Konjonktür ve iktisat politikaları

Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr
 
İktisat politikaları pek çok amaca dönük olarak tasarlanıp, uygulanabilir. Ekonomiyi yönetmek bunlardan birisidir. Olağan hallerde, ciddi bir enflasyon ya da işsizlik baskısı yokken, yani ekonomi denge civarında gezerken, konjonktürü  yönetmek amacıyla olağanın dışına taşan politika tasarımı yapılmaz.  Ekonomi piyasa işleyişinin nazik kollarına teslim edilir. Politika uygulaması görece pasif bir konuma çekilir. Piyasaların işleyişine müdahaleden kaçınılır. 
 
Ekonomide dengeden uzaklaşıldığı izlenimi verecek sinyaller ortaya çıkınca,  siyasi iktidarların meşrebine göre farklı politika yaklaşımları gündeme gelebilir.  
 
Ekonomiyi yeniden dengeye döndürmek için piyasa işleyişinin yeteceğini düşünenler özel bir konjonktür  politikaları  seti tasarlayıp uygulamayı gereksiz görürler. Dengeye geri dönüşte piyasa işleyişinin etkili olmasını sağlamak amacıyla politikaların görece pasif karakterde kalmasına özen gösterilir.  Kamu maliyesi ve para alanında müdahaleci tasarımlar yapılmasından kaçınılır. Hatta, piyasaların işleyişini bozacağı gerekçesiyle, bu tür müdahaleci politika uygulamasını sakıncalı bulanlar da vardır.
 
Dengeden uzaklaşan ekonomilerin piyasa işleyişi ile yeniden dengeye dönmesinin
mümkün olmayacağını düşünen  siyasi iktidarlar farklı davranır. Bunlar dengeye dönüşün müdahale ile olacağını düşünürler. Bu amaca dönük politika setleri tasarlar ve uygularlar. Bu tür tasarımlar  kaçınılmaz olarak müdahalecidir. Politika uygulaması aktif, çoğu kez de proaktif  olur.  Bu anlayış  ekonomiye aktif  biçimde müdahale edilerek konjonktürün yönetilmesi gerektiğini savunur. 
 
Piyasa ekonomilerinde iktisat politikalarının hayat alanı bu iki anlayışa göre biçimlenir.
                                                 *                   *                   *
Son yıllarda dünya ekonomisine kriz konjonktürü egemen. Ulusal ekonomiler hamle yapıp, kriz koşullarını tam ve kalıcı biçimde aşamıyor. Kriz çıkışında bir miktar hızlanmış olan büyüme yeniden yavaşlamaya döndü. Geçen sene oldukça düşük düzeye gerileyen büyüme hızlarının bu sene de pek farklı olmayacağı tahmin ediliyor. Genel bir büyüyememe sorunu yaşanıyor. 
 
Özellikle büyük, zengin ekonomilerde bu tür yavaşlama konjonktürünün nasıl yönetileceğine ilişkin ateşli tartışmalar var. Küresel krizin ilk aşamalarında da bu tür tartışmalar vardı . Ama dibe giden ekonomilere hemen ve büyük ölçekte müdahale edilmesi gerektiği yönünde çok çabuk fikir birliği oluştu. Büyük çaplı müdahaleler yapıldı. Hemen her yerde mali disiplin geri plana atıldı,  bütçe  açıklarının hızla büyümesi sağlandı. Para politikaları da ciddi ölçüde gevşetildi. Faizler olabilecek en düşük düzeye çekildi. Her vesileyle ekonomiye para verildi. Çok sert olacağı ve uzun süreceği öngörülen kriz konjonktürü hızla ve çok da dibe gitmeden ters çevrildi. 
Bir anlamda müdahalenin erdemi kanıtlanmış gibi oldu. Ama müdahale ile yeniden büyüme rayına oturtulmuş gibi görünen ekonomiler çok geçmeden tekrar teklemeye başladılar. Bu kez büyüyememe sıkıntısı çıktı ortaya. Müdahalenin erdemi söyleminin karizması çizildi. Şimdi, sakin durup,  piyasa işleyişinin meyve vermesini mi bekleyelim yoksa hızlı davranıp yeni bir müdahaleci politika  uygulamasını  devreye mi sokalım tartışması yapılıyor. 
                                                    *                  *                 *
Biz de kabaca bu koordinatlarda dolaşıyoruz. Ekonomi küresel krizden iyi bir büyüme performansı ile çıktı ama 2012 yılında  sert sayılabilecek bir iniş yapmaktan kurtulamadı.  2013 yılına ilişkin tahminler de şimdilik buna benzer bir büyüme performansı öngörüyor. Bizde de büyüyememe  sorunu var gibi görünüyor.   
 
Peki ne yapacağız?  Özel bir konjonktür  politikaları tasarımı mı yapacağız? Yoksa,  özel tasarıma gerek yok deyip, ekonominin dengelerini ve mali disiplini gözeten eski uygulamayı mı sürdüreceğiz?  Piyasa işleyişinin egemen olup, konjonktürü çevirmesini mi bekleyeceğiz? Yoksa, konjonktürü  bir an önce çevirmek amacıyla politikaları gevşetme yoluna mı gideceğiz? Düşünün de, sonra tekrar konuşalım. 
 
Tüm yazılarını göster