Krizin kısa vadede sona ermesi zor bankacılık sektöründe budanması gerek

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

FED'in faiz indirimleri sırasında, "Bankacılık sorunu cerrahi tedaviyi gerektiriyor, faiz yardımı değil. Şurası kesin, cerrahi müdahale banka batışıyla sonuçlanacak. 'Ağrı kesiciyle' uğraşma zamanı, öncesinde değil, sonrasında olacak. Şimdi, FED, hesaplaşma gününü geciktiriyor; bu süreçte, ABD'nin sorunları ihraç ediliyor, istenerek ya da değil, dolar zayıflıyor" yorumlarını yapan Prof. Charles Wyplosz, bugün gelinen durumda küresel finans krizinin kısa vadede çözümlenmeyeceğini, çünkü bankacılık sektöründe hâlâ budanması gereken dallar olduğunu söylüyor.

Cenevre Enstitüsü Uluslararası Ekonomi Profesörü ve Para ve Bankacılık Çalışmaları Merkezi Direktörü Charles Wyplosz, Avrupa Komisyonu Başkanı'na danışmanlık yapan Bağımsız Ekonomik Danışmanlar Grubu'nun üyesi. Avrupa Komisyonu dışında, IMF, Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler, Asya Kalkınma Bankası'na da danışmanlık yapan Wyplosz özellikle finans krizleri konusunda uzman bir isim.

Bir yandan finans krizi, diğer yandan yüksek petrol fiyatları ile iyice büyüyen küresel krizin büyük bir şok yarattığını kaydeden Wyplosz, gelişmekte olan ülke ekonomilerinin de krizden etkilenmesinin sadece bir zaman meselesi olduğunu kaydediyor. İşte Wyplosz'un sorularımıza verdiği yanıtlar:

- Küresel finans krizinin kısa sürede sonuçlanacağını düşünüyor musunuz? Şu an için hükümetlerin uygulaması gereken doğru politikalar neler olmalı?

Ne yazık ki küresel kriz kısa vadede sonuçlanmayacak.  Bankacılık sektöründe hâlâ budanması gereken dallar var. Birçok büyük ve küçük ABD ve Avrupalı bankanın yeni bir kapitalizasyona ihtiyacı var. Öte yandan bankaların normal bir şekilde kredi verebilecek konuma tam anlamıyla geri dönebilmeleri için küçülmeleri gerekiyor. Hükümetlerin önceliği ise bankaları zararlarını tam olarak açıklamaları yönünde cesaretlendirmek olmalı. Bu süreçte vergi politikalarını da geçici olarak bir yana koymalılar. Bunu yaparken öncelik, uzun süren ekonomik durgunluk ve hâlâ yüksek olan petrol fiyatları ile uğraşmakta olan fakir halka yardım etmek olmalı.

- Finans krizi ABD'den sonra Avrupa'da da etkilerini gösteriyor. Gelişmekte olan ülkeler ne derece etkilenecek bu krizden?

Hem finans krizi, hem yükselen petrol fiyatları olmak üzere, yaşanan şokların boyutuna bakacak olursak, hiçbir ekonomi bu süreçten yara almadan çıkamayacak. Bugüne kadar en iyi haber, gelişmekte olan ülkelerin oldukça iyi idare etmeleri ve aslında küresel ekonomiyi desteklemiş olmaları. Fakat onların da bu baskıyı hissetmeye başlamaları sadece bir zaman meselesi.

- Küresel finans krizi bu hızla devam ederken Çin ve Hindistan'ın büyümesi devam edecek mi?

Son on yılın en güzel gelişmesi çok sayıda ülkenin fakirlikten kurtulması oldu. Küresel ekonomide yerlerini aldıkça, Avrupa ve ABD'nin hakim olduğu piyasalardan pay almaya başlıyorlar. Bu aslında herkesin işine yarayan bir gelişme. ABD ve Avrupa eskiye oranla daha küçülecek, fakat ekonomik açıdan kazanmaya devam edecekler. Çin'in GSMH'si her sekiz yılda bir iki kat artıyor. Ama bugün ABD GSMH'sinin yüzde 20'sinden daha az. Çin ve Hindistan dünyanın en büyük ekonomileri olacaklar, fakat bunu bir ya da iki nesil sonrası görecek.

- Türkiye'nin bu rekabet ortamında ve küresel kriz sürecinde yapması gerekenler neler?

Türkiye için Çin bir rakip olduğu kadar aynı zamanda bir müşteri. Bugün küresel pazarda herkese yer var. Herkes sayıları 1.3 milyara ulaşan bu zengin müşterilerden yararlanacaktır. Türkiye ve dünya üzerindeki diğer ülkeler için çözüm, iyi işleyen bir ekonomiye sahip olmak. Yani, iyi eğitim almış ve yetenekli bir işgücüne sahip küçük ve büyük yenilikçi şirketlere ihtiyaç var. Yenilikçilik çok önemli. Önemli olan ikinci konu da devletin ekonomiye müdahalesinin azalıp, özel girişimin desteklenmesi.

Euro bölgesi kapkaranlık değil

Küresel finas krizi ve artan petrol ve gıda fiyatlarının Euro bölgesini de olumsuz etkilediğini söyleyen Prof. Charles Wyplosz, Euro bölgesinde yaşanan şokların simetrik olduğunu; tüm ülkelerin bu krizden benzer şekilde etkilendiğini söylüyor. Euro bölgesi hükümetlerinin baskı altında olduğunu kaydeden Wyplosz, bu baskının yanlış hesaplama riski yaratabileceğini de vurguluyor. Euro bölgesinin zor zamanlarda uygulayacak iyi bir politikası olmadığını söyleyen Wyplosz'a göre Avrupa hükümetleri arasında koordinasyona ihtiyaç var, fakat bu koordinasyonun gerçekleşmesi ve uygulamaya konması çok mümkün değil. Tedarik tarafında yaşanan krizin ise tüm Euro bölgesi vatandaşlarına vergi olarak geri döndüğünü kaydeden ünlü ekonomist, tüketim gücünde düşüşün engellenemeyeceğini söylüyor. Bu kapsamda yapılması gereken en doğru uygulama, halkın en fakir kısmını korumak. Wyplosz'un Euro bölgesi için yaptığı bir diğer uyarı da, fiyat istikrarının yeniden oluşturulması gerektiği. 

Tüm yazılarını göster