Kur artışı ve reel kurdaki düşüş aylar sonra durdu

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Geçen yılın nisan ayı, adeta başlangıç ayıydı. Yarım dolar ve yarım eurodan oluşan kur sepeti 2.0660 düzeyinde bulunuyordu. Reel kur endeksi de söz konusu ay 121.43 düzeyinde oluşmuştu. Mayısla birlikte durum değişti. FED’in tahvil alımını azaltabileceğine dönük açıklamasıyla birlikte tüm dünyada sert rüzgarlar esmeye, gelişmekte olan ülkelerin paraları değer yitirmeye başladı. 

Önlem mi, ne gerek vardı ki, biz her şeyin üstesinden gelirdik. Faiz artışı mı, haydi izin demeyelim de, yeşil ışık yakan mı vardı ki faiz artışına!

Türk Lirası değer kaybetmeye, yani kur artmaya, doğal olarak reel efektif döviz kuru endeksi de gerilemeye başladı. Ekim ayında bir soluklanma oldu. Sonrasında ayrışma hızlandı. Yengecin kıskacının açılması gibi, kur yukarı, reel kur aşağı gidiyordu. 

Şubatta yeniden bir soluklanma yaşandı. Yarım dolar ve yarım eurodan oluşan döviz sepeti ocakta 2.6191 düzeyinde bulunuyordu. Sepet, şubatta ise 2.6161 olarak gerçekleşti. Ocakta 101.59 olan reel efektif döviz kuru endeksi ise şubatta 101.85’e çıktı. Yani hem sepet, hem bağlı olarak reel efektif döviz kuru endeksi şubatta ocak ayına göre hemen hemen aynı düzeyde kaldı.

Hesaplama aslında çok farklı

Reel efektif döviz kuru hesaplamasına ilişkin bir gerçeğin altını çizmekte yarar var. Söz konusu hesaplama, yalnızca dolar ve euro dikkate alınarak yapılmıyor elbette. Hesaplamada, Türkiye’nin dış ticaret yaptığı tüm ülkelerin paraları ve bu ülkelerdeki enflasyon, ticaretteki pay ölçüsünde ağırlıklandırılarak dikkate alınıyor. Ancak şu da bir gerçek ki, pratik yoldan yalnızca dolar ve euronun seyrine bakılarak da reel efektif döviz kurunun yönü bulunabiliyor. Zaten yazımızın ekindeki grafik de bu bağlantıyı çok somut olarak ortaya koyuyor.

TL çok mu değer yitirdi?

Reel efektif döviz kuru endeksinin başlangıç yılı 2003 ve söz konusu yıl için endeks 100 kabul ediliyor. Merkez Bankası, uzunca bir süre, endeksin her yıl 2 puan kadar artmasının normal karşılanması gerektiğini dile getirdi. Yani şu durumda endeksin 120 dolayında olması gerekiyordu. Ama görüyoruz ki endeks 102 düzeyinin bile altında.

Bu tablodan çıkarılacak sonuç, TL’nin çok değer yitirmiş olduğudur. Dolayısıyla bugünlerde, endeksin 120 olduğu tarihteki kurlar makul sayılmalıdır. Örneğin geçen yılın ocak ayındaki kurlar… O ayda reel efektif döviz kuru endeksi 120.57 düzeyinde bulunuyordu; dolar 1.76, euro da 2.34’tü. 
Şimdi artık, “Normalde endeksin 120, kurların da bu düzeyde olması gerekir” deme şansımız kaldı mı? Gerçi uzun süredir, “Reel kurun her yıl 2 puan kadar artması normaldir” söylemi de terk edildi ya. Hani, geçmişteki söylem hala geçerliliğini koruyor ise, kurun ne olması gerektiğini hatırlatalım istedik.

Yengecin kıskacı kapanır mı?

Yani şubattaki o çok küçük hareket bir eğilime dönüşür ve TL değer kazanmaya, böylece reel efektif döviz kuru endeksi de yükselmeye başlar mı? Yanıt vermek pek kolay değilse de, elbette bazı varsayımlarda bulunulabilir. 

TL’nin değer kazanmasını sağlayabilecek ne gibi etkenler söz konusu olabilir örneğin. Türkiye’de siyasi gerginlik birden sona erer, ortalık sütliman olur mu? Bu sayede oluk oluk sıcak para akar mı yeniden Türkiye’ye? Merkez Bankası, yurda giren parayla baş edemez hale gelir mi? ABD tahvil alımını kısmak bir yana, yeniden daha yüklü miktarda tahvil alarak dolara boğar mı dünyayı? 
Bu sorulara evet yanıtı verenlere sözümüz yok. Ama ağırlıkla hayır denildiğine göre; öyleyse, nasıl kapanır ki yengecin kıskaçları…

Tüm yazılarını göster