Likiditeyi çekersek ne olur?

Hafta içinde gelen Para Politikası Kurulu faiz kararında bir değişikliğe gidilmese de, karar metninde şahin duruşun korunması oldukça önemli. Piyasada baz etkisi ile önü­müzdeki aylarda düşecek olan yıllık enflas­yon ile beraber Eylül-Ekim döneminde ilk fa­iz indiriminin geleceği beklentisi karar son­rası azaldı.

Serdar PAZI PİYASANIN İÇİNDEN

Hafta içinde gelen Para Politikası Kurulu faiz kararında bir değişikliğe gidilmese de, karar metninde şahin duruşun korunması oldukça önemli. Piyasada baz etkisi ile önü­müzdeki aylarda düşecek olan yıllık enflas­yon ile beraber Eylül-Ekim döneminde ilk fa­iz indiriminin geleceği beklentisi karar son­rası azaldı.

Piyasa ile ekonomist tahminleri arasında yine bir ayrışma var. Ekonomistler bu şahin söylem ile bu sene indirim gelmeye­bilir, gelirse de sınırlı kalır derken, swap pi­yasası Eylül ile başlacak bir indirim patikası öngörüyor. Peki bunun reel ekonomiye yansı­ması nedir?

Phillips Eğrisi olarak da bilinen, ekonomide enflasyon ve istihdam arasındaki negatif korelasyon gerçeği bir kez daha önü­müze geldi. Teoride de denildiği gibi enflas­yon düşsün istiyorsan, istihdam artamaz. Enflasyon ile gerçekten mücadele etmek is­tiyorsak, dünyada enflasyon belasının kalıcı olarak üstesinden gelmiş ülkelerin yaptığı gi­bi, ekonomiyi soğutmamız gerekiyor.

Maliye politikası dezenflasyona destek vermeli

Şu ana kadar yapılan daha ziyade para po­litikası kısmında alınan önlemlerdi, faizi ar­tıralım bazı makroihtiyati tedbirleri düzen­leyelim yeterli denildi. Ancak kamunun top­ladığı vergi ve bunu nasıl harcadığı çok daha önemli, yani maliye politikası da dezenflas­yona destek vermeli. Yoksa günlük ya da haf­talık palyatif çözümlerle konunun etrafından dolanmak, sorunun daha da kronik hale gel­mesinden başka bir işe yaramaz. Gereksiz ye­re vakit kaybederiz, son 5-10 yılda yerimizde saydığımız gibi. O yüzden TCMB tarafından atılan ve atılması planlanan adımları önem­siyorum.

Atıl likiditeyi çekmek ekonomik aktiviteyi azaltır

Sistemdeki atıl likiditeyi çekmemiz, eko­nomik aktiviteyi şüphesiz azaltacak. Türkiye gibi gelir dağılımında problem yaşayan ve sı­nırları içinde yaşayan insan sayısı sürekli ar­tan bir ülkede %3 altında büyüme aslında re­sesyon olarak kabul edilir. Belki 2024-2025 bu açılardan iyi anılmayacak, ancak dünya­da artık üstesinden gelinen enflasyon prob­lemi bizim de gündemimizden çıkacak. Asga­ri ücret ile geçinmeye çalışan insanların ha­yat standardını ancak tek haneli enflasyon ile iyileştirebiliriz, aldıkları zammı bir kaç ay içinde enflasyona geri vermeleri ile değil.

Tüm yazılarını göster