Konut kredisi kullanımı nasıl şekillenecek?

Geçtiğimiz günlerde TCMB tarafından be­nim de çok önemsediğim “Finansal İs­tikrar Raporu” yayımlandı. Raporun konut sektörünün bugünü ve geleceği özelinde kıy­metli bilgileri içerdiğini düşünüyorum.

Prof. Dr. Ali HEPŞEN ali.hepsen@dunya.com

Geçtiğimiz günlerde TCMB tarafından be­nim de çok önemsediğim “Finansal İs­tikrar Raporu” yayımlandı. Raporun konut sektörünün bugünü ve geleceği özelinde kıy­metli bilgileri içerdiğini düşünüyorum.

Tespit 1: Bireysel kredilere yönelik devreye alınan makroihtiyati önlemler ve politika faiz artışıyla tüketici kredilerinde büyüme zayıf­lamıştır. Bireysel kredi büyümesindeki yavaş­lama, tüketim harcamalarının dengelenme­sine ve cari işlemler dengesine olumlu katkı verecektir. Konut ve taşıt kredilerine yönelik uygulamada olan tedbirlerin de etkisiyle bu kredilerdeki zayıf görünüm sürmektedir.

Tespit 2: Konut kredisi kullanan kişi sayı­sı ılımlı bir şekilde azalmaktadır. Mart itiba­rıyla borçlu sayısı 2 milyon kişidir. Konut kre­disi piyasasında ise faiz oranlarının görece yüksek seyrinin yanı sıra ikinci veya daha faz­la tapulu evini alacaklar için kredi değer ora­nının yüzde 75 azaltılarak uygulanmasının ve söz konusu krediler için risk ağırlığının yüzde 35’ten yüzde 150’ye çıkarılmasının konut kre­disi borcu olan kişi sayısındaki azalmada etki­li olduğu değerlendirilmektedir.

Kredisi hacmi 512 milyar TL

Tespit 3: Mart 2024 itibarıyla toplam ko­nut kredisi hacmi 512 milyar TL düzeyi­ne ulaşmış olup, GSYİH’ya olan oranı yüzde 1,5’tir. Konut kredilerinin GSYİH’ye oran­ları, tarihsel ortalamalarının altında yer al­maya devam etmektedir. Son yıllarda Tür­kiye’de konut fiyatlarındaki artış nedeniyle konut alım gücünün daralması, konut kredi­lerine yönelik uygulanan makroihtiyati dü­zenlemeler ve kredi faiz oranlarının yüksek seyretmesi, konut kredisi kullanımının ve payının azalmasına neden olmuştur. Ayrıca, Türkiye’de konut kredilerinin gelişmiş ülke uygulamalarına göre daha kısa vadeli kullan­dırılması (120 ay) ve borcun sabit faizli yapı­sı nedeniyle zaman içinde anapara borcunun azalması gibi faktörler de konut kredisi/GS­YİH oranının diğer ülke ortalamalarının al­tında kalmasında etkili olmuştur.

Tespit 4: Artan faiz oranları, konut fiyat­larındaki yüksek seyir ve kredi taksit tutar­ları ve hanehalkı geliri arasındaki uyumsuz­luk ile birlikte kamu bankalarının zayıf kredi iştahı gibi unsurların da etkisiyle 13 haftalık yıllıklandırılmış konut kredisi büyüme oranı negatif bölgeye gerilemiştir.

Zayıf görünüm devam ediyor

Tespit 5: Konut kredisi kullanımları tarih­sel ortalamasının altında seyrederken konut satışları ağırlıklı olarak ipoteksiz satışlardan gelmektedir. Konut fiyatlarının gelmiş olduğu mevcut seviye, finansal koşullarda yaşanan sı­kılaşma ve birden fazla konut sahipliği için uy­gulanan makroihtiyati politikaların etkisiyle konut kredisi kullanımları oldukça sınırlı sey­retmektedir. Bu gelişmelerin etkisiyle 2022 yılı ikinci yarısından bu yana konut kredisi kullanımlarında ve ipotekli konut satışlarında görülen zayıf görünüm devam etmektedir.

Tespit 6: Bireysel kredi tahsili gecikmiş alacak (TGA) oranları da geçmiş dönem or­talamalarının altında kalmaya devam et­miştir. Teminatlı yapıları ve kredi/değer oranı gibi kredi riskliliğini sınırlayan dü­zenlemelerin etkisiyle oldukça düşük TGA oranına sahip olan konut kredilerindeki TGA oranları 0,1 ile tarihsel ortalamanın al­tındaki seyrini sürdürmüştür.

Sonuç…

Konut kredilerindeki en önemli sınırla­yıcı etki bugünlerdeki faiz oranlarının yük­sek seviyesinden ziyade, BDDK’nın Ağustos 2023’teki düzenlemesi aslında. İlgili düzen­lemeden geri adım atılmış olsa, yüksek kre­di faiz oranına rağmen bireylerin yine konut kredisi kullanım eğilimlerine devam edecek­lerini düşünüyorum. Ancak TCMB Başkanı Sayın Fatih Karahan’ın cümlelerinden de an­laşıldığı üzere, yılın ikinci yarısında iç talep­te daralma beklentisi nedeniyle ilgili düzen­lemeden geri adım atılmayacak gibi de görü­nüyor, en azından yılsonuna kadar.

Diğer taraftan değer ve faiz oranı arasında­ki ters yönlü ilişki dikkate alındığında, kre­di faizlerinin yüksek olduğu bugünler aslın­da konut fiyatlarının yarınlara kıyasla göre­li olarak düşük kaldığı ortamları karşımıza getiriyor. Dolayısıyla üretimin kısıtlı kalma­ya devam ettiği günümüz koşullarında nakit sermayesi olanlar açısından alım yönündeki talebin devam edeceğini; ancak borçlanarak erişilebilirliğin ise daha da sorunlu hale gele­ceğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Tüm yazılarını göster