Kuvvetler ayrılığı yok olursa 'yürütme' sınır tanımaz

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Demokrasinin, çağdaş ülke yönetiminin esası kuvvetler ayrılığıdır.

Üç "ana kuvvet (güç)" vardır.

(1) Yasama (kanun yapma) kuvveti. (Halkın oylarıyla oluşan bağımsız meclis)

(2) Yargı kuvveti. (Bağımsız mahkemeler) ve

(3) Yürütme kuvveti. (Hükümetin şemsiyesi altındaki icracı kuruluşlar.)

Çağdaş toplum yapısında bu üç "ana kuvvet"e (güce) bir de dördüncü kuvvet eklenmiştir. O da "basın/medya"dır.

Demokrasinin, çağdaş ülke yönetiminin dengeli/doğru biçimde işlemesi için bu dört kuvvetin birbirinden bağımsız/bağlantısız şekilde çalışması, birbirini denetlemesi gerekir.

Son zamanlarda Türkiye'de kuvvetler ayrılığı yok oldu.

(1) Yürütme gücü, önce yasama gücünün kontrolünü ele aldı. Şimdilerde yasama gücünün kendi başına bir kanun çıkarması, soruşturma, denetim kararı alması imkânsız. Yasama gücünde çoğunluk oyları, hükümet başkanının talimatıyla hareket ediyor.

(2) Yargı gücü giderek hükümetin kontrolüne giriyor.

(3) Kuvvetler ayrılığının giderek yok olmasıyla yürütme gücü, ülkenin tek "hâkim gücü" haline geliyor.

Fakat bunun önünde tek bir engel var. O da "dördüncü kuvvet/güç" olarak kabul edilen "basın/medya".

Tek hâkim güç olma yolundaki yürütme gücü, kuvvetler ayrılığının son halkası olan "basın/medya" engelini iki şekilde aşabilir.

(1) Kendi basınını/medyasını oluşturur.

(2) Kendi yanına çekemediklerini ya sindirir ya da yok eder.

İşte o zaman ülkede tek hâkim güç "yürütme" gücü olur. Yürütme gücünün denetim imkânı kalmaz. Yürütme gücü "sınır tanımaz". İyi niyete dayalı hatalar ve yanlışları uyaran olmaz. Kötü niyete dayalı icraatı kamuoyu duyamaz. Yapan, yapanın yanında kalır. Cezalandırılamaz.

Yürütmenin sınır tanımadığı bir ülkede "yürütenler" de istedikleri gibi at koşturabilir.

Tüm yazılarını göster