Kur avantajına rağmen özel sektörün dış borcu 300 milyara dayandı

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Özel sektörün toplam dış borcuna ilişkin yılsonu rakamları belli oldu ve borç toplamı 297 milyar dolara ulaştı. Bu tutarın 101 milyarı kısa, 196 milyarı ise uzun vadeli borçlardan oluşuyor. 

Kısa vadeli 101 milyar dolarlık borcun 54 milyarı yurtdışından sağlandı, 47 milyar ise yurtiçinde oluşan yükümlülükleri gösteriyor. 

Özel sektörün borcu geçen yıl yaklaşık 14 milyar dolar arttı. Ancak, yıllık değişimde kısa ve uzun vade ayrımında tam ters yönde bir gelişme var. Geçen yıl kısa vadeli borçlar 13 milyar dolara yakın azaldı. Buna karşılık uzun vadeli borçlarda yaklaşık 27 milyar dolarlık artış oldu. 

Kısa vadeli borcun 47 milyar dolarının yurtiçinde oluşan yükümlülüklerden meydana geldiğini belirttik. Buna göre, özel sektörün yurtdışından sağladığı toplam borcu 250 milyar dolar düzeyinde. Bu borcun 54 milyarı kısa vadeli, 196 milyarı ise uzun vadeli. 

Yurtdışından sağlanan kısa vadeli borç geçen yıl 22 milyar dolar azaldı, buna karşılık uzun vadeli borçta 27 milyar dolara yakın artış kaydedildi. 

Yurtdışından sağlanan kısa vadeli borç yüzde 29 oranında 22 milyar dolar azalırken uzun vadeli borcun yüzde 16 oranında 27 milyar artmasındaki temel etkenin kısa vadeli borçlanmaya getirilen ek yükler olduğu biliniyor. Bu da, bankaları bir yılın çok az üstünde (bir yıl bir hafta, bir yıl bir ay gibi) vadeyle borçlanmaya yönelttiği için böylesi bir tablo ortaya çıktı. 

Kur etkisi olmasaydı... 

Özel sektörün toplam dış borcu 13.6 milyarı 2014 yılında, 14 milyarı da geçen yıl olmak üzere iki yılda 27.6 milyar dolar arttı. Yurtdışından sağlanan borçtaki artış ise 14.4 milyarı 2014 yılında, 4.4 milyarı geçen yıl olmak üzere 18.8 milyar dolar oldu. 

Dış borçtaki bu artış, görünen artış. Doların son iki yılda diğer paralara karşı değer kazanması borç artışının az görünmesini sağladı. 

Parite etkisi, dış borcu 2014 yılında 9.5 milyar dolar, geçen yıl ise 9.9 milyar dolar aşağı çekti. Yani dolar diğer paralara karşı değer kazanmamış olsa, bir başka ifadeyle kur etkisi sıfır olarak gerçekleşseydi, biz 2015 sonundaki dış borcu 297 milyar değil, 316 milyar dolar düzeyinde görecektik. 

Parite kaynaklı borç düşüşü, anlaşılan bu yıl gerçekleşmeyecek. En azından şimdiye kadarki gidişat bunu gösteriyor. Hatta, tam tersine bir gelişme var ve euro dolara karşı az da olsa değer kazanmış durumda. Bu da, dış borcun büyük görünmesi gibi bir sonuç doğuracak. 

Toplam kısa vadeli 116 milyar 

Geçen yıl sonu itibariyle özel sektöre ait kısa vadeli dış borç toplamının 101 milyar dolar olduğunu belirttik. Tümü kamu bankalarına ait olmak üzere kamunun üstünde de 15 milyar dolarlık kısa vadeli dış borç yükü var. Buna göre Türkiye’nin bir yıldan kısa vadeli dış borç toplamı geçen yılsonu itibariyle 116 milyar doları buluyor. 

2014 sonundaki toplam kısa vadeli dış borç ise yaklaşık 114 milyarı özel sektöre, 18 milyar da kamu bankalarına ait olmak üzere 132 milyar dolar düzeyindeydi. 

2016’daki ödeme 173 milyar dolar 

Orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine bir yıl ya da daha az kalan ve ödemesi bu yıl içinde yapılacak olan borç toplamı 173 milyar dolar düzeyinde bulunuyor. 

Bu ödemenin 21.4 milyarını kamu, 150.8 milyarını ise özel sektör yapacak. Özel sektörün ödemesinin 91.6 milyarını bankalar, 7.7 milyarını bankacılık dışı finansal kuruluşlar, 51.5 milyarını ise finansal olmayan kuruluşlar gerçekleştirecek. 

Bu kur düzeyi kanıksanmış gibi 

Türk özel sektörü bugünlerdeki kur düzeyini kanıksamış ve hesabını ona uydurmuşa benziyor. Her ne kadar hükümetin 2016 için öngördüğü yıllık ortalama 3 liralık dolar kuru pek gerçekleşebilir bulunmuyorsa da bu düzeyin çok üstüne çıkılacağı en azından şimdilik beklenmiyor. 

Ama artık yıllardır dilimizden düşmeyen “etrafımız ateş çemberi” ifadesi, giderek yakıcı hale gelen bir şekle bürünüyor. Suriye sınırında olan bitenler bizi tümüyle bir bataklığın içine çeker de kur için “Ah keşke 3 liralarda kalabilseydik” der miyiz, bilinmez. Öyle bir gidişat ortaya çıkarsa hiç alışık olmadığı bir tablonun içinde buluruz kendimizi. O zaman bu borç düzeyi özel sektörün de, dolayısıyla Türkiye ekonomisinin de felaketi olur...

Tüm yazılarını göster