Küresel jeopolitik gerilim azalmak bilmiyor. Kursk operasyonuyla Kiev, savaşı Rusya topraklarına taşıdı. Ortadoğu’da ise beklenmedik bir diplomatik açılım (örneğin nükleer anlaşmanın yeniden canlanmasını içeren bir büyük uzlaşı) olmadığı taktirde İran-Israil geriliminin bölgesel bir savaşa evrilmesi gayet mümkün. Bütün bunlar olurken ABD’de iç siyaset kaynaklı belirsizlik devam ediyor.
Trump seçilirse mevcut çatışmalara yeni bir ABD-Çin gerilimi eklenebilir. Daha da önemlisi Trump yönetimindeki ABD’nin liderlik rolünden geri çekilmesi halinde uluslararası sistemdeki çözülme hızlanarak devam edecektir.
Yükselen tehdit algısına paralel olarak ulusların silahlanması hızlanıyor. Avrupa’dan Ortadoğu’ya hemen her bölgede devletler yeni savunma iş birliği ve silah transferi anlaşmaları yapıyorlar. Geçtiğimiz günlerde iki önemli silah satış anlaşması düştü gündeme.
İlki Polonya’nın ABD’den 96 adet AH-64E Apache taarruz helikopteri almak üzere yaptığı anlaşma. 10 milyar dolarlık bu satış, son dönemde ivmelenen ABD-Polonya savunma iş birliğinde dönüm noktası. Ukrayna’nın en sıkı destekçilerinden biri olan Polonya, 2022’den bu yana savunma yatırımlarını ve özellikle ABD’den silah alımlarını arttırıyor. Polonya’nın savunmaya ayırdığı kaynaklar bütçesinin yüzde 4’ü. Bu oran NATO’nun müttefikler için belirlediği hedefin iki katı.
ABD küresel silah ihracatında yaklaşık yüzde 40’lık payla açık ara lider konumda. Ukrayna-Rusya savaşıyla birlikte ABD’nin savunma ihracatı tarihsel zirveye ulaştı. 2022’de ABD silah ihracatı önceki yıla göre yüzde 49 artarak 51,9 milyar dolara çıkmıştı. 2023 artış hızı ise yüzde 55,9’u buldu ve toplam ihracat 80,9 milyar dolar ile rekor kırdı.
Avrupalı devletlerin önemli bir bölümü, kısa vadede ihtiyaç duydukları savunma sistemlerini ABD’den karşılama yoluna gidiyor. 2019- 2023 döneminde ABD silah ihracatında Avrupa ülkelerinin payı yüzde 28 iken, Avrupa’nın ithalatının yüzde 55’i ABD kaynaklı. Benzer bir asimetri, piyasa erişiminde de söz konusu.
ABD’li silah üreticileri, Avrupa pazarlarına oldukça rahat erişirken Amerikan pazarı Avrupalı şirketlere nispeten kapalı. Bu da ABD ile Avrupa arasında oldukça asimetrik bir karşılıklı bağımlılık ilişkisine işaret ediyor. Pek çok Avrupalı devletin uzun vadede amacı savunma yatırımlarını artırarak ihtiyaçlarını içeriden karşılamak olsa da bu hedef şimdilik çok uzak.
Geçtiğimiz hafta içinde duyurulan ikinci önemli gelişme ise ABD’nin İsrail’e 20 milyar dolarlık silah transferinin onaylanması oldu. Söz konusu pakette 50 adet F-15’in yanı sıra, AMRAAM havadan-havaya füze sistemleri, tank ve havan mühimmatları ve zırhlı taktik araçlar yer alıyor. Gazze’de ateşkesin sağlanması için Netanyahu yönetimine baskı yaptığı izlenimini veren Biden yönetiminin İsrail’e yönelik bu kararı ABD Kongresi’nde her iki partiden de destek bulmuş görünüyor.
Son iki yılda ABD küresel silah ticaretindeki konumunu perçinlerken tarihsel olarak ikinci büyük silah ihracatçısı olan Rusya ise bir süredir düşüşte. Sağlıklı ve tam veri bulmanın zor olduğu silah ihracatı konusunda en güvenilir otorite kabul edilen SIPRI (Stockholm International Peace Research Institute) rakamlarına göre Rusya’nın 2013-2017 döneminde küresel silah ihracatındaki payı yüzde 22 iken bu oran 2018-2022 yıllarında yüzde 16’ya gerilemiş.
Ukrayna savaşı ve uluslararası yaptırımların etkisiyle Rusya’nın silah ihracatının 2023’te bir önceki yıla göre yüzde 50’nin üzerinde azaldığı değerlendiriliyor. Kremlin savaş ekonomisini iyice devreye almış olsa da mühimmat ve teçhizat üretimi Ukrayna’da çarpışan birliklerin ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlanıyor.
Fransa ise Rusya’yı geçerek dünyanın en büyük ikinci silah ihracatçısı konumuna geldi. Özellikle Avrupa dışındaki satışlarıyla öne çıkan Fransa Avrupa içinde de ABD’nin baskın konumuna meydan okumayı hedeflese de bu hedefin öngörülebilir bir gelecekte gerçekleşmesi imkânsız.
Hemen her alanda ABD ile rekabet içerisinde olan Çin’in silah ihracatında çok gerilerde kaldığını gözlemlemek mümkün. Çin’in 2014 yılında 2,3 milyar dolar olan silah ihracatı geçtiğimiz 10 yıl boyunca yatay seyretti. 2023’te gerçekleşen 2,1 milyar dolarlık ihracat ABD rakamlarının yaklaşık kırkta birine denk geliyor. Çin’in silah ihracatı yaptığı ülkeler arasında Pakistan, Bangladeş ve Cezayir var. Çin Rusya’ya doğrudan silah ihraç etmiyor ancak Rusya’nın silah üretimi için ihtiyaç duyduğu bazı kritik cihaz ve malları sağlamak suretiyle Kremlin’e dolaylı bir destek sunuyor.
Bununla birlikte ABD’nin hem soğuk savaş sırasında hem de 1991’den bugüne uluslararası düzende oynadığı başat rolün önemli bir unsurunun silah ihracatı olduğunu da unutmamak gerek. Silah satışı ve askeri teknoloji transferi ABD için bir ekonomik güç kaynağı olduğu kadar bölgesel ve küresel ittifakları kurmak ve yönetmek adına stratejik bir araç. Uluslararası düzende ABD ile eşdeğer bir konuma yükselme arayışında olan Çin’in silah ihracatını benzer şekilde araçsallaştır(a)maması dikkate değer bir husus.
Genişleyen savunma sektörü ve silah ticaretinin bir diğer boyutu da yeni aktörlerin piyasalarda görünür ve etkin olmaya başlamaları. Kritik teknolojilerin daha erişilebilir olmasının da etkisiyle bazı bölgesel aktörlerin savunma sanayilerinin hızla ilerlediğini gözlemliyoruz. On yıllardır kararlı bir şekilde yatırım yapılan Türkiye savunma sanayiinin son dönemde sergilediği atılım ve bir ihracatçı olarak kendisine küresel piyasalarda yer açmaya başlaması bu olgunun en önemli örneği. Büyüyen ve çeşitlenen küresel savunma sektörünün uluslararası düzenin dönüşümüne paralel olarak çok katmanlı ve aktörlü bir nitelik kazanması şaşırtıcı olmaz.