Kur ve faiz arasında güçlü bir bağ kalmadı

Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

Doların, Euro+Yen+Sterlin+Kanada doları+İsveç Kronası+İsviçre Frangı'ndan oluşan sepete karşı değerini gösteren DXY dollar endeksi, Birleşmiş Milletler'in UNCTAD raporunda yeni bir rezerv para birimi oluşturulmasına ilişkin açıklamalarına yönelik endişeler ile Eylül 2008'den bu yana en düşük seviyesinde işlem görüyor.

Bu dönemde faiz daha once görülmemiş seviyelere geriledi. Reel faiz de azaldı: fakat enflasyon da düştüğü için yine de reel faiz enflasyona yakın seviyede. Tarihi olarak "ne kadar enflasyon, o kadar reel faiz" türü bir patikaya alışık olan nominal faizlerdeki düşüş reel faizi de azalttı. Ama elbette reel faizi ABD Hazine tahvili reel faizinin altına da çekmiş değil. Yine gördük ki kuru faizle savunmaya kalkışmak anlamlı değil. Kuru belirleyen ve faizin çok dışında etkenler de var.  Mesela, Türkiye ekonomisi Temmuz ayında, Eylül 2004'ten bu yana ilk kez cari fazla verdi. TSKB Araştırma uzmanı Başar Yıldırım'a göre: "Küresel krizin etkisiyle gerileyen petrol fiyatları ile talepte görülen gerilemeye bağlı olarak düşük seviyelerde cari açık veren ekonomiye, güçlü turizm gelirlerinin eklenmesi Temmuz ayında 286 milyon dolar cari fazla verilmesini sağladı. Son gelen rakamlar ile birlikte 16.2 milyar dolar olarak gerçekleşen oniki aylık cari açık rakamı, Mart 2005'ten bu yana en düşük seviyesine ulaştı. Cari açık, doğrudan yabancı yatırım ve portföy yatırımları toplamından oluşan ve kur riskini göstermesi açısından anlamlı olan geniş tanımlı ödemeler dengesi ise 2.2 milyar dolar ile Ocak 2007'den bu yana en yüksek tutarlı fazlasını verirken; 12 aylık bazda açık Ekim 2007'den bu yana en düşük seviyesinde, 13 milyar dolar olarak gerçekleşti."

Keza, "doğrudan yabancı yatırımlar kaleminde, Mayıs ve Haziran ayına göre bir iyileşme gözlenirken; Temmuz ayında toplam giriş 651 milyon dolar oldu. Son veri ile yabancı sermaye yatırımı yılın ilk 7 ayında %59 gerilerken; 12 aylık rakamlara bakıldığında rakam yıllık bazda %42 azalarak 9.8 milyar dolar olarak gerçekleşti. Eurobond ihracı ile yerleşik olmayanların hisse senedi ve tahvile olan ilgisine bağlı olarak portföy yatırımlarında 1.28 milyar dolar giriş gözlendi. Böylece son 4 ayda 4.1 milyar dolar giriş gözlenen portföy yatırımlarında 12 aylık rakamlara bakıldığında çıkış 6.6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ağustos 2008-Haziran 2009 arasında (yurtiçi yerleşiklerin yurtdışından bulundurdukları mevduatlarını getirdiği varsayımıyla) toplamda 15.5 milyar dolar giriş gözlenen net hata ve noksan kaleminde Temmuz ayında 896 milyon dolar çıkış gözlendi. Bu veri ile son 12 ayda açıklanamayan toplam giriş 14.7 milyar dolara geriledi. Ekim 2008'den bu yana (Şubat ve Mayıs hariç) gerileyen rezervlerde, Temmuz ayında da artış gözlendi. İlgili ayda 1.1 milyar dolar artan rezervlerin 12 aylık rakamlara bakıldığında 5.1 milyar dolar gerilediği görülüyor."

Peki, 2009 başındaki temel senaryo görüşümüz nasıldı?

"Peki herhangi bir kur politikası söz konusu olabilir mi? Zor görünüyor. Olsa bile net ihracata dayanarak büyümek ne Türkiye gibi geniş iç pazarı olan bir ülke için, ne de diğer pekçok gelişmekte olan ülke için pek mümkün değil. Bilinçli bir tercih olmasa bile nominal kur daha da yukarı gidebilir ve orada dengelenebilir mi? Ekteki grafikte Christiano-Fitzgerald filtresi görülüyor. Grafik dolar-TL kurunun 1.55 civarında döngüsel olmayan seviyesinde olduğunu, 2005 yılında ve 2006 başında kurun döngüsel olarak fazla değerli olup düzeltme yaptığını ve 2007 yılında tekrar döngüsel olmayan serinin altında ("aşırı değerli") seyrettiğine işaret ediyor. Çizilen 2009 patikası yine döngüsel olarak yukarı doğru hareketle 1.55-1.60 bandına işaret ediyor. Ama aslında patikayı ayrıştırınca geçmişin verdiği filtre 1.45 civarına işaret etmekte. Geçmiş böyle dönemlerde geleceğe bakmak için fazla faydalı enformasyon içermeyebilir. Fakat bu alıştırmaya göre durum bu. Benim kanım da kurun faize hassas olmadığı bu dönemde IMF anlaşması sonrası 1.50-1.60 bandından daha yukarıda dengelenmesi için pek bir neden olmadığı şeklinde. Zaten o noktadayız ve ne ihracat teşviği olarak, ne enflasyon tetikleyicisi olarak, çok büyük bir sorun çıkmazsa bu yıl kurun fazla işlevi olmayacak gibi duruyor. Tabii, dolar-TL kuru euro-dolar paritesinden dolayı biraz oynaklaşabilir."

Tüm yazılarını göster