık 3 katı. 1952-1978 döneminde adeta bir altın çağ yaşanmış ve büyüme eşit ve orantılı gibi görünerek pek çok bölgede performans yüksek olmuş. Böylece bu dönem bir Harrod-Domar döneminden ziyade bir Solow dönemi gibi görülebilir. ABD fert başına gelir ve verimlilikte lider ülke olurken dünya ortalamasından daha yavaş büyümüş, ancak yine de teknoloji sınırında atılım yaparak yüksek sayılabilecek toplam factor verimliliği oranlarına ulaşabilmiş. Japonya ve bazı gelişmiş ülkeler ABD'yi hızlı biçimde yakalamaya başlamış ve aradaki fert başına gelir uçurumu hızla daralmış. Çin kendi tarihine kıyasla bu dönemde hızlı büyümüş olsa da büyüme hızı dünya ortalamasının altında kalmış. Yani 1978 yılında Cüce Deng iktidara gelmeden önce yaşananlar hakikaten başarı olmaktan çok uzak. Afrika ve diğer Asya ülkeleri göreceli pozisyon açısından gerilemişler: fakat tarihi olarak o kadar fakir kalmışlar ki dünya ortalamasının altında büyümelerine rağmen kendi geçmişlerine oranla yakaladıkları performans daha önce görülmemiş ölçüde yüksek sayılmakta. Çin de aynı durumda: dünya ortalamasının altında bir performans geçirmiş fakat geçmiş o kadar kötü ki, bu bile olumlu karşılanabiliyor. Elbette Çin'in Afrika ülkeleri liginde büyüme ve verimlilik artışları sergilemesi kabul edilemezdi ve nitekim Çin ekonomik politikalarını/stratejisini 1978 itibariyle değiştirmeye başladı. 

1978-1995 arası dünyanın büyüme hızı düştü. Lider ülkenin yavaşlamasının temel nedeni toplam factor verimliliğinde sert bir düşüş yaşanmasıydı; ileri teknolojinin sınırında teknolojik ilerlenme hızı hissedilir şekilde düşmüştü. Japonya ve diğer ileri kapitalist ülkelerde hem teknolojik ilerlemenin yavaşlaması, hem de ABD'ye yaklaştıkları ölçüde hızlı büyüme ve lideri yakalama potansiyelinin kullanılarak tüketilmesi yüzünden sert bir yavaşlama yaşandı. 1978-1995 arasında Asya ülkeleri dünyanın en dinamik bölgesini oluşturdular. Çin'de ve diğer 7 dinamik Asya ülkesinde fert başına gelir hızla arttı. Hindistan da fena değildi fakat diğer 31 Asya ülkesi nispeten yavaşladı.

Son 25 yıldaki gibi lider ülke ABD'nin toplam faktör verimliliğinin (Solow kalanı) duraklamasına bağlı olarak teknolojik ilerleme yavaşlamaya devam edecek. Diğer ileri kapitalist ülkelerin ve Japonya'nın ABD ile aralarındaki reel gelir/verimlilik açığını kapatmak için fazla bir potansiyelleri kalmadı. Aradaki mesafe zaten eskisine göre hayli daraldı ve ne Avrupa, ne Japonya ABD'ye daha fazla yaklaşabilecek gibi görünmüyor. Eski SSCB ülkelerinde geçmişte yaşanan gelir düşüşlerinin tersine dönmesi ve eski SSCB, Ortadoğu, Afrika ve Latin Amerika'da büyümenin bir miktar canlanması beklenebilir. Dinamik Asya 7'leri 1997 krizinden sonar zaten bir ölçüde şoka uğramışlardı ve muhtemelen dünya krizinin de etkisiyle 1997 öncesi performanslarına kolay kolay dönemeyecekler. 1997 Asya Krizi'nin yıllar süren sonuçları olmuştu ve 2007-2009 Krizi'nin de benzeri sonuçları olacaktır.

Fert başına gelirin çok daha düşük olduğu diğer Asya ülkelerinde Hindistan'da varolan büyüme potansiyeline benzer bir potansiyelden bahsedilebilir. Çin uzun süre pek çok Asya ülkesinden daha hızlı büyüyecek gibi görünüyor çünkü (a) reel geliri ve verimliliği halihazırda hala çok düşük (b) 20 yıldır yüksek büyüme ve fiziki-beşeri sermayeye yatırım hızları tutturdu ve (c) ne 1997'de ne de 2008'de diğer Asya ülkelerinin yaşadığı şoklara maruz kalmadığı söylenebilir. Ancak 1978-1995 döneminin hızına erişmesi güç çünkü hem yapısal sorunları ve maliye-para politikası sorunları yaşayacak, hem de düşük seviyeden atağa kalkmanın ve liberalizasyonun verdiği ilk ivmenin avantajlarını çoktan yaşadı. Maddison 2030 yılına kadar 1978-1995 dönemine göre daha düşük nüfus artış hızı ve dünya ekonomisinde yıllık yüzde 3 civarında büyüme bekliyor. Bu artış 1978-1995'e göre daha iyi, ama 1952-1978 döneminin hayli altında.

Tabloda dünya ekonomisinin değişen manzarası tarihi perspektifle görülüyor. Değişim 1973 Birinci Petrol Şoku sonrası belirginleşiyor -daha önce değilse. Avrupa'nın 2030 yılında ekonomik ağırlığını ciddi biçimde kaybettiğini, Çin ve Japonya dahil Asya'nın ise 1820 yılındaki durumuna geri döndüğünü, koloniyalist ve emperyalist dönemlerin Asya'da yarattığı hasarın sonunda telafi edilmeye başlandığını görüyoruz. Maddison'un buradaki ana mesajı şu: Batı batıyor, Doğu doğuyor !

Dünya GSH'sinin oranı olarak

                                                                                                                      1820      1870     1950     1973      2003     2030

Batı Avrupa 23.0 33.1 26.2 25.6  19.2 13.0

Batı'nın uzantıları* 1.9 10.0 30.7 25.3 23.7 19.8

Asya** 59.4 38.3 18.6 24.1 40.5 53.3

Doğu Avrupa 3.6 4.5 3.5 3.4 1.9 1.3

Eski SSCB 5.4 7.5 9.6 9.4 3.8 3.4

Latin Amerika 2.1 2.5 7.8 8.7 7.7 6.3

Afrika 4.5 4.1 3.8 3.4 3.2 3.0

Maddison, 2007, Tablo 7.6, s. 340

ABD dahil

**Japonya dahil

Tüm yazılarını göster