Kurban Bayramı tatili sanayi üretimini fena vurdu

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Geçen yıl eylül ayında 26 iş günü vardı. Bu yıl Kurban Bayramı eylüle ve yalnızca bir günü pazara denk gelince, iş günü sayısı hızla düştü. Bu yılın eylülü yalnızca 22.5 iş günüyle geçildi. Bu durum, sanayi üretiminde hızlı bir düşüşe yol açtı. 

Takvim etkisinden arındırılmamış sanayi üretimi eylül ayında geçen yıla göre tam yüzde 7.9 oranında geriledi. İş günü sayısının yüzde 13 dolayında daha az olduğu bir dönemde, sanayi üretiminde yüzde 7.9 gerileme olması normal karşılanmalı.

İşgünü sayısının böylesine keskin dalgalanmalar gösterdiği durumlarda üretim değişimindeki gerçek durumu elbette takvim etkisinden arındırılmış seri çok daha somut olarak ortaya koyuyor. Ancak, elle tutulan, gözle görülen, GSYH hesaplamalarında dikkate alınan üretim düzeyi arındırma işlemine konu olmamış veriler. Dolayısıyla, yüzde 7.9'luk düşüş tümüyle iş günü sayısından kaynaklanıyorsa da, eldeki gerçek üretim bu ve bunu göz ardı etmemek gerekiyor.

TÜİK verilerine göre, takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi eylül ayında geçen yıla göre yüzde 2.8 arttı. Takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış endekse göre hesaplanan sanayi üretiminde ise eylülde ağustosa kıyasla bir değişiklik olmadı.

Takvim etkisi tersine dönecek

Geçen yıl eylül ayında 26 olan iş günü sayısının, bu yıl 22.5 güne indiğini ve bunun da sanayi üretimini çok olumsuz etkilediğini belirttik. Eylüldeki bu hızlı üretim düşüşü, yerini ekimde yine iş günü sayısından kaynaklanmak üzere hızlı bir artışa bırakabilir.

Kurban Bayramı tatili, geçen yıl ekim ayına denk gelmişti. Bayram tatili dolayısıyla geçen yılın ekim ayındaki iş günü sayısı 22 günde kalmıştı. Bu yılın ekim ayındaki iş günü sayısı ise 25.5 gün. Yani iş günü sayısında tam yüzde 16 artış var. Bu doğal olarak sanayi üretimine yansıyacak. Ekim ayındaki sanayi üretiminin, iş günü sayısındaki bu hızlı artışın etkisiyle yüzde 6-7 dolayında artmış olduğu hesaplanıyor. 

Büyümede ne beklenmeli?

Eylül ayındaki yüzde 7.9, son yıllarda görülen en dramatik düşüşe işaret ediyor. Bu oran her ne kadar tümüyle iş günü sayısında yüzde 13'ü bulan düşüşten kaynaklanmışsa da, biraz önce belirttik, nedeni ne olursa olsun sonuçta geçen yıl 100 olan üretimimiz, bu yıl 92'ye inmiş, bu bir gerçek. Dolayısıyla bu durum GSYH'yi etkileyecek. 

Sanayi üretimi ilk çeyrekte yüzde 1.3, ikinci çeyrekte yüzde 3.7 artmıştı. Üçüncü çeyrekteki artış, eylüldeki yüzde 7.9'luk gerilemenin etkisiyle yüzde 0.3'te kaldı.

GSYH'deki sanayi üretimi ile TÜİK'in açıkladığı sanayi üretimi kapsam olarak aynı değil. GSYH'de inşaat sektörü de kapsanıyor. Biraz farklılık olmakla birlikte ağırlık imalat sanayiinde. Bu yüzden, GSYH'deki oranla bugün açıklanan oran arasında belirgin bir paralellik var. 

Örneğin birinci çeyrekte sanayi üretimi yüzde 1.3 arttı, GSYH'deki sanayi yüzde 0.4 artış gösterdi; ikinci çeyrekte üretim yüzde 3.7 artarken, GSYH'deki sanayi artışı yüzde 4.1 oldu. Bire bir örtüşmüyorlarsa da, bu iki oran birbirine yakın seyrediyor.

Toplam GSYH'nin dörtte birini oluşturduğu için sanayi üretimindeki değişim de doğal olarak GSYH büyüklüğü üstünde etkili oluyor.

Ekim ayında biraz önce değindiğimiz işgünü sayısındaki artışın etkisiyle üretimde belirgin bir iyileşme görmemiz mümkün. Bu sayede son çeyrekteki üretim görece iyi gelebilir. Ancak bu durum yine de yılı çok iyi bir üretim artışıyla ve GSYH büyümesiyle kapatmamızı sağlayabilecek gibi görünmüyor. 

Zaten hükümet de orta vadeli program kapsamında 2015 yılının büyüme hızı tahminini yüzde 3'e çekmiş bulunuyor. Bir başka ifadeyle bu yıl için yapılabilecek çok şey kalmadı elimizde. Yılı nasıl kapatacağımız üç aşağı beş yukarı belli. Futbol diliyle söylersek, önümüzdeki maçlara bakmak durumundayız. Önümüzdeki maçlara, yani önümüzdeki aylara ve yıllara...   

Tüm yazılarını göster