Kriz ikinci evresinde kapitalizmi sorguluyor

A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

Fırtınalar denizi sevmemize engel olamaz

A.Maurois

Türbülansların yaşandığı dönemlerde hep kapitalist sistemler sorgulanır. Krizin bu evresinde de öyle oldu. Ancak ne ABD ekonomisinin karşısında durabilecek bir ekonomi, ne de liberal ekonominin yerini alabilecek bir sistem söz etmek mümkündür. Denizciler, fırtınada liman güvenli değilse, kontrollü bir açıkta durmak daha iyi derler. Yatırımcının güvenli limanı ABD olmuştu krizin en ateşli günleri 2008 Eylül'ünde. Liman sağlamlığını yitirdikçe, gelişmekte olan piyasalara açılmak da kaçınılmaz olmaktadır. Ağustos 2007'den bu yana küresel ekonomi, ciddi sistemik dalgalanmalarla karşı karşıyadır. Özetle, dengeler kökten değişiyor. Yeni para arayışları sürüyor, bu arayışlar krizi bitmeden bitmeyecek gibi görünüyor.

Tuz, hani şu balık kokmasın diye yatırdığımız; kanımıza, terimize, tuz gölümüze karışık mineral. ABD'nin notunun düşmesiyle ardına kadar aralan kapı, krizin işte bu yeni evresiyle o limanların güvenilir olanını yıktı. Balığı koruyan tuzu kokuttu. ABD siyasi çalkantılarla geçirdiği uzunca bir sürenin hemen ardından, tarihine düşen ilk not indirimiyle karşılaştı. ABD'ye bu ilki yaşatan S&P derecelendirme kuruluşu oldu.

Krize direkt müdahaleler 2008'de üç koldan ilerletilmişti.

1)Sermaye enjekte edilerek kamusal ortaklık, sorunlu kuruluşlarda pay edinmişti.

2)Doğrudan likidite pompalanmıştı.

3)Birleşmeler ve satın almalar teşvik edilmişti.

En büyük maliyetse, likidite sorununu çözen para basma uygulamalarıydı. AB, Japonya ve ABD'de yaşanan aşırı likidite; bir taraftan da adeta yeni sorunlar büyüttü. Aşırı likidite ortamı serseri kurşun gibi seker oldu. Ülkeden ülkeye sıçradı. Oysa aynı ölçüde olumlu bir sonuca götürmedi. Tıpkı çaydanlıkta kaynayan su gibiydi. Demliğe bir kez konan kaynamış su, çaydanlıkta uzun uzun kaynamaya devam etse de, demliğe katkısı olmuyor. Sadece ortamı sıcak tutuyor. Likidite, müdahalelerin başlatıldığı ilk günleri izleyen kısa periyodu olumlu etkiledi. 2011'nin 2. yarısına geldiğimizde artık genişletici politikaların etkisizliğinden konuşur olduk.

Lehman'ın batışı ile yaşanan türbülans, dünyanın 1929'dan bu yana yaşadıklarının en sertiydi. 2008 ile 2011 türbülansları arasındaki farklar, şu başlıklar altında derlenip toparlandı.

1) 2008 dalgalanmasında finansal kuruluşların bilanço dışı kalemlerindeki belirsizlik, güvensizliklerde tetikleyici rol oynamıştı. Oysa bu kez, ülkelerin borçluluk yapılarına ilişkin belirsizlikler aynı görevi üstleniyor.

2) İlk evrede kredi sıkışıklığının ardından gelen bir kriz yaşanmıştı. Bu kez yaşanan korkularda, gelişmiş ülkeleri yüksek borçlulukla kamu açıkları; gelişmekte olan ülkeleriyse, enflasyon ve aşırı ısınma korkuları vurdu.

3) Uluslararası koordinasyon ilk evrede, işbirliği açısından başarılı bir iş çıkarmıştı. Bu kez Avrupa'da Almanya'nın AMB'ye İtalyan bonolarını almayın uyarısı, borç limitini artırma sınavında terleyen ABD'nin Çin'in 3 trilyon dolar rezerv bulundurduğu gerçeğine kulak tıkaması gibi, ülkelerin kendi içine damladıkları bir süreci başlatmıştır.

4) Brezilya'nın yabancı yatırımcı girişlerine vergi uygulaması, IMF tarafından bu krize has esnetilen uluslararası hukukun ispatı oldu.

5) Küresel dış ticarette dengesizlikler öylesine arttı ki, açıkları ya da fazlaları olan ülkeler bunlara yönelik koruma önlemlerini hızla artırdılar.

6) Dolar, her şeye rağmen güvenli limandı. Lehman batışının ardından, krizin merkezi ABD hazine bonolarına duyulan ilgi, irrasyonel nitelikte de olsa devleşti. ABD hazine bonolarında bir balonu bile yarattı. Bu durum ABD'nin borçlanmada işini kolaylaştırdı. Ucuz fon kaynaklarıyla piyasalara iki miktarsal gevşetmeyle basılan 1.3 trilyon dolar sonrasında, düşürülen notu AA+'a düşürülen ABD'nin borçlanma maliyeti arttı.

7) ABD'de bundan önce istihdamın önünü açan düşük borçlanma maliyeti, bu kez yatırım isteksizliği ve istihdam kaybı olarak hissedilecek.

Kriz bu evresinde sermaye piyasalarının balonları sönünceye kadar, tedirginlik sürecek. Doların yerine geçecek bir küresel para birimi arayışı hızlandı. Bölgesel para birimlerinin birleşimiyle salınan küresel dengesizlikleri dindirebilecek bir yapının işlerliğinin gündeme gelmesi de düşünülebilir. Çünkü farklı ekonomik grupların bir potada eritildiği, küresel sistemik ekonomi bulunuyor. Öyle ya da böyle, yeni kriz evresinde ardına kadar aralan kapı; önceki evrede kapattığımız kapıdan aşağı kalır yanı olmayacak.

Tüm yazılarını göster