Kuşku çağının uzatmaları...

Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Herhangi bir eğilim setinin 'yeni normal' olarak tanımlanabilmesi için gidişatın sürdürülebilir olması, belirsizlik ve kırılganlığın kesinlikle artmıyor olması ön şart niteliğindedir. Gerek küresel gerekse ulusal nitelikteki görünümü değerlendirmeye çalışır isek 'yeni normal'den bahsetmek mümkün değildir. Koşullar böyle olunca güvensizlik ve riskten kaçınma dalgalarının evrim geçirerek güçlenmesi ve daha yıkıcı olmaya başlaması beklenmelidir. Fakat çaresizlik bataklığına saplandığı veya çıkarları öyle gerektirdiği için günü kurtarmaya çalışanların tam aksi yönde değerlendirmeler de sonuna kadar günü kurtarmaya çalışacağı da bilinmelidir. Böylesi bir kaotik ortamda kafaların karışması normaldir, ahlaki çöküntünün artması da kaçınılmazdır...

Bugünün küresel düzeni çok hastadır ve kendi ürettiği sorunları çözebilecek durumda değildir, yaşlanmıştır ve tüm kurumsal yapısı ile birlikte uzatmaları oynamaktadır. Hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı yeni bir düzene ihtiyaç vardır, herkesin payına düşen fedakarlığa razı olarak çözüme katkı yapması olası değildir. Herkes yaşanan kaosu kendi lehine fırsata dönüştürme çabasındadır ve ısrarla olduğu gibi görünmekten kaçınmaktadır. Herkes maddi manevi çok şey kaybedecektir ve görece daha az kaybedenler yeni düzende daha belirleyici olabileceklerdir. Durum böyle olunca iki farklı anlayış ön plana çıkmaktadır: bir kesim risklerini asgariye indirip güvenli bir limanda sabırla beklemeyi tercih ederken diğerleri söz konusu eğilimin yaygınlaşmasını engellemek ve daha çok risk ve spekülatif kazanç peşinde koşmaktadır. Birinci grup çaresiz duruma düşmemek adına kanaatkar olmayı tercih eder iken ikincisi ise birincisinin yaklaşımını sergileyebilecek durumda olamadığı için açgözlüler klübüne üye olmuş, ava giderken av olmayı göze almış kesimlerden oluşmaktadır. Ömrünü tamamlamaya koşan yaşlanmış sistemin kurumsal yapısı ikinci grubun kontrolündedir ve aklın kötüye kullanılması söz konusudur; onlar için insani değerler ve inanç amaçları doğrultusunda kullanılabilecekleri araçtan başka bir anlam taşımamaktadır.
 
Bu aşamada sormak gerekiyor son on beş yıldır küresel ölçekle yaşanan sıkıntılar ve sistemik risk artışından hangi kesim sorumludur? Rekabet koşullarının bozulması, gelir dağılımının olumsuzlaşması, varlık değerlerinin şişirilmesi, parasal genişlemenin kontrolden çıkması, mali sektörün sorunlu hale gelmesi, bütçe açıklarının büyümesi gibi sorunlar kanaatkarlığın mı, yoksa açgözlülüğün bir eseri midir? Böyle devam eder ise her şey düzelir mi, yoksa kıyamete mi koşulur?
 
Unutmayın, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Yalnız söyleme değil söyleyen kişiye ve hangi kesime mensup olduğu veya yaranmaya çalıştığına da dikkat edin... Dikkat edin ki "kırmızı şapkalı kız"ın durumuna düşmeyin... Konuya bu açıdan bakarsanız gerçekleri fark etmeye, uyanmaya başlayabilirsiniz. Siz siz olun bu devirde herkese güvenmeyin!.. Kuşku çağının uzatmalarında tuzağa düşmeyeye çalışın...
 
Tüm yazılarını göster