Kutuplaşma veya ayrışma… Siyasette çok sık kullanılan bir sorun. Toplum çok ayrıştı ve kutuplaştı.
İyi ama ayrışma sadece siyasette mi?
Dün DÜNYA Gazetesi’nin manşeti “Tüketim tam gaz”
Evet, çılgınca tüketiyoruz. Mesela konut satışları yüksek faize rağmen 165 bin adet ile rekor kırdı.
Sadece konut mu? Mesela ithal tüketim 53,5 milyar dolara ulaşarak bir başka rekorun sahibi oldu.
Ya oto...? Orada da orta ve alt sınıf araba yerine orta ve üst sınıf araba satışı revaçta.
Çılgınca tüketen bir kesim var.
İyi ama bu çılgınca tüketen kesime karşılık geçinme derdinde olanların sayısı da hızla artıyor. Özellikle sabit gelirli dediğimiz emekli ve asgari ücretliler çok zor geçiniyor.
GSYH hesabında görüldü ki, toplam tüketim yüzde 81 artarken zaruri tüketim yüzde 74,1 artışta kaldı.
Merkez Bankası enflasyon sunumunda da özellikle orta-üst kesimin tüketimine dikkat çekiyor.
Bu tüketim frenlenmezse enflasyonda beklenen seviyelere zor geliriz. Oysa sabit gelirli kesime daha az zam vererek frenlemeye çalışıyoruz. Lakin, sorun oralar değil ki… Sorun ithal tüketimi, konut tüketimini ve orta-üst otomobil tüketimini kimler yapıyorsa orada aranmalıdır.
TÜİK her ne kadar gelir dağılımı için daha önce açıkladığı verileri revize etse de, ülkemizde gelir dağılımı bozukluğu en üst düzeyde.
2023 ama 2022 verileri bile çok kötü durumda olduğumuzu gösterdi. Ya 2024 gelir dağılımı?
İşte bunu tüketim kutuplaşmasından görüyoruz. Bir tarafta lüks diyebileceğimiz tüketim çılgınlığı yaşanırken diğer tarafta geçim sıkıntısı da zirveyi zorluyor.
Tam bir kutuplaşma…
İyi ama bu tür kutuplaşmalar sadece ekonomik sonuçlar doğurmaz. Orta-uzun vadede toplumsal barışı da çok ciddi sıkıntıya sokacak bir sürecin içindeyiz.
Bugün en fazla tartışmamız gereken ayrıntıya gelelim: Servetine servet katan bu kesim toplumun yüzde kaçını oluşturuyor?
TÜİK verilerine göre yüzde 5… Yani 4 milyon civarı bir kesim.
İşte bu kesimin ekonomik davranışları geriye kalan 81 milyonu etkiliyor ve etkileyecek.
Mesela siz imkanınız var diye lüks bir araba veya iyi bir konut aldığınızda bunun fiyat dalgalanmasının faturasını sabit gelirliler ödeyecek.
Çünkü seneye yapılacak ücret zamları gerçekleşen enflasyona göre değil, beklenen enflasyona göre yapılacak. (bunu çok sık dile getiriyorlar)
Sanayi ve hizmet ayrımı
Ayrışma ve kutuplaşmanın bir başka alanı da sektörel farklılıklar.
Sanayi sektörü son 1,5 yıldır çok ciddi sıkıntılar yaşarken bunun tam tersi şekilde hizmet sektörü hızla genişlemeye devam ediyor.
Oysa vergi sisteminin temelini sanayi sektörü oluşturuyor.
Adeta yem veren ağaç sürekli baltalanırken sistemin dengesini bozan kesimler kıyak üstüne kıyak alıyorlar.
Acaba bu ayrışmayı ve kutuplaşmayı çözmeden temel ekonomik hedeflere daha az maliyetle varamaz mıyız? Umarım ciddiye alınır…