Kontrollü büyüme

Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Türkiye ekonomisinin önümüzdeki üç yılda nasıl hareket edeceğine ilişkin hedef-tahmin  verileri açıklandı. Programın sorumluluğunu üstlenen Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan  bir süredir merakla beklenen "Orta Vadeli Program"ı kamuoyu ile paylaştı.
Program 2013-2015 yılları arasında ekonominin önemli makro büyüklüklerinin ve bunların hareket hızının olası boyutlarını içeriyor. Sayın Babacan programın temel karakterini,  benim de yazının başlığına aldığım ifade ile, "kontrollü büyüme" olarak  tanımlamış. Orta Vadeli Programın sayısal boyutları önümüzdeki üç yıl içinde hafif frenle yürütülen,  yani hızlı büyüme hevesini bir yana koymuş bir Türkiye ekonomisi tasarımı  yapıldığı izlenimini veriyor.
Kontrollü büyüme nitelemesi sanırım geçtiğimiz dönemin önemli bir tartışmasına da noktayı  koyuyor.  Yıl başından bu yana süregelen büyüme çekişmesinin  son aşamada iki bakanın yol verdiği fren-gaz tartışmasına ulaştığını biliyoruz. Orta Vadeli Programın  önümüzdeki üç yılın frenli yıllar olacağını resmi niyet haline getirerek bu tartışmayı sonlandırdığı söylenebilir.
Orta Vadeli Programda Türkiye ekonomisinin 2012 yılı büyüme hızı yüzde 3.2 olarak tahmin ediliyor. 2013' de bu hızın sınırlı bir artışla  yüzde 4.0 e çıkacağı ondan sonraki iki yılda da yüzde 5.0 oranında kalacağı  öngörülüyor. Bu sayılar  siyasi iktidarın önümüzdeki dönem için temel tercihinin yavaşlık olduğunu söylüyor. 
                                                       *                      *                        *
Bu tercihi eleştirmek mümkün. Çünkü üç yıl gibi pek de kısa sayılmayacak bir dönem süresince Türkiye ekonomisinin kendi potansiyelinin altında kalacağı gibi örtük bir değerlendirmenin izdüşümünü  taşıyor bu hedef-tahmin sayıları. Oysa bu kadar temkine gerek olmadığı,  kamu alanından ekonomiye verilecek bir ivme ile büyümenin kendi potansiyelinin  üzerine çıkabileceği bunun da ciddi makroekonomik kazançlar sağlayacağı   söylenebilir. Bilindiği gibi günümüzde yavaş hareket etme tercihine karşı ileri sürülen etkin ve yaygın karşı tez bu.                                                

Orta Vadeli Programın taşıdığı   yavaş ya da kontrollü büyüme tercihi eleştirilebilir ama eleştirirken  programın iki önemli vasfını da gözden kaçırmamak gerekir. Bunlardan birisi programın genel konjonktürle olan dışsal tutarlılığıdır. Öteki ise program içi hedefler-tahminler arasındaki içsel tutarlılıktır.
Görece yavaş bir dönem öngören Orta  Vadeli Programın dünya ekonomisi için yapılan öngörülerle  uyumlu olduğu söylenebilir. Geçen yazımda irdelediğim gibi  IMF önümüzdeki dönemde dünya ekonomisinin yavaşlayacağını öngörüyor. Dünya Bankası da küresel büyümenin motoru olarak nitelenen Doğu Asya ekonomilerinin önemli ölçüde yavaşlayacağını tahmin ediyor. Yani, dünya için genel bir yavaşlama konjonktürü  beklentisi var. Şimdi bizim Orta Vadeli Programımız da 2013-2015 döneminde Türkiye ekonomisinin bu konjonktür yönünde hareket etmesinin öngörüldüğünü açıklıyor. Yani, yavaşlayan küresel büyüme ivmesine karşılık zıplayıp giden bir Türkiye ekonomisi hedeflenmiyor. Tersine herkes yavaşsa biz de yavaş gideriz deniliyor. Programın dışsal tutarlılığına işaret ediyor bu. 
İçsel tutarlılık açısından ise üç önemli noktaya vurgu yapılabilir. Bunlardan birisi büyüme kontrollü olarak yavaş seyrederken enflasyonun da kontrollü biçimde yavaşlayacağının öngörülmesidir. Enflasyonun 2012 sonunda yüzde 7.4 olacağı tahmin ediliyor. Bunun  2013 yılında yüzde 5.3 noktasına gerilemesi  sonraki iki yılda da yüzde 5.0 düzeyinde kalması öngörülüyor. Bunu tutarlı bir hedefleme olarak kabul etmek gerekir.

İç tutarlılık açısından ikinci önemli nokta kamu maliyesine ilişkin hedeflerdir. 2012 de yüzde 1.7 olarak tahmin edilen kamu borçlanma gereğinin ekonominin görece  yavaş hızda hareket edeceği sonraki üç  yıl içinde gerileyerek 2015 yılında yüzde 0.9 oranına inmesi hedeflenmektedir. Yavaşlamanın önemli maliyetlerine karşılık en önemli meyvesi kamu mali disiplinin sağlanmasıdır. Bunun sağlanacağı anlaşılıyor.
İçsel tutarlılık açısından üçüncü gösterge cari işlemler dengesi yani dış açıktır. Program bu yılın 58.7 milyar dolar (yüzde 7.3 oranında)  bir cari açıkla kapanacağını tahmin ediyor. 2013-2015 arasında ise dış dengenin korunacağı,  cari açığın 60-64 milyar dolar  düzeyinde (yüzde 7.1-6.5 oranında) muhafaza edileceğini söylüyor.  Bu da genel yavaşlamayla tutarlı bir öngörüdür.

Tüm yazılarını göster