Kum fırtınasından ekonomik fırtınaya…

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Uçağın penceresinden bakıyorum, gökyüzü masmavi değil,  sapsarı. Suriye'nin çöl kumu Mardin'e çökmüş. Aşağısı zor seçiliyor, uçak havaalanı üstünde birkaç tur atıyor, inememe riski var gibi. Yaklaşık on dakika dolandıktan sonra iniyoruz. Uçağın merdivenlerinde yüzümüze müthiş bir sıcak çarpıyor, sıcağa toz ve kum eşlik ediyor.

Basın mensuplarını geçen yıl önce Ereğli'deki, ardından İskenderun'daki demir-çelik fabrikalarında ağırlayan Oyak Grubu, bu kez inanılmaz bir tarihi zenginliğe sahip Mardin'i seçmiş. Mardin Çimento'nun konuğuyuz. Grubun 2008 yılı faaliyetleri burada masaya yatırılacak ve son gelişmelerle ilgili düşünceler dile getirilecek.

Mardin'de bizi fırtına üstüne fırtına bekliyor. Önce toz ve kum fırtınası içinde buluyoruz kendimizi, ardından ertesi gün OYAK Genel Müdürü Coşkun Ulusoy'un krizle ilgili değerlendirmelerinin fırtınasında. Ulusoy'un, ekonomik krizleri çok önceden okumak gibi bir özelliği olduğunu bildiğimiz için, bu kez dile getirdiği tarih, kum fırtınasını bastırıyor.

Genel Müdürlüğe geldiği 2000 yılının ortasında bir anlamda batmış durumdaki İsdemir'in alınmasına engel olarak OYAK'ın  2001 krizini çok karlı atlatmasını sağlayan, iki yıl önce de küresel kriz patlak vermeden OYAKBANK'ı çok uygun bir fiyata satarak nakde geçen Ulusoy, içinde bulunduğumuz krizin ne zaman sona erebileceğine ilişkin "can sıkıcı" tahminler yapıyor. Ulusoy, küresel krizden çıkışın 2011'den önce mümkün görünmediğini söylüyor, ardından daha karamsar tahminini açıklıyor:

"Krizden çıkış 2015'i bile bulabilir."

Peki krizden çıkışın işaretleri neler olabilir, hangi verilere bakmamız gerekir? Ulusoy, bankaların daha rahat, daha düşük faizli kredi vermeye başlamalarının, yatırımlardaki canlanmanın, yurtdışında ise ABD'deki konut satışlarında görülecek artışın krizden çıkışın tipik işaretleri olacağını söylüyor.

Krizden, kolay kolay çıkılamayacağı görüşünü dile getiren Coşkun Ulusoy, Erdemir ve İsdemir'de çalışan 13 bine yakın işçi ve üst düzey yöneticinin ücretinde yapılan yüzde 35'lik indirimin, ekonomide iyileşme yaşandığı takdirde öngörülen on altı aydan önce ele alınıp artırılabileceğini de belirtiyor.

Ulusoy, OYAK'ın, fon yönetmedeki başarısının altını çizdikten sonra, bu sistemin belli meslek gruplarına, örneğin polis ve öğretmenlere de uygulanması gerektiğini vurguluyor.

OYAK bünyesindeki şirketlerin durumuyla ilgili genel bilgiler de veren Ulusoy, çimentoda işlerin iyi gittiğine dikkat çektikten sonra, demir-çelikte fiyatların çok düştüğünü hatırlatıyor, ancak son günlerde talep artışında bir kıpırdanma olduğunu belirtiyor. Ulusoy, bir soru üzerine iştirakleri olan OYAK-Renault'nun Arcelor firmasınca üretilen sacı kullandığını, Brezilya'dan bir otomotiv şirketinin ise Erdemir'den sac almak için görüşmelerde bulunduğunu söylüyor. Coşkun Ulusoy, demir-çelik fiyatlarının çok düştüğüne vurgu yaptıktan sonra, "Şimdi istesek Erdemir'i aldığımız fiyatın çok üstünde bir fiyatla satabiliriz" diyor ve ekliyor:

"Ama, daha önce de defalarca söyledim. Ben hayatta olduğum sürece Erdemir'de herhangi bir satış, bir hisse satışı kesinlikle söz konusu olmayacak."

Yassı üründe üretim kapasitesini düşürdükleri İsdemir'de uzun ürün çeşitlemesi için yatırım yapacaklarını belirten Ulusoy, bu yatırımın Erdemir değil, OYAK tarafından gerçekleştirileceğini belirtiyor. Ulusoy, geçen yıl dile getirdiği "inadına yatırım" sözünün arkasında olduğunu belirtmeden geçemiyor.

OYAK'ın, bazı konularda iyi anlaşılamamaktan şikayetçi olduğunu görüyoruz. Holdinglerden temelde hiçbir farkları olmadığını belirten Genel Müdür Ulusoy, OYAK'ın ne olduğunu, "OYAK ne değildir" yaklaşımıyla anlatmaktan yana:

-Askeri teşkilatın bir parçası değiliz.

-Devletten yardım ve katkı alan bir kuruluş değiliz.

-Savunma sanayi ticari faaliyetlerine katılan bir kuruluş değiliz.

-Vergi ödemeyen bir grup değiliz.

Coşkun Ulusoy'u teşvik düzenlemesi konusunda biraz karamsar görüyoruz ya da biraz yumuşatarak söyleyelim, çok umutlu göremiyoruz. Ulusoy, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da teşvik vermekle her konunun halledilmiş olmadığının altını özellikle çiziyor.

Tüm yazılarını göster