Krugman: "Kötü oyuncu gitsin, iyi oyuncuları kurtaralım"

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com




Nobel Ödüllü Ekonomist Paul Krugman, euro bölgesinde borç ve enflasyondan endişe etmeye gerek olmadığını söylüyor. Krugman'a göre, euro bölgesini kurtarmak için Avrupa Merkez Bankası'nın para politikasını gevşetmesi ve Alman hükümetinin tasarruf politikasından vazgeçmesi lazım.

Alman Der Spiegel dergisinde söyleşisi yer alan Krugman'ın görüşü Yunanistan'ın euro bölgesinden çıkması yönünde.

Krugman, "Yunanistan için şu anda çok fazla alternatif yok. Eğer euro bölgesinden çıkarlarsa, ilk yıl korkunç olacaktır. Bu durum, çok kalabalık bir tiyatroda 'Yangın var!' demeye benziyor, fakat burada gerçekçi olan seçenek hangisi? Şu anda gündeme gelen hiç bir öneri, içindeki bulundukları karmaşadan çıkmalarına yönelik bir umut vermiyor" diyor.

Kötü oyuncu çıkarıldıktan sonra, iyilerin kurtarılması gerekli
Peki Yunanistan eurodan çıkarsa, euro bölgesi krizi sona erer mi, yoksa işler daha mı kötüye gider? Krugman'ın yorumları şöyle: "Komşu ülkelerin birinde yeni bir banka iflası yaşanabilir. Fakat bu durum Avrupa Merkez Bankası (AMB) desteği ile önlenebilir. Olması gereken, AMB'nin hesaplardan çekilen tüm euroları yerine koymaya istekli olması. Bunun çok daha kolay olacağını düşünüyorum, çünkü Yunanistan sorumsuz ve kötü davrandı. İspanya, Portekiz ve İtalya için durum çok daha kolay olacak, çünkü onlar yasal olarak hiçbir yanlış yapmadılar. Sonuçta kötü oyuncu çıkarıldıktan sonra, iyi oyuncuları kurtarmamız gerekiyor."

Makalelerinde Almanya Şansölyesi Merkel'in Avrupa krizini yönetmesini sıklıkla eleştiren Krugman,  "Merkel hareketsiz kaldı, zaman kazanmaya çalıştı. Daha fazlasını yapabilir miydi? Bilmiyorum. En başından beri Almanya'nın tasarruf planının işe yaramayacağını düşündüm. Şu anda ise kaderin çarklarına takılıp gittiğimiz hissine sahibim" diyor.

"Zombi" ekonomi politikaları
Almanya'nın savunduğu tasarruf politikalarını "zombi" ekonomi politikaları olarak değerlendiren Krugman, şu yorumları yapıyor: "Zombiler ile ilgili en önemli gerçek, onları kaç kez öldürdüğünüzü düşünürseniz düşünün, her zaman geri gelmeleridir. Bu politikaların nasıl çalıştığına dair neredeyse iki buçuk yıllık deneyime sahibiz, fakat hiçbir işe yaramamalarına rağmen hala reçete olarak sunulabiliyorlar. Almanya dışında hiçbir ülkenin başka bir yöne gitme şansı yok. Eğer küçük bir Avrupa ülkesinin başbakanıysanız, hatta İspanya gibi önemli bir ülke bile olabilir, seçeneğiniz yok. Seçenekleriniz, tasarruf politikalarından birini benimsemek, ya da doğrudan euro bölgesini terketmek. Frankfurt ve Berlin'in ise seçenekleri var."

Almanya tasarruftan vazgeçmeli
Tüm bu gerçekler ışığında, Avrupa Merkez Bankası ve Almanya hükümeti nasıl davranmalı? Krugman'ın yanıtı şöyle: "Herşeyden önce, AMB'ye yeşil ışık yakın ve şunu söyleyin: Fiyat istikrarı gerekli ama net bir fiyat belirlenmiş değil. Gerçek olan şu ki, önümüzdeki beş sene içinde enflasyonda yüzde üç artış görmeye ihtiyaç duyabiliriz. Enflasyon artışı karşısında, para arzında kısma veya faiz oranlarını yükseltme gibi yöntemlere gitmemek gerekiyor. Mutlaka birşeyin kısılması gerekiyorsa, faiz oranlarına ya da hükümet ve bankalara yapılan ucu açık borçlara kısıntı getirilebilir. Berlin'e gelince; Almanya tasarruf politikasından vazgeçmeli."

