Limanlar ”yer seçiminin” temel değişkenidir

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Ülkemizde mevcut üretim tesislerinin modernizasyonu yatırımları kesintisiz sürdürülüyor. Öte yandan, büyük kentlerde sıkışan üretim tesislerinin yeni yerleşim yerlerine taşınması süreci hızlanıyor. Yabancı sermayenin hizmet alanlarından mal üretimine yönelmesi için önlemler geliştiriliyor. Kapasite ve teknik olanakların artırılması için yeni yatırımlar gündemdeki yerini ve önemini koruyor. Bütün bu gelişmeler, uygun yerleşim yeri ve akışkanlığı hızlandırmaya uygun işyeri yatırımları yapmayı gerektiriyor.

Etkin bir "yatırım yönetiminin" şaşmaması ve sapmaması gereken temel ilke, "başlangıç noktasına hassas bağlılıktır". "Yer seçimi" bir kez yapıldıktan sonra değiştirilmesi çok yüksek maliyeti gerektirdiğinden "kritik kararlardan" biridir.

İstanbul, Kocaeli ve Bursa'nın "kent ekonomisi verimi" açısından ulaştığı sınırlar, ekonominin toplam verimini istenen düzeye çıkarmamızı da engelliyor. Yer seçimi penceresinden bakarak, bir önceki yazıda ülkemizdeki iş yöneticilerinin özen göstermesi gereken başlıca etkenlere değinildi. Sanayileşme sürecinde odak kentlerimizin durumu bu yazının temel varsayımını da belirledi. Bu varsayım," İstanbul, Kocaeli ve Bursa'daki çoğu iş yerinin uygun olmayan koşulları iş süreçlerini iyileştirme, işgücü profillerini değiştirme ve erişebilirliği artırmaya engel oluşturuyor. Ürünlerimizin rekabet gücünü artırabilmemiz için yeni yerleşim yerlerinin belirlenmesi, yen iş yerlerinde akışlarının yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Bu gereğin ivedilikle yerine getirilmesi ekonominin bütün aktörlerinin temel görevi".

Lojistik sisteminin bir parçasını oluşturan ulaştırma sistemlerinde "konteyner taşımacılığının" ağırlığı giderek artıyor. Ulaştırma sisteminde gözlenen konteyner taşımacılığı eğiliminin hızlanması, yer seçiminin "limanlar bağlamını" özenle ele almayı gerektiriyor.

Birçok üretim tesisinin bugün yerleşik oldukları alanlardan çok uzaklara taşınması şansının yüksek olmadığı kanısındayız. Bu yazı kapsamında, ülkemizin nesnel koşullarında yer seçiminin limanlar bağlamını ağırlıklı olarak Çandarlı Limanı özelinde tartışmayı deneyeceğiz.

Çandarlı Liman ihalesi

Bu satırların yazarı, 1980'lı yıllardan bu yana Akdeniz-Karadeniz yük akışlarının ihtiyacını karşılayacak, İstanbul ve Çanakkale Boğazı'nın yükünü artırmayacak bir "ana liman ihtiyacını" sürekli gündeme taşımıştır.

Örgütlü ve uluslararası nitelikte bir ana limana sahip olmanın ilk adımı olan Çandarlı Limanı ihalesi 15 Mayıs 2011'de yapıldı. DHL'nin belgelerine göre liman 20 milyon ton/yıl kapasiteye sahip olacak.

Limanın üç aşamada tamamlanması öngörülüyor: İnşaatının ilk adımı 800 metre uzunluğunda dalgakıran inşası olacak. Dalgakıran inşaatı tamamlandıktan sonra liman işletmeciliği "yap-işlet modeli" ile gerçekleştirilecek. İlk aşama yatırımının 900 günde bitmesi, 230 milyon 500 bin liralık bir harcama ile tamamlanması öngörülmektedir.

DHL yetkilileri 2013 yılında Çandarlı Limanı'na ilk geminin bağlanabileceğini tahmin ediyor. Çandarlı Limanı'na aynı anda 6 büyük gemi yanaşabilecek. Bugünlerde yaklaşık 60 milyon ton dolaylarında olan konteyner kapasitesi Çandarlı Limanı'nın devreye alınmasından sonra 170 milyon ton/yıl düzeyine ulaşacak. Sadece Çandarlı'nın kapasitesi 120 milyon ton olacak.

Kamu kaynakları ile Çandarlı Limanı'nın dalgakıran ve yol bağlantıları tamamlanacak. İstanbul-Bursa-Balıkesir-İzmir Otoyolu ile bağlantının da liman üst yapılarından önce tamamlanması gerekiyor.

İzmir'den ya da Osmaneli-Bursa-Balıkesir Projesi ile birlikte hızlı tren olanağı yaratan demiryolu bağlantısını da limanla birlikte ele alınması, eş zamanlı tamamlanması kaynak kullanımının verimliliği açısından hayati öneme sahip.

Havayolu ulaşımında ihtiyacının karşılanması, iletişim altyapılarının ve hizmetlerin de bu çerçevede yönetilmesi de tasarlanan limanın işlevsel bütünlüğü dikkat edilmesi gereken bir başka değişken.

