Kriz döneminde "eleklerin üstünde" kalmak

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

PERFORMANS VE YÖNETİMİNİZ / Rüştü Bozkurt rustu.bozkurt@dunay.com Kriz, bir iş yerinin birikim yeteneğini korumasını zorlaştırır ve uzun dönemli geleceğini tehdit eden eğilimlerin güç kazandırır. Kriz dönemlerinde bir" "iş yeri yöneticisi ne yapmalı? Öncelikle yapılacak iş "doğrudan yararlı olan ile dolaylı yarar yaratan" etkinliklerin bir dökümü yapılmalı. Bir iş yerinde, doğrudan yarar sağlayan etkinlikler, kriz koşullarından sonra ayakta durmamız için yeterli olmayabilir. O zaman, dolaylı etkisi olan etkinlikleri gözleyerek, gelişme potansiyellerini öne çıkarmalı, krize karşı direnci artırmalıyız.Özellikle de kriz sonrası gelişmeye kendimizi hazırlamalıyız. "Krizi doğru yönetmenin" adımlarından bir diğeri de, "somuttan soyuta düşünebilme" yeteneğini geliştirmektir. Günlük iş yaşamı, bizi günlük, pragmatik ve kısa dönemli düşünme alışkanlığına itmiş olabilir. Bu kısa erimli düşünme alışkanlığı, alınması gereken köklü önlemleri almamızı engelleyebilir. Normal koşullara göre, kriz dönemlerinde işimize yarayacak önemli araçlardan biri de, düşüncelerimizi somuttan soyuta taşımaktır. Soyut düşünmeye başladığımızda, krizi yaratan etkenleri daha iyi analiz edebilir;yeni kaynaklara erişebilir ve yeni bir "iş algılaması" geliştirebiliriz. Uzağa bakmalıyız Krizi doğru yönetmenin zihni planda gerektirdiği bir başka adım da, "yakından uzağa bakma" alışkanlığıdır. İnsanın doğası, hep yakındaki tehlikeye göre önlem geliştirmeye yatkındır. Ünlü halk deyimi ile "ağaca bakarken ormanı gözden kaçırma" olgusu gibi. Enformel-odaklı, küresel ve ağ kurumuna dayalı bugünün dünya ekonomisinde beş önemli çıpa "kriz yönetmenin" araçlarıdır. Bu çıpalar, "dış konjonktür", "siyasi istikrar", "ekonomik istikrar", "işimizle ilgili bilginin anlamaya dönüştürülmesi" ve "işlerimize içerik kazandırarak kendini yeniden üreten bir mekanizmanın" kurulması. Krizi yönetme iddiasında olan "dış konjonktürün" yarattığı eğilimleri gözleyerek yola çıkmalıyız. Bu yakından uzağa bakmanın önemli adımlarından biridir.Kriz sonrası hazırlık yapılırken, krizin ne kadarının "dışardan ithal", ne kadarının sosyo-ekonomik "iç yapının" ürünü olduğunu bilmeliyiz. İyi bir ekonominin, iyi bir siyasi zemin üzerinde inşa edildiğini hepimiz biliyoruz. Kriz analizini yapanlar, ülke içindeki "siyasi istikrarın" bozulmasının nedenleri hakkında da, duygulardan uzak, ekonomi bilinci, tarih bilinci ve hukuk bilinci ile bakmasını bilmeli. Geniş ufuklu, bütüncül ve interaktif bakış yaratmanın yollarından biri de, siyasi istikrarı futbol takımı tutar gibi analiz etme yerine, toplumun gerçekleri odağından bakarak analiz etmedir.Analiz de yetmez, örgütlü tepki vermedir. Anlamanın önemi Kriz döneminde "eleklerin üstünde kalmanın" üçüncü ayağı da "ekonomik istikrardır." Ekonomik istikrarı bozan, karşılıklı-bağımlılık ilişkileri içinde olduğumuz dış konjonktür olabilir. Dış konjonktürün zararlarını minimize etmek, fırsatlarından alabildiğine yararlanmak için "ekonominin iç dinamikleri ve yapısal özellikleri" iyi analiz edilmeli. Burada, hep "siyasi iradeden" beklenti içinde olmak yerine; kriz koşullarında işletmelerin kendi olanakları ile "organik gelişme" üzerinde özellikle durulmalı. Krizin yarattığı "boşlukları" yakalayarak işyerlerini büyütenler her zaman kazançlı çıkar. Diğeri, dünya genelindeki eğilimleri gözleyerek, kriz sonrasına doğru refleks vermektir; bugün ülkemizde çok küçük ölçekli işletmeler işbirlikleri ve birleşmeler yoluyla "rekabet edebilir ölçek" yaratamazsa, krizin eleklerinin altına düşme olasılığı yüksektir. Kriz eleklerinin üstünde kalmanın en etkili aracı ise "işimizle ilgili bilgelerin anlamaya dönüştürülmesidir." Günümüz dünyasında bilgi bombardımanının yarattığı bilgi kirliliğini ne kadar arındırabiliyoruz? Arındırılmış bilginin tek başına hiçbir anlam ifade etmediğini, bize rekabet üstünlüğü sağlayacak "anlamaya" dönüşümünde hangi adımları atıyoruz? Kriz eleklerinin üstünde durmamızı sağlayacak diğer etken "işimize içerik kazandırma, kendini yeniden üretmeyi sağlayan mekanizmaları kurma" çabasıdır. Bu, iş çevresini sürekli gözleme, eğilimleri, fırsatlar, tehlikeleri, olanakları, kısıtları ve bütün bunlar arasında "denge kurma" işidir. Üzerinde özenle düşünmemiz, bilgiyle beslememiz, anlamayla yarara dönüştürmemiz gereken konuları başlıklar halinde aktardık. Bu konuları ayrıntılı çok sayıda yazı gerektirecek kadar geniştir. Bize düşen de sizlerle, konuyla ilgili bilgilerimizi paylaşmaktır.

Tüm yazılarını göster