“Kredi sıkılaştırmak” doğru politika mı? (1)

Kredi sıkılaştırmanın araçlarından olan Zorunlu Karşılık Oranı...

Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

Kredi sıkılaştırmanın araçlarından olan Zorunlu Karşılık Oranı...

Çoğunluğun düşündüğü gibi, “fiyat istik­rarı”nı da sağlayan bir araç mıdır?

***

Banka ve diğer finansal kuruluşların bi­lançolarını mevduatlar, krediler, varlıklar oluşturuyor...

Bu yükümlülüklere karşılık da Merkez Bankası’nda (TCMB) rezerv tutma zorun­lulukları bulunuyor...

Miktarı gösteren oran ise yasal olarak belirleniyor...

Ve buna “Zorunlu Karşılık Oranı” deni­yor...

***

Bu oran...

Yükümlülüklere, vadesine ve para biri­mine göre ayrı ayrı belirlenebiliyor...

***

Ve bu oran...

Para politikasının aracı olarak da kulla­nılabiliyor...

***

Örneğin TCMB...

Politika faizini yüzde 50 seviyesinde sa­bit tuttuğu gün, parasal aktarım mekaniz­masını desteklemek adına zorunlu karşılık adımı da atmıştı...

Açıklamasına göre, ilave sterilizasyon da sağlamıştı...

Ne yaptı?

Kısa vadeli TL mevduat için zorunlu karşılık oranını yüzde 8’den yüzde 12’ye, uzun vadeli mevduat için ise sıfırdan yüz­de 8’e çıkardı...

Kısa vadeli KKM’de zorunlu karşılık oranı yüzde 25’ten yüzde 33’e, uzun vade­li KKM’de ise yüzde 10’dan yüzde 22’ye çı­karıldı...

VELHASIL

 Talep yönlü düşünülüyor ve deni­yor ki:

“Zorunlu Karşılık Oranı artınca, bankaların kullandırabileceği kredi miktarı azalacak...

Kredi azalınca, harcama ve talep düşecek...

Bu yolla fiyatlardaki yükseliş hızı düşecek ve/veya düşüş süreci başla­yacak...”

***

Ya fiyat istikrarının sürdürülebilir­liğinin temeli olan mal/hizmet arzı?!

Ya ekonominin temeli olan üretici­nin finansman ihtiyacı?!

(Yarın: Kredi sıkılaştırmakla de­ğil, üretim/verimlilik artırmak/israf azaltmak için safları sıklaştırmakla sağlanır fiyat istikrarı...)

Tüm yazılarını göster