Yeni eksenler özenle ele alınmalı

Çandarlı Liman projesi üretim tesislerinin "yer seçimini" köklü biçimde etkileyecek. Bilecik-Eskişehir-Kütahya-Afyonkarahisar-Konya-Ankara ekseni, ülkemizin coğrafi derinliği açısından anlamlı olduğu gibi, eğitim-öğretim olanakları, yetişmiş işgücü arzı, sanayi birikimi, iyi düzenlenmiş ulaşım sistemleri altyapısı ve limanlara erişebilirlik açısından da irdelenmesi gereken bir gelişme alanı. Diğer eksen, Balıkesir- Manisa ve Çandarlı limanı üçgeni arasındaki bölge. Bu bölgede Balıkesir ve Manisa'da OSB'ler bağlamında gelişmeler var. Gelecek günlerde limanın "kaldıraç etkisi" gelişmeleri hızlandıracak. Bu nedenle ek haritada gösterilen iki gelişme ekseninin bir "ana planının" yapılması da yatırımları hızlandırma açısından etkili bir özendirme aracı olacaktır.

Çandarlı Limanı'nın gelişmeleri birinci derecede etkileyeceği iki eksende bir dizi önlemin alınması gerekiyor. Bu önlemler şöyle sıralanabilir:

. Liman inşaatı ile eş zamanlı olarak otoyol, bölünmüş yol gibi lastik tekerlerli araçlar için karayolu yol altyapısının tamamlanması,

. Demiryolu alt-sisteminin liman bağlantılarının eş zamanlı bitirilmesi, kapasite ve teknik olanaklarının rekabet gücü yaratacak özellikler taşıması,

. Havayolu ulaşımının uygun bir havaalanı ile desteklenmesi,

. İletişim altyapısının liman yatırımına paralel olarak gerçekleştirilmesi

. Organize sanayi bölgelerinin alanlarının, altyapı yatırımı önceliklerinin, ihtisas alanlarının, kümelenme ihtiyaçlarının net olarak tanımlanması ve kamuoyu ile paylaşılması,

. Ülkemizin orta ve uzun dönemli sanayileşme stratejilerine göre önceliklerin belirlenerek yatırımcının zihninde netlik yaratılması,

. TOKİ ya da bu amaçla oluşturulacak özel bir kurumun OSB'lerdeki yatırımlar üzerinde ihtisaslaşması, altyapıların hızla tamamlanması, girişimcinin toprağa gereksiz sermaye bağlamasının önlenmesi,

. Bölgede işgücü ihtiyaçlarına göre eğitim altyapısının liman, diğer ulaşım alt-sistemleri ve iletişim altyapıları ile birlikte ele alınması vb. ivedilikle ele alınmalıdır.

Diğer limanlar

Doğu Akdeniz Havzası gelişmesi açısından Mersin Limanı -İskenderun limanlarını, Gaziantep, Kahramanmaraş, Osmaneli- İskenderun -Yumurtalık üçgeninde düzensiz gelişmelerin yaratacağı kaynak kayıplarını başka bir yazıda irdeleyeceğiz. Filyos Limanı ve çevresindeki gelişmeleri ise gerekli verilere eriştikten sonra ele alacağız.

Doğu Akdeniz'de Mersin Limanı ile birlikte İskenderun ve yakın bölgesindeki özel limanlar bağlamı, yörede organize olmayan sanayi bölgelerinin yaratacağı sorunlar da yer seçiminde özenle dikkate alınması gereken sorunlarımızdır.

Doğu Akdeniz Gelişme Havzası, Filyos ve Batı Karadeniz Havzası, Marmara Denizi içindeki limanlar, kapasiteleri, teknik olanakları, ana liman bağlantıları da yatırım yeri seçiminde özenle analiz edilmeli.

İşletmecilik sorunlarına eğilmeliyiz

Temel sorunumuzu Rolf Wenkel net bir anlatımla bize iletiyor:

"Yaşadığımız krizin sisteme bağlı nedenlerini ortaya çıkaran teşhise göre finans cambazlığı ve spekülasyonun değil işletmeciliğin muteber olması gerekirdi. Ama son 30 yılda bunun tam tersi yapıldı.Hatanın düzeltilmesi için 1950'lere dönmeye gerek yok.Ama tedavinin her aşamasında işletmeciliğin ön plana çıkarılıp mali spekülasyonun önlenebileceğinin düşünülmesi gerekir"

İlk yatırım aşaması, tevsi ve modernizasyon yatırımları, işletme dönemindeki dönüşüm maliyetleri kadar işlem maliyetleri fiziki kaynaklar,insan gücü ve teknolojiyi verimli kullanmanın çok temel sorunları. Değer yaratma zincirinin tüm aşamalarında "kaynak bağlama bilincinden" söz edeceksek, yerleşim yeri seçimi ve üretim tesislerinin yapı tasarımları başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesi gereğince özenle irdelenmeli.

Var olan tesislerini yeni bir yere taşımak isteyen ve yeni yatırım kararları alan iş yöneticileri, ülkemizde olası gelişme havzaları ve liman bağlantılarını ayrıntılı biçimde analiz etmeden bir adım bile atmamalı…

Tüm yazılarını göster