Kur artışının yükü şimdilik 47 milyar lira

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Ekonominin kurallarını adeta yeniden yazmaya niyetlendik. Döviz kurları hızlı bir artış içine girdi ya, “Kur artışı da neymiş, bunun ekonomide kalıcı bir tahribatı olmaz” şeklinde tuhaf bir gerekçe yaratmaya çalıştık.

• Yüklü miktarda dış borcu bulunan bir ülke olmasak…

• Özel sektörün dış borcu başını alıp gitmese…

• Reel sektörün dövizdeki açık pozisyonu önemsiz bir düzeyde bulunsa…

• Ekonominin çarklarını döndürebilmek için yurtdışı kaynaklar olsa da olur, olmasa da olur, denilebilse…

• Cari açığın, sıcak para girişini hep gerekli kılması gibi bir durum yaşanmasa…

Kur artışının ekonomide kalıcı bir hasar oluşturmayacağı söylenebilirdi. Gerçi o zaman böylesine hızlı kur artışı da pek söz konusu olmazdı ya…

Bir şirketi, bir tüketiciyi düşünün… Döviz geliri ya yok ya da döviz giderini karşılayacak düzeyde değil. Bu şirket ve tüketici bile kur arttığı zaman kaygı duyar, duymalı da zaten. Geçmişte yaşadıklarımızı da biliyoruz; gelir döviz cinsinden değilken harcamanın ya da borçlanmanın dövize endekslenmesi ne gibi sorunlara yol açtı, bu sorunlar hala hafızamızda tazeliğini koruyor.

Durum böylesine net… Ama ekonomide önemli makamları işgal edenler, kur artışının ülke ekonomisi açısından fazla bir hasara yol açmayacağını söyleyebiliyorlar. Ne diyelim, umarız onlar haklı çıkar. Ama nasıl çıkar, işte onu bilemiyoruz. Bunu söyleyenler biliyor mu, onu da sanmıyoruz.

Açık pozisyon 167 milyar

Finansal kesim dışındaki firmaların geçen yılın ekim ayı sonundaki döviz varlıkları 95.4 milyar dolardı. Bu firmaların aynı tarihteki döviz yükümlülükleri ise 257.5 milyar dolar. Yani reel sektörün dövizdeki açık pozisyonu, ekim sonunda 166.7 milyar doları bulmuştu.

Ekim ayı sonundaki Merkez Bankası kuru 1.9888’di. Buna göre, 166.7 milyar dolarlık açık pozisyonun TL karşılığı 331.6 milyar düzeyinde bulunuyordu.

Bu arada, açık pozisyonun kasım sonundaki düzeyini Merkez Bankası’nın yarın yapacağı açıklamayla öğreneceğimizi belirtelim.

Açık pozisyonun 2013 ve bu yılın ocak ayı sonunda da ekimdeki düzeyde, yani 166.7 milyar dolarda kaldığını varsayarak, kur artışının yarattığı farka bakalım.

Biraz önce belirttik; açık pozisyonun ekim sonundaki TL karşılığı 331.6 milyardı. Dolar kuru, 2013 sonunda 2.13’e, 166.7 milyar dolarlık açık pozisyonun TL karşılığı da 355.8 milyara çıktı.

Geldik ocak ayı sonuna; kur artık 2.27 düzeyindeydi, açık pozisyonun TL karşılığı ise 378.4 milyar…

Eğer kur, faiz artırımından önceki 2.40’ta kalsaydı, 166.7 milyar dolarlık açık pozisyonun karşılığı tam 400 milyar liraya fırlayacak ve bu yaklaşık 68 milyar liralık bir yüke işaret edecekti.

“Önemsiz tahribat”, 47 milyar!

Hani, “Kur artışı ekonomide kalıcı tahribat yaratmaz” deniliyor ya, işte o hafife alınan tahribatın reel sektöre binen yükünün, o da şimdilik, 47 milyar lira olduğunu görüyoruz. Milyon liradan söz etmiyoruz, söz konusu olan milyar, 47 milyar lira!

Neredeyse 50 milyar liralık ek bir yük var, ama neyse ki önemsiz! İnsan düşünmeden edemiyor, reel sektöre binen yük kaç milyar lira olsa “önemli” diye nitelenirdi ve bundan kaygı duymak gerekirdi ki?

Tüm yazılarını göster