Enflasyonu korkunç gösteren merkez bankaları
Enflasyonun büyük bir sorun olmadığını kaydeden Krugman, herkesin bundan korkmasını merkez bankacısı kültürüne bağlıyor. Krugman, şunları söylüyor: "Merkez bankacıları kendilerini bu şekilde tanımlarlar. Onların işi parti devam ederken, tüm içkileri ortadan kaldırmaktır. Mevcut durumda ise, henüz bir parti olmamasına rağmen, içki kasesini götürmekte sabırsızlanıyorlar."
Tek hükümet olmadan tek para birimi
AB ile ABD ekonomisini karşılaştıran Krugman, ABD'nin federal borç sorunu; AB'nin ise özel sektör borç sorunu olduğunu söylerken; Avrupa'da Avrupa Merkez Bankası'nın harekete geçmesi gerektiğini; ABD'de ise hükümet desteğibe ihtiyaç duyulduğunu ifade ediyor. Krugman, "Eğer bir Avrupa hükümeti olsaydı, bu hükümetten destek talebinde bulunurdum. Fakat Avrupa'nın özel bir sorunu var: Her para birimi olmasına rağmen, tek bir hükümeti yok. Bu arada eğer Avrupa'da bir destek paketi imkanı olsaydı, 300 milyar euro gerekirdi. Bugün AB genelinde gündeme gelen büyüme programları ise dev bir gergedan karşısında kullanılan su tabancasına benziyor. Bu komik."

Beni bankalar değil, Avrupa endişelendiriyor
"Avrupa'nın asıl ihtiyacı olan büyüme" diyen Krugman'a göre, krizin temelinde gevşek para olduğunu düşünmüyor. "Bizi krize sürükleyen aşırı iyimserlik diye düşünüyorsanız, bunun tekrarlanmasını engellememiz gerekiyor. Şu an için büyümeye ihtiyacımız var" yorumunda bulunan Krugman'ın bankacılık sistemine dair söyledikleri ise şöyle: "Bugün Avrupa bankacılık sisteminin çok büyük bir bölümü kendi ülke borçlarına yatırım yapmış durumdalar. Dolayısıyla herşey birbirine bağlı. Avrupalı bankalara yönelik endişem yok. Avrupa'ya yönelik endişelerim var. Eğer euro yaşamını sürdürürse, bankalar da sürdürür. Bankalar ve devlet borçları arasındaki yakın ilişkiyi şu anda kesemeyiz. Bir yangın var ve bu yangına mümkün olduğunca fazla su dökmemiz gerekiyor. Yeniden yapılanma ise sonrasında düşünülecek bir konu."

On sene öncesinin Japonya'sından çok daha kötüyüz
Krugman, yeni kitabında depresyonda olduğumuzu söylüyor. "Durum Büyük Buhran kadar kötü değil" dese de, şöyle devam ediyor: "Depresyon yüksek işsizlik ve gerçekten kötü şartlar dönemidir. Bu da şu anda bizi tanımlıyor." Krugman'ın "Batı ekonomileri de Japonya'nın yaşadığı gibi on kayıp sene ile mi karşı karşıya?" sorusuna verdiği cevap ise çok iç açıcı değil: "Aslında Japonlardan çok daha kötü ilerliyoruz. Biz daha büyük bir çöküntü yaşıyoruz; daha fazla zorluk çekiyoruz. Bundan on sene önce Japonya'nın politikalarını eleştirenlerin, bugün gidip özür dilemesi gerekiyor. Politikalarının iyi olduğu için değil - ki politikaları felaketti- ama bizim politikalarımızın çok daha kötü olduğu için."
 

Tüm yazılarını göster