Kurdaki artış işletme sermayesini eritiyor

Hilmi DEVELİ EKONOMİDE SATIR ARASI hilmideveli@gmail.com

17 Aralık sonrası ülkemiz ekonomisindeki dalgalanmalar, özellikle kurdaki hızlı artış her sektör gibi özellikle hammadde de zorunlu olarak dışa bağımlı olan, hatta bazı kritik hammaddelerde tamamen dışa bağımlı olan sektörleri birçok açıdan zor durumda bırakıyor.

Bu süreçte gelişmelere bağlı ortaya çıkan kurdaki hızla artışa paralel olarak Türk Lirasının hızla değer kaybetmesi, ekonomik değerlerdeki aşırı oynaklık örneğin plastik sektörünü de baskı altına almış durumda…

Plastik sektöründe üretim yapan bir sanayicimiz yaşanılanlar sonucu mevcut işletme sermayesinde yetersizliklerle karşı karşıya kaldığını kredi faizlerinin yükselmesiyle pahalı bir  finansmanla karşılaştığını anlatmıştı.

Sektörde yaşanılan sorunları bir kez de Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci’ye sordum.

Başkan Semerci, özellikle yerli üretimi olmayan hammadde konusunda mecburen yurtdışına bağımlı bulunan plastik sanayicilerinin bu durumdan çok olumsuz etkilendiğini vurguluyor.

Kurdaki ani yükselişin şu anda sektör üzerinde fiyat baskısı da yarattığını, hem hammadde alış maliyetlerini yükselttiğini hem de yardımcı, katkı madde üretici firmalarının da kurdaki hızlı yükselişten etkilendiğini ve peşin satışlara yöneldiğini, bunun da sanayiciye ek finansman maliyeti getirdiğini aktardı. 

Kurdaki hızlı artışların işletme sermayesini de yüzde 20 oranında artırdığını, yerli finansman bulmadaki zorluğa faizlerin yükselmesinin eklenmesiyle bu durumun içinden çıkılmaz bir hale girdiğini belirtti. 

Türkiye plastik sektörünün mamul bazında dış ticaret fazlası verdiğini ancak bu başarının sent düzeyinde yürütülen çok zor bir uluslararası rekabet ortamında gerçekleştiğini vurgulayarak konuşmasını şu değerlendirmeyle sürdürdü: 

“Her türlü girdi, taşıma maliyetleri, verimlilikteki sağlanan başarılarla doğru fiyatı ve doğru kaliteyi sunmak zorundasınız.  Şu anda kontrata bağlanmış hammadde alımlarının hepsinde fiyat baskısı altındayız.

Sanayicilerimiz yüksek kâr etme derdinde değil; sektörün özeliği nedeniyle zaten normal dönemlerde bile yüksek kâr mümkün görünmemektedir.

Gerekli önlemin alınmaması endişesini taşıyoruz. 29.4 milyar dolar değerinde üretim yapan Türkiye plastik sektörü  4.1 milyar dolarlık direk ihracat yapabiliyor; üretiminin miktar bazında yüzde 19’unu, değer –dolar- bazında ise sadece yüzde 14’ünü ihraç edebiliyor.

Hammaddesinin ise yüzde 85’ini ithalat yaparak karşılayan sektörümüz döviz ile hammadde alıp TL ile satıyor. Bu veriler değerlendirildiğinde sektörümüzün içinde bulunduğu kaos çok net ortaya çıkmaktadır; döviz kurunda yaşanan artışlar, hızlı dalgalanmalardan sektörümüz birinci dereceden etkileniyor.

Yaklaşık 14 bin firmasıyla; 250 bin kişiyi aşan istihdamımızla, mamul bazında dış ticaret fazlası vermemizle, sağladığımız katma değerle ve küresel rekabet içinde Türkiye’yi adına yakışır seviyeye taşıyan girişimcilerimizle gözardı edilebilecek bir sektör değiliz. Kurdaki hızlı yükseliş ve oynaklık bir an önce giderilmeli ve istikrar sağlanmalıdır.

Kısa vadede ithal hammaddelere yönelik konulan ek vergilerin hiç olmazsa süreyle sınırlanmış olarak kaldırılmasını  ve ithalata bağımlı tüm sektörlerde, vadeli ithalatlarda yüzde 6,5 olarak uygulanan uygulanan KKDF (Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu) oranının yüzde 1 olarak uygulanmasını öneriyoruz. Kısa vadede alınması gereken bir diğer önlem ise üretici firmalara yönelik olarak, rekabetçi fiyatları oluşturmaya imkan verecek maliyette bir finansman desteği sağlanmasıdır.

Çünkü gelinen bu noktada atılacak adımlarda, gerilimin tırmanmasında ülke ekonomisi ve plastik sektörün çok daha büyük zararlar görebilir.

Ekonomi yönetiminin sağduyu içinde bu konulara realist yaklaşımlarla çözüm araması gerektiğini düşünüyorum”

Bir sanayicimizin ve PAGDER Başkanı Hüseyin Semerci’nin ekonomideki dalgalanmaların, kurdaki hızla artışın Türkiye plastik sektörüne etkileri  ve değerlendirmeleri  özetle bunlar…

Tüm yazılarını göster