Küre ısınıyor, tüketici sigortaya soğuk!

Can KANTAR SEKTÖRÜN İÇİNDEN cankantar@gmail.com

Star TV'deki program için Türk Sigorta Enstitüsü Vakfı Müdürü Doç. Dr. Suna Özyüksel Oksay ile görüşmeye gitmiştim. Ropörtaj konusunu belirlerken Suna Hanım bana küresel ısınmanın sigorta sektörüne olan etkisini anlattı. Önce pek önemsemedim. Sigorta sektörünün önünde bu kadar sorun varken yıllar sonrası için yatırım yapmanın sigorta sektörü için lüks olacağını düşündüm. Geçtiğimiz aylarda İstanbul'da uluslararası bir toplantıda, "Küresel ısınmanın sigorta sektörüne etkileri" tartışılmıştı. O sıralarda trafik sigortalarında fiyatların serbest bırakılması konuşuluyordu. Konuklar arasında bulunan David Kohen söz aldı ve "Sigorta sektörünün çok daha ciddi sorunları var, küresel ısınma ile vakit kaybediyoruz" demişti.

Fakat Doç. Dr. Suna Özyüksel Oksay ile görüştükten sonra fikrim değişti. TSEV'in web sitesinde yayımlanan araştırmada, küresel ısınma ile oluşan iklim değişiklikleri neticesinde son yıllara bakıldığında dünyada doğal afetlerde yedi kat artış olduğunu görüyoruz. Aynı paralelde sigortalılık oranında da hızlı bir artış göze çarpıyor. 2002 yılında Orta Avrupa'da yaşanan sel felaketleri sırasında kurulan Avrupa Birliği Dayanışma Fonu'nun devam ettirilmesi AB'nin gündeminde. Diğer taraftan fondan faydalanacak kişilerde sigortalı-sigortasız ayrımı olmaması nedeniyle Avrupalı sigortacılar, bu tür fonların sigorta enstrümanını etkilememesi gerektiğinin altını çiziyor. Karbon seviyesindeki artışa paralel olarak artacak küresel ısınmanın sigorta sektörünü gelecekte nasıl etkileyeceğine ilişkin yapılan tahminler, önümüzdeki 40 yıllık süre içerisinde sigorta sektörünün yanlış fiyatlama, bazı pazarlara sigorta teminatı sunamama, sermaye yetersizliği ve çok büyük miktarlarda hasarlar ödemeleri gibi önemli sorunlarla karşı karşıya kalacağını gösteriyor.

Küresel ısınma ile ilgili öncelikle sigortacılığın hangi branşlarını etkiler diye araştırıldığında ortaya şu sonuçlar çıkıyor:

- Mal sigortaları

- Sağlık/hayat

- Tarım sigortaları (hayvan hayat, tarımsal ürün)

- İnşaat sigortaları

- Mesleki sorumluluk sigortaları (k‰r kaybı sigortası)

- Deniz ve havacılık sigortaları

- Taşıt sigortaları

Ülkemizde de son yıllarda yaşanan doğal afetlerin sayısı dikkat çekici. Seller, yangınlar ve depremler gündemimizden bir türlü çıkmıyor. "Can Bey sen küresel ısınmanın etkilerinden bahsediyorsun, ama yüzde 95'i deprem riski altında bulunan ülkemizde zorunlu deprem sigortası (DASK) yaptıranların sayısı bile yüzde 25'i geçemedi" dediğinizi duyar gibiyim. Sigortalılık bilinci ülkemizde her geçen gün artıyor. Türk tüketicisi çevresinde somut bir örnek gözlemlediğinde hemen sigorta yaptırabiliyor. En ufak bir sarsıntıda o bölgedekiler gidip sigorta yaptırıyor, başka illerde olanlar "Bana bir şey olmaz" deyip olayı geçiştiriyor.

Sigortamı yaptırır rahat uyurum

Fakat iklim değişiklikleri bize bazı ezberleri unutturdu. Geçtiğimiz yıllarda tuhaf bir olay ile karşılaşmıştım. TEM otoyolunda karşı şeride yağmur yağdığında bizim şeritte en ufak bir yağmur damlası yoktu. Özellikle İstanbul'da yağmur yağdığında Alibeyköy ve Kağıthane risk altında olurdu, şimdilerde Beykoz ve Sarıyer de risk kapsamına girdi. Kısacası "bana bir şey olmaz" saplantılarından artık kurtulmamız gerekir. Burada felaket tellalığı yapmak istemem ama, her an her risk hepimiz için var. Bunu unutmamak gerekir.

Sigorta şirketleri bu konuda henüz bir şey yapmıyor. Bir planları var mı açıkçası bilemiyorum. Belki onlar da somut gelişmeler bekliyor. Bu riskleri düşünmeden uyumanın yolu riskini sigorta ettirmekten geçiyor. Ben bir sigortalı olarak sigortamı yaptırırım gece rahat uyurum, gerisini sigorta şirketleri düşünsün derim.

Tüm yazılarını göster